Neden Başörtüsü Kullanmıyorum?


Merhaba,

Başörtüsü kullanan bir kadın değilim ancak tercihen başını kapatmayı kendince doğru bulan insanlara da kişisel bir tepkim yok. Bu kişisel özgürlüklere girer ancak sadece güneşten yararlanamıyorlar, yazın nemden, sıcaktan perişan oluyorlar ya da bir kadının en çok psikolojisini etkileyen parçası olan saçlarını dilediğince kullanmaktan mahrum oluyorlar diye içten içe üzülüyorum. Bütün gün saçları kapalı olduğu için saç dipleri ağrıyor, kafalarında sürekli o kocaman tokaları taşımak zorunda kalıyorlar ve daha aklıma gelmeyen bir sürü şey. Gerçi şimdi ticarete döküldü bu baş örtüsü meselesi. Birçok teknoloji gelişti modeller, renkler, çeşitler… Neredeyse kadının daha çok çekici olmasını sağlayacak seviyeye geldi :) Önemli olan onunla çekicilik sağlamak oldu. E peki şimdi kadın daha çekici olmasın diye başörtüsünü de mi bir örtüyle kapatmak gerekecek diye düşünmüyor değilim (!)




Kendimi bildiğimden beri giyim konusunda ölçüyü korumaya çalışırım ancak Kuran’da Allah’ın verdiği tavsiyelere kulak vermeye başladığımdan beri ölçü olarak onu benimsedim. Dekolte veya açık saçık giyinmemeye, oturup kalktığımda ziynet yerlerim (cinsel uzuvlarım) dikkat çekmeyecek veya kimsenin dikkatini dağıtmayacak şekilde giyinmeye özen gösteririm. Bu hadislerin deyimiyle üzerime saldığım kumaşlar bazen pamuklu, bazen polyester olur ancak çarşaf veya ipek örtüler pek tercih etmem. Bu tercih meselesi siz isterseniz bu bölgelerinizi bahsettiğim örtülerle de kapatabilirsiniz. T-shirt, kazak, tayt üzerine bol kıyafetler, uygun boyda etek, elbise, pantolon gibi kıyafetlerle de ortamına göre dikkat çekmeden ancak yaşamdan da izole olmadan yaşayabilirsiniz. Kuran kadının kimliğini, onu pozitif ayrımcılıkla koruyarak öne çıkarırken siz kendinizi kimliksizliğe ve diri haldeyken mezara girmeye zorlamamalısınız.


Kimi zaman birbirimizin üstündeki kıyafetleri “çok basit gösterdi beni veya oraya bu kıyafetle gidersem çok dikkat çekerim ya da bu kıyafet o ortam için çok açık” diye eleştirmiyor muyuz? O halde ölçünün ne olduğunu aslında genel olarak tahmin edebiliyoruz. Allah Kuran’da abdest alırken bile kollarımızı nereye kadar yıkayacağımızı söylerken, ölçüye de ne kadar önem verdiğini biz müslümanlar olarak bilirken bu konuda hadislerde verildiği gibi neredeyse milimlik ölçülerle tasvir neden yapılmamıştır?


Namaz ile ilgili Kuran’da geçen ayetlerin hiçbirinde kapanma konusu geçmediği halde bir gün başıma Eminönü'ndeki bir camide çok komik bir olay gelmişti. Kadının biri “bu şekilde namaz kılarsan namazın pek de kabul olmaz” demişti. :) Namaz kabul kurulunda çalışan bu kadın kendi oyunun gücüne o kadar güveniyor ki, çoğunluk da aynı kararı verecek bundan çok emin. Bu nasıl bir kıstas? Bana göre cami adabından dolayı başım kapalı olduğu halde pantolon ile namaz kılmıştım. Kumaş cinsi olarak kabul görmeyen pantolon, namaz kabul kurulundan geçmeyebilirdi. Allahçılık oynamaya bayılan din alimleri toplumun psikolojisini iyice bozmuştu, anlamıştım…




Bu konuda kafamın çok fazla karıştığı dönem olmamıştı ancak söylenenler de hiç içime sinmiyordu. Bir gün bu konuya sıra gelmişti ve ben Allah’a inanıyorsam Kuran’da yazan her ayetten sorumluyum dedim. O halde ne derse onu yapmaya da hazırdım. Allah’a hamd olsun ki her fikre açık olduğum için, önüme gelen tüm yorumları ve Kuran’ı tek başına inceledim. Son tahlilde vicdanım çok rahat olarak bu kararı verdim. Bu konuda herkes “anya” derken “Konya” deme cesaretini gösteren, düşünmeyi iş edinmiş kişiler de var ki bu görüşlerin kıyas açısından bana da çok faydası oldu. Arapça dil bilgisine benden çok hayız olan iki kişinin görüşlerini aşağıda karışık şekilde sizinle paylaşacağım. Daha detaylı bilgi alabilmek için siz de bu konudaki kitaplardan ve Youtube’da ki tartışma videolarından yararlanabilirsiniz. Ancak ben derim ki Kuran’ı bağlamında ve kelime kelime inceleyerek, o kelime Kuran’da başka nerede geçmiş bakarak sonra kendi fikrinizi oluşturmakta fayda var. Objektifliğinizi kaybetmeyin ve sonucu göğüsleyecek cesaretiniz olsun yoksa yine bilinçaltınız sizi farkında olmadan yönetecektir.


Nur:30: İnananlara, gözlerini sakınmalarını (kadınlara gözünü dikip bakmamalarını) ve iffetlerini korumalarını bildir. Bu, onlar için daha temiz bir davranıştır. Elbette ALLAH yaptıklarından haberdardır.


Nur:31- İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç (kendiliğinden belli olanları hariç), alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin (dekolte) üzerine kapasınlar (salsınlar değil). Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek/bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, topluca ALLAH'a yöneliniz ki başarılı olasınız.


*zînete-hunne : (onların) ziynetleri


Nur:31- Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ mâ zahera minhâ, velyadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi, ve lâ yadribne bi erculihinne li yu’leme mâ yuhfîne min zînetihinn(zînetihinne), ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhâl mu’minûne leallekum tuflihûn(tuflihûne).


Lisanü’l Arab’a baktığınızda (LİSÂNÜ’l-ARAB  (لسان العرب) İbn Manzûr’un (ö. 711/1311) Arapça sözlüklerin en büyüklerinden olan ansiklopedik sözlüğü.) göreceksiniz ki “humür” hem baş örtüsü, perde, vücut örtüsü, yer örtüsü için de kullanılıyor. Ancak anlam daha sonra kadınları kimliğinden mahrum etme, kontrol etme ve erkeğe bağımlı kılmak için kasıtlı olarak daraltılmıştır.


“Humür” kelimesi “örtmek” anlamına gelen “hamara” kökünden türeyen çoğul bir isimdir. Bunun tekil hali olan “hamr=örtü” kelimesi aklı örten alkollü ve uyuşturucu maddeler için de kullanılır. (5:90) Ayrıca ayetteki “felyedribne=kapasınlar” ifadesi dikkat çekicidir. Ne var ki hadis ve sünnet izleyicileri bunu “salsınlar” diye çevirerek yanlış anlamı pekiştirmişlerdir. Salsınlar kelimesi başka bir yerde, 33:59 ayetinde, “felyüdnine” diye geçiyor.



33:59- Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve gerçeği onaylayanların kadınlarına örtülerini üzerlerine salmalarını söyle. Bu, onların (erdemli kadınlar olarak) ayırdedilip hakarete uğramamaları için daha elverişlidir. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.


Ancak bunların ötesinde aşağıdaki ayeti de dikkatinize sunarım.


Araf-26: Adem oğulları, size, bedenimizi örtecek ve süsleyecek elbiseler hazırladık. Erdemlilik elbisesi ise daha hayırlıdır. Bunlar, ALLAH'ın işaretleridir, olur ki öğüt alırsınız.


Hadislerden kimi başlarını örtmeyen kadına lanet edin, (yine kendi aralarında bir ihtilaf var) kimi de peygamber eliyle yüzünü sıvazlıyor ve bunun dışında açık yer yok diyor. Diğerleri kadın avrettir, onlar cehennemliktir, cehennemin dibine gidecektir.Kuran da örtüyle ilgili ayetlerin hiçbirinde böyle bir şey yok. Hatta “erkekler siz yapın, zorlayın cezası şudur” falan yok. Haşa Allah unuttu mu? Allah tavsiye veriyor “korunmak istiyorsan şu kurala uy” diyor.


İki mezhebe göre yüzünü açabilirsin, diğer iki hak mezhebe göre kadın yüzünü peçeyle kapamak zorunda. (Hanbeli ve Şafii) Kuran ise kadınlara özgürlüklerini verdi. Sen bir kadın olarak Kuran ayetleri apaçık dururken seni hayvanlarla, domuzla, köpekle, eşekle aynı kategoride gören Buhari, Muslim, Tirmizi  gibi hadis kitaplarını doğrulayan ve kutsayan bu görüşleri nasıl izleyebiliyorsun? Erkeğin vücudu irinle kaplansa sen de onu yalasan erkeğin hakkını ödeyemezsin diyen görüşlere karşı nasıl kabul gösteriyorsun? Bir  erkek eğer tahrik oluyorsa, kadın da kendisinin çok güzel olduğunu düşünüyorsa yüzünü kapasınlar diyen mezhepler var!!  


Örtü konusunda ölçü kadına bırakılıyor. Abdest de nasıl ayak bileklerine kadar diyorsa bunda da ölçü verebilirdi. Allah kelime sıkıntısı çekmez haşa Allah unutmaz. Allah özellikle burada sınır koymamış. Toplum içinde kadının belirlediği sınırlarda rahatsız edilmesi söz konusu değilse neden örtüsünü yerlere kadar uzatsın?


Ahzab 52: Bunların ötesinde kadınlar sana helal değildir, ve eşlerinden her hangi birisini de onlarla değişemezsin. Güzellikleri senin ilgini çekse bile. Ancak elinin altındakiler ile yetin. ALLAH her şeyi gözetleyendir.


Bir kadının güzelliğinin ilgi çekebilmesi için onun güzelliğini algılayabilecek ölçüde görebilmen gerekir. Baştan ayağa, yüzü bile kapalı olan kadın eğer sana diğer kadınlardan daha güzel geliyorsa sana o zaman sen normal bir kişi değilsin demektir.


-Eğer aşağıda yazanlar da size inanılacak tarzda doğrular olarak geliyorsa inanmaya devam edebilirsiniz, özgürsünüz.


Şâfiîlere göre câriyenin avret yeri erkeğin avret yeri gibidir. Çünkü her ikisinin başı avret olmamak bakımından birbirine benzemektedir. Baş ile kollarının açılmasına ihtiyaç vardır. Mâlikî mezhebine göre, câriyeler avret mevzuunda aynen erkekler gibidir. Câriyenin namazda avret yeri, uyluklar ile birlikte iki müstehcen uzuvdur. Bu uzuvlardan bir kısmı açıldığı zaman yahut kişi uyluğunun tamamını veya bir kısmını açtığı zaman, vakit içinde namazını kesin olarak iâde etmelidir. Hanbelî mezhebine göre, câriyenin avret yeri erkeğinki gibi olup diz kapağı ile göbeği arasıdır. Çünkü Amr bin Şuayb'tan (r.a.) rivâyet edilen merfû hadiste şöyle buyurulmuştur: “Sizden biri erkek kölesini, câriyesi veya hizmetçisi ile evlendirirse, bu câriye yahut hizmetçinin avret yerine hiç bakmasın. Çünkü göbeği ile diz kapağı arası avret yeridir.” [ez-Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuhu (Terc. İslâm Fıkhı Ans.), Risâle Yayınları, 1, 458-465] Câriyelerle ilgili bir fetvâ şöyledir: Kişi, kendi câriyesiyle istifraş edebilir, onu yatak hizmetlerinde nikâhsız olarak kullanabilir. Başkalarının câriyeleri de, mahrem (nikâhları kendilerine haram olan, birinci derecede yakın akrabalar) olan kadınlar gibidir. Erkekler, mahrem kadınların bakabilecekleri zînet yerleri gibi, başkalarının câriyelerinin zînet yerlerine de bakabilir ve dokunabilirler. Ama mahrem kadınlarında olduğu gibi göbekle diz kapağı arasına bakamaz ve dokunamazlar. Bu mevzuda delil, yukarıda kısaca zikrettiğimiz şu hâdisedir: Hazret-i Ömer (r.a.), örtülü bir câriye görmüş, çubukla örtüsüne dokunup: “Şu başörtünü at, ey kokmuş kadın! Hür kadınlara mı benzemek istiyorsun?” demiş. Bu da câriyenin başına, saçına, kulağına... bakmanın helâl olduğunu gösterir. Yine Hz. Ömer (r.a.) satılmakta olan bir câriyenin yanına geldi, eliyle kadının göğsüne vurdu ve: “Haydi, alın!” dedi. Eğer câriyenin göğsü haram olsaydı, elbette Hz. Ömer (r.a.) ona dokunmazdı. Kaldı ki insanlar, câriyenin alım-satımı esnâsında kadının derisinin yumuşaklık ve sertliğini öğrenmek isterler. Çünkü buna göre kadının fiyatı değişir. Bundan dolayı câriyenin avreti de diğer mahrem (evlenmesi haram olan) kadınların avreti gibi sayılmıştır. Binaenaleyh bunlarla yalnız başına bulunmak, beraber yola gitmek câizdir. Hem bakıp hem dokunduğu zaman şehvetinin uyanacağından korkan kimse, yalnız bakmakla yetinir. Fakat satın almak istediği câriyeye istek (şehvet) duysa da, yine bakabilir; hatta İmam Ebû Hanife'ye (rh.) göre (şehvetle) dokunabilir de.” [İmam Kasânî, Bedâyiu's-Sanâyi fî Tertîbi'ş-Şerâyi', c. 6, s. 2956] Ancak unutmamak gerekir ki; erkekleri fitneye düşürecek her türlü kıyafet ve açıklığın yasaklandığı, kadın ve kızların örtünmeleri emri, dinimizin şiârlarındandır. (alıntı)


"Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah'a yemin olsun ki, Allah'ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nûr sûresinde "Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı." (Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II/600).


Yukarıdaki bahsi geçen ayette başörtü demiyor ki, örtülerini diyor. Diyelim ki anlamamız istenen şekilde “başörtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar” diyor. Demek ki ayete göre bu kişilerin zaten başörtüleri var. Çünkü başörtüleri “bi humüri hinne” onların başörtüleri, kendilerine ait başörtüleri demek, o halde anlaşılıyor ki böyle bir kelime o kişiler tarafından biliniyor ve tarifine de gerek yok. Öyleyse gidip sağı solu, perdeleri yastık kılıflarını kesip başörtü edinmek nereden çıktı? Bunlar bir de sahabe kadınları.


Kendilerini Allah adına haram, helal uydurmaya hak sahibi görenler, asıl fitne onlardır. Erkekler kendilerine, saçlarına bakacak, son derece bakımlı veya çekici giyinip gezebilecekler hatta biraz saçları dökülse psikolojileri bozulacak beğenilmeyeceklerini sanıp gidip saç ektirecekler ve bunları gören kadın bu erkeğin yakışıklılığından etkilenmeyecek fitne olmayacak ancak kadın bakımlı ve güzel olduğunda hatta bunu bilip peçe takmadığında fitne olacak öyle mi?
Kuran’da kadın için istenen en önemli unsur iffetli ve erdemli bir müslüman olmasıdır. Etrafta başı örtülü olup bin türlü iffetsizlik yapan kadınlar dolu. Bozulmamış Yahudilikte ve bozulmamış Hristiyanlıkta da namazda saygıdan baş kapatmak diye bir şey yoktur.

Kaynaklar: Sonia Cihangir https://www.youtube.com/watch?v=QPqYduJ1kwg, Edip Yüksel Türkçe Kuran Çevirilerindeki Hatalar, https://sorularlaislamiyet.com/tesetturle-ilgili-ayet-ve-hadisler-nelerdir





Yorumlar