Kuran Ne Kadar Sürede İndirilmiştir?




Merhaba,


Yine bir Kuran okuması yaptığım sırada Kuran’ın indirilmesiyle ilgili ayetlere denk geldim. Bu ayetlerde takılmama sebep olan şey, bizlere bu güne kadar Kuran’ın indirilme süresine dair anlatılanlar ile Kuran’da okuduğumdan anladığım mananın denk düşmemesi oldu.


Geleneksel çevirilerde ve kaynaklarda Kuran’ın indirilişine dair bilgiler aşağıdaki gibi geçmektedir:


“Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed’e (s.a.v) 610 yılı ramazan ayının Kadir Gecesi indirilmeye başlamıştır. “Muhakkak ki biz onu kadir gecesi indirdik” (Kadir suresi, 1. ayet) Hıra Mağara’sında başlayan vahiyle Alak suresinin ilk beş ayeti indirilmiştir.


Tamamı vahiylerden oluşan Kur’an-ı Kerim’in ayet ve sureler halinde parça, parça indirilmesi 23 yıllık bir zamanı kapsar. “Biz Kur’an’ı insanlara dura dura okuyasın diye ayet ayet ayırdık ve onu peyderpey indirdik” (İsra suresi, 106. ayet).


23 yıl süren Kuran’ın indirilme sürecinin yaklaşık olarak 12 yılı Mekke dönemi 11 yılı da Medine döneminde gerçekleşmiştir. Mekke döneminde nazil olan ayetler daha çok başta tevhit olmak üzere inanç esasları, ölüm, hayat, cennet, cehennem ve kıyamet gibi konuları ele alır. Medine döneminde ise ibadetler, insanlar arası ilişkiler, toplumsal düzenlemeler ve ahlaki kurallarla ilgili konular ele alınır.


Kuran’ın parça parça indirilmesi, ezberlenmesini, yazılmasını, emir ve yasaklarının kavranıp yaşanmasını kolaylaştırmıştır.”


Yine sürekli yapılan bir hataya rastladığımızı görüyorsunuz değil mi? Kuran’ın ne dediğine dikkat ederek deği, bu güne kadar bizlere kadar ne şekilde anlatıldığından esinlenerek çeviri yapılmaktadır.


Kuran’ın içerisinde yer alan bu konuya dair ayetleri sizlerle paylaşacak ve sonrasında da karşılaştırmalı olarak yorum yapacağım.


Kuran Ne Şekilde ve Ne Zaman İndirilmiştir?


2:185- Ramazan, insanlara yol gösterici, apaçık bir öğreti ve yasa kitabı olan Kuran'ın indirildiği aydır. (İndirildiği ay diyor değil mi? Tebliğden bahsetmiyor anlam bakımından yani 23 yıldan bahsetmiyor.)


44:2- Apaçık olan bu kitaba andolsun.


44:3-
(-)Edip Yüksel : Biz uyarmak için onu kutlu bir gecede indirdik. (Fiil tamamlanmış, sonuca ulaşmış.)
(-)Muhammed Esed : Biz onu kutlu bir gecede indirdik: zaten Biz, (insanı) her zaman uyarmaktayız.


44:4-
(-)Muhammed Esed- O (gece)de, bütün (iyi ve kötü) şeyler arasındaki farklılık, hikmetle ortaya konmuştur
(-)Edip Yüksel- Onda tüm bilgelik işleri belirlenir.
(-)Yaşar Nuri Öztürk- Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırt edilir.


97:1
(-)Ali Bulaç- Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik.
(-)Diyanet İşleri- Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik.
(-)Edip Yüksel- Biz onu Kudret Gecesinde indirdik.
(-)Hakkı Yılmaz- Şüphesiz Biz, değerli sayfalar içindeki Kur’ân'ı Kadr gecesinde indirdik.
(-)Muhammed Esed- BİZ bu (ilahî kelâm)ı Kadir Gecesi'nde indirdik.
(-)Suat Yıldırım- Biz Kur'ân'ı indirdik kadir gecesi.
(-)Süleyman Ateş- Biz o(Kur'a)n'ı Kadir gecesinde indirdik.
(-)Şaban Piriş- Şüphesiz biz, (Kuranı) Kadir gecesinde indirdik
(-)Yaşar Nuri Öztürk- Biz o Kur'an'ı Kadir gecesinde indirdik.
(-)Rashad Khalifa- We revealed it in the Night of Destiny.


25:32-
(-)Edip Yüksel- İnkarcılar, "Kuran, ona neden bir defada indirilmedi?" dediler. Biz böylece onu belleğine yerleştirmekte ve onu belirlenmiş bir dizilişe göre okumaktayız.
(-)Muhammed Esed- İmdi, hakkı inkara şartlanmış olan kimseler: "Kur'an ona bir bütün olarak bir kerede indirilseydi ya!" diyorlar. Oysa, Biz onu (sana) böyle tutarlı bir bütün oluşturacak şekilde belli bir düzen içinde ağır ağır vahyediyoruz ki onunla senin kalbini pekiştirelim.
(-)Yaşar Nuri Öztürk- İnkar edenler dediler ki: "Kur'an ona toptan, bir kerede indirilseydi ya!" Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça / ayet ayet okuduk.
(-)Rashad Khalifa- Those who disbelieved said, "Why did not the Quran come through him all at once?" We have released it to you gradually, in order to fix it in your memory. We have recited it in a specific sequence.
(-)Süleyman Ateş- İnkar edenler: "Kur'an, ona bir defada indirilmeli değil miydi?" dediler. Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu ağır ağır okuduk
(-)Diyanet İşleri- İnkâr edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.


17:106
(-)Ali Bulaç- Onu bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuman için (bölüm bölüm) ayırdık ve onu safha safha bir indirme ile indirdik.
(-)Diyanet İşleri- Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (ayet ayet, sure sure) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik.
(-)Edip Yüksel- Uzun bir zaman dilimi içerisinde halka okuman için ayırdığımız bir Kuran'dır. Onu topluca indirmiştik.
(-)Hakkı Yılmaz- Ve Kur’ân'ı, Biz onu insanlara beklentilere göre öğrenip öğretesin diye parça parça ayırdık ve Biz onu indirdikçe indirdik!
(-)Muhammed Esed- ve ayrıca onu, insanlara yavaş yavaş okuyasın diye bir Kur'an, temel bir okuma metni olarak bölüm bölüm açıkladık, ayet ayet indirdik.
(-)Suat Yıldırım- Hem o vahyi, insanların zihinlerine sindire sindire okuman içinzaman zaman gelen Kur'ân dersleri halinde indirdik [16, 101-102; 25, 32]
(-)Süleyman Ateş- Onu, insanlara ağır ağır okuman için, okuma parçalarına ayırdık ve onu azar azar indirdik.
(-)Şaban Piriş- Kuranı, insanlara dura dura okuyasın diye kısım kısım indirdik. Onu yavaş yavaş indirdik.
(-)Yaşar Nuri Öztürk- Onu bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik.
(-)Rashad Khalifa- A Quran that we have released slowly, in order for you to read it to the people over a long period, although we sent it down all at once.


76:23 (Sana peyderpey okuduk ancak bir indirişle indirdik.)
(-)Ali Bulaç Gerçek şu ki, Kur'an'ı senin üzerine 'safhalar halinde bir indirme tarzıyla (tenzil)’ indiren Biziz, Biz.
(-)Diyanet İşleri (Resulüm!) Kur'an'ı sana biz, evet biz indirdik.
(-)Edip Yüksel Kuşkusuz, Kuran'ı sana bir indirişle biz indirdik.
(-)Hakkı Yılmaz Şüphesiz Biz, evet Biz, Kur’ân'ı sana indirdikçe indirdik.
(-)Muhammed Esed GERÇEK ŞU Kİ, (ey iman eden,) bu Kur'an'ı sana safha safha indiren Biziz, gerçek bir armağan (olarak!)
(-)Suat Yıldırım Ey Resulüm! Kur'ân'ı sana parça parça Biz indiriyoruz.
(-)Süleyman Ateş Muhakkak Biziz, Biz ki sana Kur'an'ı parça parça indirdik.
(-)Şaban Piriş Şüphesiz Kuranı sana aşama aşama indiren biziz.
(-)Yaşar Nuri Öztürk Biz indirdik o Kur'an'ı sana parça parça, biz.
(-)Ömer Öngüt: Resulüm! Kur'an'ı sana biz, evet biz indirdik.
(-)Seyyid Kutub: Ey Muhammed, bu 'Kur'an'ı sana indiren biziz
(-)Rashad Khalifa We have revealed to you this Quran; a special revelation from us.


5:3-  Bugün size dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim. İnkarcılar bugün dininizden umut kesmişlerdir. Onlardan çekinmeyin; benden çekinin.  


  • Kuran’ın indirildiği gün itibariyle yasa gelmiş, islam insanlar için seçilmiştir ancak açıklandığı gün itibariyle bizlerle paylaşılmıştır. Yoksa bu ayetin Fatiha içinde olması akla daha yatkın olmaz mıydı? Sonuçta Allah’ın bizim için seçtiği din o gün de tamamlanmıştı ya da başka bir bakış açısıyla bakılırsa 5. surenin geldiği gün geleneksel olarak bilinen Kuran’ın indiriliş süresine göre sondan üçüncü suredir. Bu açıdan bakıldığında da 114. surede olması daha mantıklı olurdu gibi düşünüyorum…Durum her iki mantıkta da doğru yerde incelenemediğine göre Allah’ın 2:185 ve 44:3 numaralı surelerde dediği gibi Kuran zaten inmişti. Ancak belli bir sıraya göre peygambere vahyedilmekteydi. Bu açıklama matematiksel sistem ile de denk düşen bir mantık içinde yer almaktadır. Allah Kuran’ın rakamlanmış bir kitap olduğunu söyler ve içinde kendi ahenginde bir sayısal sistem de mevcuttur. Bir seferde indirildiğinde bu rakamlar gerektiği yerde ve olması gerektiği şekilde muhafaza edilmiştir. Ancak her ayetin belli bir halkla paylaşılma sebebi ve anlaşılma zamanı olduğu için peygambere hepsi belirlenmiş başka bir sıraya göre okunmuş olabilir. (15:9- Kuşkusuz mesajı biz, evet biz indirdik ve onu koruyacak da elbette yine biziz.)


25:32-
(-)Edip Yüksel- İnkarcılar, "Kuran, ona neden bir defada indirilmedi?" dediler. Biz böylece onu belleğine yerleştirmekte ve onu belirlenmiş bir dizilişe göre okumaktayız.


Kuran bir gecede indirildiğini beyan ettikten sonra, bu ayeti ancak yukarıdaki açıklamaya denk bir mantık ile buluşturabiliriz. "Kuran, ona neden bir defada indirilmedi?" derken peygamberin Kuran’dan parça parça haberdar olmasından dolayı bunun kendilerine yeterli gelmediğini ve elleriyle tutmak istedikleri bir kanıt olarak, yazılı bir metin/kitap görmek istediklerini anlıyoruz. Ancak Allah, “Biz böylece onu belleğine yerleştirmekteyiz…” diyerek kulunu inkarcıların sorusuna karşı koruyan gerekli açıklamayı yapıyor.


20:114-  Gerçek Yönetici olan ALLAH çok yücedir. Sana vahyi tamamlanmadan önce Kuran'ı (anlamak için) acele etme ve, "Rabbim, bilgimi arttır" de.

75:16- Onu aceleye getirip dilini oynatma 
75:17- Onu (Kuran'ı) toplamak da okutmakta bize düşer.
75:18- Biz onu okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle.
75:19- Sonra onu açıklamak da bizim görevimizdir.

***Kuran 'ın halifeler dönemimdeki bir araya getirilme, toplatılma durumu ile ilgili aktarılan rivayetlerin muhatabı Kuran olan kişilerce pek de dikkate alınmaması gerektiği görünüyor. Doğru tutulmuş bir kayıt varsa o müstesna ancak görüldüğü gibi Kuran 'ın bir araya getirilmesi önceden belirlenmiş, rakamlanmış sisteme göredir. Hasbel kader bir takım insanların insafına bırakılmamıştır. Bunun yanı sıra Kuran kendisini açıklayan bir kitaptır. Kuran'ı detaylı çalışanlar bunun tekniklerini bilirler. Ayetler peşi sıra değil farklı bölümlerde detaylandırılmış halde verilebilir ya da aynı konu farklı açıklamalalarla başka bir ayette yer alır, yada Kuran da yer alan bir kelimenin, kullanıldığı diğer cümlelerdeki kullanım alanlarından o kelimenin Kuran içinde alınabilecek en geniş manasına ulaşılabilir. 

Şimdi iki şeyi açıkça anlayabiliyoruz. Kuran kutlu bir gecede somut olarak, yani kitap olarak indirilmiş olabilir ve peygamberimiz kitabın tümünü vahyin tamamlanması söz konusu olmadan öğrenemeyecektir. (Vahyin kelime anlamı: Vahiy, gizlice söz söylemek,  ilham etmek,  işaret etmek, yazı yazmak, yazılmış nâme ve kitâbe, elçi göndermek gibi anlmalara gelir.) Peki kitabın somut olarak indiğini ve peygamberin buna şahit olduğunu başka hangi durumdan anlayabiliriz? En bariz akla gelen sure olan Alak suresi buna çarpıcı bir kanıt teşkil edebilir. Alak suresi peygamberin tebliğ ettiği ilk sure olarak kayıtlara geçmiştir. Sonraki açıklamaları Edip Yüksel’in bir Youtube videosundan alıntı yaparak detaylandırmak istiyorum çünkü bu konuya en özgün ve başarılı yorumu kendisinin getirdiğini düşünüyorum.


“Kuran; okunan kitap demektir. İkra oku demektir.


96:0- Rahman, Rahim Allah'ın ismiyle. Bismillâhir rahmânir rahîm. بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


96:1- Yaratan Rabbinin ismiyle oku. Ikra’ bismi rabbikellezî halak(halaka).قْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ ﴿١﴾


96:2- O, insanı bir embriyodan yarattı. Halakal insâne min alak(alakın).خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ ﴿٢﴾


96:3- Oku, Rabbin En Cömert/Yüce olandır. Ikra’ ve rabbukel ekrem(ekremu).اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ ﴿٣﴾


Kritik düşüncenin olmaması sebebiyle varsayıma dayanan açıklamalar yapılıyor. Örneğin; İkra! Oku demek. O halde peygamber neyi okudu? Kitap yok, Kuran yok o halde bir şey okuması mümkün değil… Varsayım şu, peygambere Kuran gösterilmedi aslında peygambere oku dendiği vakit aynı zamanda melek tarafından hat da gösterildi. İkra! oku! O yazıda anlaşılıyor ki orada aynı zamanda peygamber onu okuyor. “bismi rabbikellezî halak” yani bizzat yazılışı göstererek oku deniyor. İşin ilginci 0 numaralı ayet ve 1 numaralı ayetteki ismi kelimesi yani bismi bismi şeklinde altlı üstlü olarak iki kere tekrarlıyor bu bizatihi Kuran’ın peygambere vahyedilişinde levha halinde kendisine görsel olarak gösterildiğini ispat ediyor. Çünkü sadece kendisine okunsaydı iki “bismi”nin de aynı şekilde yazılması gerekirdi. Diyelim ki peygamber veya sen işittin önce Bismillâhir rahmânir rahîm. Ikra’ bismi rabbikellezî halak. İkisinin okunuşu da bismi’dir. Aynı anlama gelirler ve aynı şekilde telaffuz edilirler. O halde yazarken veya yazdırırken de aynı yazman lazımdır. Yani ikisini de ya elifli ya da ikisini de elifsiz. Ama bir bakıyorsunuz ki besmeledeki bismi elifsiz, ikra bismideki bismi (ismiyle) elifli oluyor. Bu gösteriyor ki peygamber gerçekten görsel olarak gördü ve okudu.”


Bundan sonra başka bir tartışma başlayacaktır eminim. Geleneksel anlayışa göre peygamber ümmiydi yani okuma yazma bilmiyordu. O zaman nasıl okuyacaktı?! Bu konuyla ilgili emek harcanmış ve gayet detaylı hazırlanmış bir video olduğu için tekrar burada aynı şeyleri kendi kelimelerimle tekrarlamak istemiyorum. Sizlere Edip Yüksel’in Türkçe Kuran Çevirilerindeki Hatalar isimli kitaptan yardım alınarak hazırlanan videodan parçalar alıntılayacağım.


“Okuma yazma bilmeyen şeklinde çevrilen ümmi kelimesi Kuran’da 6 kadar ayette geçmektedir. Bunların bir kısmı peygamberimizi tanımlamak için kullanılmıştır.


Ekran Alıntısı.JPG


Ekran Alıntısı.JPG


Bu ayetlerden anlaşıldığı üzere peygamberimiz ümmidir.Ümminin okuma yazma bilmeyen anlamına geldiğini iddia edenlerin Kuran’dan getirdikleri delil ise şudur:


Ekran Alıntısı.JPG


Bu ayetten peygamberimizin okuma yazma bilip bilmediğini anlayamayız. Zira bu ayet Allah resulünün önceki kitapları, yani Tevrat ve İncil’i okuyup yazmadığını anlatmaktadır. Kuran’ı getirmek ile okuma yazma bilmemenin hiçbir alakası yoktur. Pekala okuma yazma bilmeyen biri çok güzel şiirler ortaya koyabilir. Kuran’ı Muhammed peygamberin uydurduğunu iddia edenler “Bu adam okuma yazma bilmiyor. O halde böyle bir şiir de yazamaz.” mı diyeceklerdi? veyahut da “İşte okuma yazma biliyor elbette Kuran gibi bir şey de yazar” mı diyeceklerdi. Ancak peygamberimiz Tevrat ve İncil’i daha önce okumuş olsaydı, bu durumda “evet o kitaplardan öğrendi şimdi de bize eski kavimlerin hikayelerini anlatıyor.” diyebilirlerdi. O halde bu ayetin okuma yazma bilmekle alakalı olmadığı, orada kast edilenin eski dini kitapları okumak olduğu açıktır.


Kuran kendini tefsir eden bir kitaptır. Bir terimin hangi anlamda kullanıldığını anlamanın en sağlam yöntemi bu kelimenin Kuran’da nasıl geçtiğine bakmaktır.


Ekran Alıntısı.JPG


Şimdi Ümmi kelimesinin diğer ayetlerde nasıl kullanıldığını görelim.


Ekran Alıntısı.JPG


Görüldüğü gibi ehli kitabın arasında bulunup da İncil ve Tevrat’ı bilmedikleri için kendilerine ümmi denilen bu insanlar yazabilmektedir. Allah’ın kitabı hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan Yahudi ümmileri işittikleri rivayetleri Mişna Külliyatı olarak yazıp derleyerek dinlerini dejenere etmişlerdir. Kuran’ın uyarısına rağmen Yahudi ümmilerinin yaptıklarının aynısını ne yazık ki müslümanlar da tekrarlamışlar.


Ekran Alıntısı.JPG


Bu ayette ümmi kelimesinin kitap verilenlerin zıttı olduğu anlamı yeterince açıktır. Kuran’dan şunu anlıyoruz ki Kuran’ın indiği zamanlar arap toplumu kitap ehli olanlar ve ümmiler; yani kendilerine kitap verilmemiş olanlar diye ikiye ayrılmıştı.


Ekran Alıntısı.JPG


Bu ayette Yahudi ve Hristiyanlar’ın okuma yazma bilmeyenlere değil kendilerine kitap verilmeyenlere karşı sorumlu hissetmediklerini görüyoruz. O halde Kuran indiği dönemde Yahudi ve Hristiyanların da ümmi kelimesi ile kendilerine kitap verilmeyen kavimleri kastettikleri yine Kuran’ın bu terimi kullanmasıyla açıklanmış olmaktadır.
Ekran Alıntısı.JPG


Kuran, meal yazarlarının iddia ettikleri gibi Arabistan halkını okur yazarlar ve okur yazar olmayan diye iki gruba ayırmıyor. Kuran arabistan halkını ehli kitap olanlar ve olmayanlar (ümmiler) olarak iki gruba ayırıyor.


Peki aynı soruya tekrar dönmek gerekirse cevabımız ne olur?


Oku emrini alan ve bunu ümmetine tebliğ eden bir peygamber, bu emri kendisi uygulayabilecek bir yeteneğe bile sahip olamamış mıdır? Ya da kendisi yapmadığı halde halkına yapmasını öğütler miydi? Bu verilerden sonra sizinde benim gibi cevaba ulaştığınızı düşünüyorum.


Ekran Alıntısı.JPG


Sonuç olarak anlıyoruz ki çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da atalarımızın düşünmeden aldığı kararlara sorgulamadan inanarak beyinlerimize ve kendimize ihanet ediyoruz.Daha da kötüsü Kuran’a ve peygambere isteyerek veya istemeyerek iftira ediyoruz.  Tek kaynak Kuran incelenerek, Kuran’daki sorulara cevap bulunabilir.


Başka bir konuda görüşmek üzere, hoşça kalın.

Yorumlar