Yazı dizisi-BÖLÜM 1 "ÖLÜM ANI VE HEMEN SONRASINDA YAŞANANLAR" (Kuran rehberliğinde ölüm anı ve sonrası, kıyamet anı ve sonrası insanlığın çeşitli halleri)


Meraklı, candan, sevgi dolu ve sadık blog okuyucuları hepinizi hasretle selamlıyorum. Sekiz aya yakın bir süredir sizlerle yeni konuları analiz etmek için buluşamamanın verdiği huzursuzlukla yaşıyorum. Şükürler olsun ki uzun bir çalışma dönemi gerektiren bu yazı ile sizlerle yeniden düşüncelerimi paylaşma imkanına kavuşmuş bulunuyorum. Ben burada yokken bile siz hep varmışsınız, sitedeki ziyaretler ve bana gelen maillerden bunu rahatlıkla gözlemleyebiliyorum, hepinize teşekkür ederim. 

Ölüm anı, sonrası, kıyamet anı ve sonrası insanlığın çeşitli halleri başlıklı konumuzu tamamen Kuran referanslı şekilde incelemeye çalışacağım. Bu konuyu seçmemin birkaç sebebi var. 

Allah’ın vahiy yoluyla gönderdiği bu mesajda, yani Kuran’ da, insanoğlunun söz konusu durumlar hakkında ne kadar bilgilendirilmiş olduğunu anlayabilmek.

Bugüne kadar bu konu ile ilgili öğrendiğimiz tüm bilgileri Kuran filtresinden geçirip, kalanları elemek ve fantazilerden uzaklaşarak hafifleyen hayatlarımıza buna göre yöne vermek. 

Gerçekten iman etmeye çalışan bir müslümansak umut edebileceğimiz konularda kendimizi daha çok geliştirmek, öz eleştiri yapabiliyorsak, öz eleştiri yapabildiğimiz konularda ise kendimize yeni bir hedef koymak.

Bu çalışmayı sizinle paylaşmadan önce Kuran’ı tekrar, en baştan başlayarak okudum ve sadece ilgili konuları not ederek üzerinde çalışabilmek için bir araya topladım. Bu ayetleri toplu olarak sizlerele paylaşmak yerine, onları da kendi içlerinde “”ölüm anı ve hemen sonrasında yaşananlar” gibi başlıklarla ayırarak analiz etmeye çalışacağım. 

Şimdi başlayabiliriz!

BÖLÜM 1

ÖLÜM ANI VE HEMEN SONRASINDA YAŞANANLAR

Ölüm anıyla birlikte aslında kimlerin neler yaşayabileceğini az çok öğrenebildiğimiz bir kaç ayet var. Ayetleri incelediğimizde aşağıdaki kişilerin ölüm sırasında ve hemen sonrasında yaşayacakları hakkında az çok bilgi sahibi olabiliyoruz.


Şöyle ki;

Bu ayetlerden bir tanesi gerçeğe yaşarken tanık olmuş bir kişi hakkında, 

biri kendine zulmetmiş insanlar hakkında, 

biri Allah’ın mesajı kendisine ulaştığı halde tanıklık etmeyi tercih etmeyen inkarcılar ve mesaja arkasını dönenler hakkında, 

biri hayat boyu nefsinin gözüne güzel gösterdiği şeyleri ona vermekten çekinmeyen ve heveslerine uyan kişiler hakkında, 

biri Allah’ı ve Allah’ın inanmamızı istediği şeyleri inkar edenlerin durumu hakkında,

biri gerçeği onaylamalarını şirkle kirletenlerin durumu hakkında

ve bir diğeri de Allah adına yalan sözler uyduran, iftiralarda bulunan ve aksi bir kanıtı olmadığı halde gönderdiği ayetleri yalanlayanların durumu hakkındadır.

Allah’ın kriterlerine göre iyi şekilde yaşamış insanların, ölüm anı ve hemen sonrasındaki durumlarına da bu ayetlerin içinde değinilmiş.


56:83 Ya can boğaza dayandığı zaman?

56:84 O anda siz bakınmaktasınız.

56:85 Biz ona (can çekişene) sizden daha yakınız; ancak siz göremezsiniz.

56:86 Yaptığınızın karşılığını görmeyeceğiniz doğruysa,

56:87 Onu geri çevirsenize, eğer doğru sözlü iseniz?

56:88 Ancak o, (bana) yaklaştırılanlardan ise,

56:89 o zaman neşe, çiçekler ve nimet bahçeleri…

56:90 O, sağda olanlardan ise,

56:91 "Sana sağdakilerden selam olsun!"

56:92 Ama o yalanlayan sapıklardan ise,

56:93 kaynar sudan bir ağırlanma,

56:94 ve cehennemde yanma…

56:95 Mutlak gerçek budur.

56:96 Öyleyse Büyük Rabbinin ismini yücelt.


Ayetin akışında ilerlerken bir anilik söz konusu oluyor ve yargı gününden bahsedilmeden direkt bir ödül-ceza sisteminden bahsediliyor. Bu durum ile ilgili soru işaretimiz şimdilik kenarda dursun dilerseniz. Diğer ayetlerde bu konuyla ilgili daha net bir yargıda bulunabileceğimizi düşünüyorum. 

Allah’ın kulunda görmek istediği tanıklığa ve peygamberler vasıtasıyla Kuran ‘da insanlarla paylaşılan gerçeklere yaşarken tanık olmuş bir kişinin ölüm anındaki durumu 


36:20 Kentin en uzak yakasından bir adam koşarak, "Ey halkım" dedi, "Elçilere uyun."

36:21 "Sizden bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğru yoldadır."

36:22 "Beni yaratana ne diye hizmet etmeyeyim? Siz de O'na döneceksiniz."

36:23 "O'nun dışında tanrılar mı edineyim? Eğer Rahman bana zarar vermek dilese, ne onların şefaati bana bir yarar sağlayabilir ne de beni kurtarabilirler."

36:24 "O zaman tümüyle sapıtmış olurum."

36:25 "Ben sizin Rabbinizi onayladım; lütfen beni dinleyin."

36:26 (Ölüm anında) Kendisine, "Bahçeye gir" denir. "Keşke benim halkım bir bilseydi…"

36:27 "Rabbimin beni bağışladığını ve beni ağırladığını…"

36:28 Ondan sonra biz, halkının üzerine gökten bir ordu indirmedik; indirmeye gerek duymadık.

36:29 Sadece bir patlama… Hemen donakaldılar.


Evet önceki ayette bahsettiğim gibi bir yargı gününden bahsedilmeden, direkt ödül-ceza sistemine geçilme durumuna burada ve sonraki ayetlerde de rastlıyoruz. Benim için de uzun bir zaman bu konu hep karanlık kalmıştı ancak tarafını yaşadığı hayat boyunca net bir şekilde belli etmiş ve buna göre hayat sürmüş bazı kişiler için direkt cennet veya direkt cehennem karşılamasının söz konusu olduğu rahatlıkla anlaşılabiliyor. 

2:154 ALLAH yolunda öldürülenlere, "Onlar ölülerdir" demeyin. Aksine onlar diridir fakat siz farkında değilsiniz. (3:169, 170, 171: ALLAH yolunda vurulanları ölü sanmayın; bilakis onlar Rab'leri katında nimetler içinde diridirler. ALLAH'ın onlara bolca verdiği nimetlerle neşe içindedirler. Kendilerine daha katılmamış yoldaşlarına bir korku ve üzüntü olmadığını müjdelemek isterler. ALLAH'ın bol nimetini ve ALLAH'ın gerçeği onaylayanların ödülünü yitirmeyeceği gerçeğini müjdelemek isterler.)

Keza bu ayette de şehadete ermiş olan kişilerin Allah katında direkt olarak nimetlendirildiğini anlayabiliyoruz.

Can alındığı esnada “kendine zulmedenlerin” durumu


Yaşadığı toplumdaki yöneticisinin baskısı ile köleleşmiş, yöneticisini tanrılaştırmış ya da yöneticisinin tanrı olarak tanıdığı herhangi bir varlığa ya da puta tapan, tapmak zorunda kalan, bu baskıdan kaçmak için “imkanı olduğu halde” farklı bir yol aramayan kişilerin canları alınırken o esnada yaşananlar ayette şöyle belirtilmiş: 


4:97 Kendilerine zulmedenlerin canlarını alırken melekler: "Ne halde idiniz" derler. "Bizler yeryüzünde ezilmiş kimselerdik" diye cevap verirler. "ALLAH'ın yeri geniş değil miydi ki oralara göç edeydiniz" derler. Onların yeri cehennem. O ne kötü bir dönüş noktası.

4:98 Ancak, hiçbir çıkış yoluna gücü yetmeyen ve göç etmeye yol bulamayan erkek, kadın ve çocuk ezilmişler hariç.

4:99 Böylelerinin ALLAH tarafından affedilmesi umulur. ALLAH Affedicidir, Bağışlayandır.


Dikkat edilirse ayette canı alınan kişilerin kim olduğunu anlatmak için kullanılan betimleme “kendilerine zulmedenler”. Kuran’da bu kimselerle ilgili anlatımın olduğu birkaç ayet daha bulunuyor.


35:32 Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba varis kıldık. Onlardan kimi kendilerine zulmedenlerdir, kimi orta yolu tutar, kimi de ALLAH'ın izniyle iyi işlerde öncüdür. İşte büyük lütuf budur.


3:117 Bu dünya hayatındaki harcamaları, kendi kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinine vurup mahveden dondurucu bir rüzgar gibidir. ALLAH onlara zulmetmedi; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


9:70 Nuh'un halkı, Ad, Semud, İbrahim'in halkı, Medyen sakinleri ve altüst olmuş ülkelerin (Sadom ve Gomore) halkları gibi kendilerinden öncekilerin haberleri onlara ulaşmadı mı? Elçileri kendilerine apaçık belgelerle gitmişlerdi. ALLAH onlara zulmediyor değildi, aksine onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


10:44 ALLAH insanlara hiç zulmetmez; ancak insanlar kendi kendilerine zulmederler.


16:118 Yahudilere, daha önce sana anlattığımız şeyleri haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


29:40 Hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine çılgın bir fırtına gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de boğduk. Onlara zulmeden ALLAH değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


30:9 Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı? Onlardan daha güçlü idiler, toprağı işlediler ve onlardan daha fazla üretimde bulundular. Elçileri onlara apaçık delillerle gitmişlerdi. Onlara zulmeden ALLAH değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


43:76 Biz onlara haksızlık etmedik, onlar kendi kendilerine haksızlık ettiler.


Anlaşıldığı üzere bir kişi, Allah’a inanmayarak, mesaja kulağını tıkayarak, yaratılışını ve gelecekte olacağı haber verilen şeyleri inkar ederek, şirke düşerek, fıtratına aykırı herhangi bir yolda ısrarcı olup, o duruma kapılıp giderek veya bu yoldan çıkmak için imkanı olduğu halde farklı kazançların peşine düşerek, haline boyun eğip kendine zulmedebilir. 


Allah’ın mesajı kendisine ulaştığı halde tanıklık etmeyi tercih etmeyen inkarcılar ve mesaja arkasını dönenlerin durumu 


47:25 Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra geriye dönenleri sapkın ayartmıştır ve onlara ümit vermiştir.

47:26 Zira onlar, ALLAH'ın indirdiğini beğenmeyenlere, "Bazı konularda size uyuyoruz" demişlerdi. ALLAH onların komplolarını bilmektedir.

47:27 Denetçiler canlarını alırken nasıl da (pişmanlık içinde) yüzlerine ve sırtlarına vururlar?

47:28 Çünkü onlar, ALLAH'ı kızdıran şeye uydular, O'nu hoşnut edecek şeyleri beğenmediler ve sonunda yaptıklarını geçersiz hale getirdiler.


Hayat boyu nefsinin gözüne güzel gösterdiği şeyleri ona vermekten çekinmeyen ve heveslerine uyan kişilerin durumu 


16:28 Onlar ki, nefislerine zulmedip dururlarken melekler canlarını alır. Sonunda teslim olup "Biz herhangi bir kötülük yapmıyorduk" derler. Hayır, ALLAH sizin yaptıklarınızı iyi bilir.

16:29 İçinde sürekli kalacağınız cehennemin kapısından girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür.

16:30 Erdemlilere, "Rabbiniz ne indirdi?" denir. "İyilik" diye karşılık verirler. Bu dünyada güzel davrananlar için güzellik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Erdemlilerin yurdu ne de iyidir.

16:31 İçlerinden ırmaklar akan Adn bahçelerine girerler. Orada her diledikleri şeyi bulurlar. ALLAH erdemlileri işte böyle ödüllendirir.

16:32 İyi durumdayken melekler canlarını almaya geldiklerinde, "Selam size olsun. Yaptıklarınızın karşılığı olarak bahçeye giriniz" derler.


Herhangi bir kötülük yapmıyorduk!

Kuran’da öğrendiğimiz kötülük tanımlaması içindeki kötülük yapma eylemi ile normal hayattaki fiilen başkasına zarar vererek kötülük yapma eylemi birbirine çok da denk olmadığı için, bundan habersiz olarak ölmüş ve cezalandırılacağını ölüm sırasında anlayan bir kişi 16:28 numaralı ayette "Biz herhangi bir kötülük yapmıyorduk" şekilde bir tepki gösteriyor olabilir. Konu ile ilgili ufak bir ayeti örnek gösterip geçeceğim. İlgilenenler sonrasında ayrıca bir araştırma yapabilir. 

...

7:152 Buzağıyı putlaştıranlar, Rab'lerinden bir gazaba ve dünya hayatında bir alçaklığa uğrayacaktır. İftiracıları böyle cezalandırırız.

7:153 Kötülük işledikten sonra tövbe edip gerçeği onaylayanlar için Rabbin elbette ondan sonra Bağışlayandır, Rahimdir.


Örneğin buradaki kötülük buzağıya tapıp kendine zulmedenler için kullanılıyor. Anlıyoruz ki Kuran’da kötülük sadece karşındaki kişiye zarar vermek değil aynı zamanda kendine de zulmetmektir.


Allah’ı ve Allah’ın inanmamızı istediği şeyleri inkar edenlerin durumu


8:50 İnkâr edenlerin canlarını melekler alırken bir görseydin! Yüzlerine ve arkalarına (saldıran ve kaçan düşmanlarınıza) vuruyorlardı: "Tadın yakıcı azabı!"

8:51 "Bu, ellerinizin yaptığına karşılıktır. ALLAH elbette kullara zalim değildir."

8:52 Tıpkı Firavunun yandaşlarının ve onlardan öncekilerin gidişi gibi… ALLAH'ın ayetlerini inkâr ettiler. Günahlarından ötürü ALLAH da onları yakalayıp cezalandırdı. ALLAH Güçlüdür, cezası çetindir.


Gerçeği onaylamalarını şirkle kirletenlerin durumu


23:84 De ki: "Biliyorsanız, yer, gökler ve içlerinde bulunanlar kimindir?"

23:85 "ALLAH'ın" diyecekler. De ki: "Düşünmez misiniz?"

23:86 De ki: "Yedi göğün Rabbi, büyük yönetimin Rabbi kimdir?"

23:87 "ALLAH" diyecekler. De ki: "Öyleyse neden erdemli davranmıyorsunuz?"

23:88 De ki: "Biliyorsanız, koruyup kollayan, fakat kendisi korunup kollanmayan; her şeyin egemenliğini elinde bulunduran kimdir?"

23:89 "ALLAH" diyeceklerdir. De ki: "O halde nasıl da aldanıyorsunuz?"

23:90 Kendilerine gerçeği getirmemize rağmen onlar yalanlamaktadırlar.

23:91 ALLAH çocuk edinmemiştir, O'nunla beraber bir tanrı da yoktur. Aksi taktirde her tanrı yarattığı şeylerle birlikte bağımsızlığını ilan ederek yönetim için bir biriyle çekişmeye girerdi. ALLAH, onların niteledikleri şeylerden çok uzaktır.

23:92 Tüm sırları ve tanık olunanları Bilendir; onların ortak koştukları şeylerden yücedir.

23:93 De ki: "Rabbim, onlara verilen sözü bana gösterirsen"

23:94 "Rabbim, beni o zalim toplum içinde bırakma."

23:95 Biz elbette, kendilerine söz verileni sana gösterebiliriz.

23:96 Kötülüğe iyilikle karşılık ver. Biz onların iddialarını iyi biliriz.

23:97 Ve De ki: "Rabbim, sapkınların fısıltılarından sana sığınırım."

23:98 "Yanımda bulunmalarından sana sığınırım, Rabbim."

23:99 Onlardan birine ölüm gelip çattığı zaman şöyle der, "Rabbim, beni geri döndürünüz."

23:100 "Ki terketmiş bulunduğum şeylerde erdemli işler yapayım." Hayır. Bu onun söylediği bir laftan ibarettir. Diriliş gününe kadar onların ardında bir engel vardır. (NOT: Ayrıca incelendiğinde bu ayet ile reenkarnasyon inancı reddedilmektedir.)


Allah adına yalan sözler uyduran, iftiralarda bulunan ve aksi bir kanıtı olmadığı halde gönderdiği ayetleri yalanlayanların durumu 


7:37 ALLAH'a yalan iftira edenden veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Onların kitapta anlatılan payları kendilerine erişecektir. Elçilerimiz kendilerine gelip canlarını alırken: "Allah'ın dışında hizmet ettikleriniz nerede" dediklerinde, "Bizi terk ettiler" derler. İnkârcı olduklarına dair kendi aleyhlerinde tanıklık ederler. 

7:38 "Sizden önce geçen cin ve insan topluluklarıyla birlikte ateşe girin" dedi. Her ne zaman bir topluluk girdiyse bir öncekine lanet etti. Hepsi oraya vardığında sonrakiler öncekiler için: "Rabbimiz, bizi bunlar saptırdı. Bunlara ateşten bir kat daha fazla azap ver" dediler. "Hepsi için iki kat vardır. Ancak bilmezsiniz" dedi.

7:39 Öncekiler sonrakilere, "Sizin bize bir üstünlüğünüz yoktur. Kazandıklarınızdan ötürü azabı tadın" dediler.

7:40 Ayetlerimizi inkâr edenlere ve onlara karşı büyüklük taslayanlara göğün kapısı açılmaz ve deve iğne deliğinden geçmedikçe de bahçeye girmezler. Suçluları böyle cezalandırırız.

7:41 Onlar için cehennemden bir yatak ve üstlerinde de bir örtü vardır. Zalimleri işte böyle cezalandırırız.

7:42 Gerçeği onaylayıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklemeyiz; onlar bahçe halkıdır. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.

7:43 Göğüslerinden kin ve kıskançlık duygularını çıkardık. Altlarından nehirler akarken: "Bizi buna ulaştıran ALLAH'a övgüler olsun. ALLAH bizi doğruya iletmeseydi biz doğruyu bulamazdık. Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişlerdi" dediler. Kendilerine: "İşte bu bahçe sizindir. Yaptıklarınıza karşılık olarak onu miras aldınız" diye seslendik.

7:44 Bahçe halkı cehennem halkına seslenir: "Rabbimizin bize söz verdiğini gerçek olarak bulduk. Rabbinizin size söz verdiğini siz de gerçek olarak buldunuz mu?" "Evet!" derler. Biri aralarında şunu ilan eder: "ALLAH'ın laneti zalimlerin üzerine olsun."

7:45 Onlar ki ALLAH'ın yolundan alıkoyarlar ve onu eğriltmek isterler. Ahiret konusunda da inkârcıdırlar.

7:46 Aralarını bir perde böler. Kimlik istasyonunda bazı kimseler var ki herkesi görünüşlerinden tanırlar. Bahçe halkına, "Selam size" diye seslenirler. Bunlar oraya, canları istedikleri halde giremediler.

7:47 Gözleri ateş halkına çevrildiğinde, "Rabbimiz, bizi zalim toplulukla birlikte bulundurma" derler.

7:48 Kimlik istasyonunda bulunanlar, görünüşlerinden tanıdıkları kimselere seslenirler: "Sizin cemaatiniz ve büyüklük taslamış olmanız size hiçbir yarar sağlamadı."

7:49 "‘ALLAH onlara bir rahmet dokundurmayacak' diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? Bahçeye girin; size bir korku yoktur ve üzülmeyeceksiniz de."

7:50 Ateş halkı, bahçe halkına seslendi: "Suyunuzdan, yahut ALLAH'ın size verdiği bazı nimetlerden üstümüze akıtın." Onlar da dediler ki: "ALLAH bu ikisini kâfirlere haram kılmıştır."

7:51 Onlar dinlerini hafife aldılar ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Bugünleriyle karşılaşacaklarını unuttukları ve ayetlerimizi reddettikleri için bugün onları unuturuz!

7:52 Bilgiyle detaylandırdığımız, gerçeği onaylayan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitabı onlara getirdik.

7:53 Onun haberlerinin gerçekleşmesini mi bekliyorlar? Haberleri gerçekleştiği gün, onu daha önce önemsemeyenler, "Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişlerdi. Bizim için aracılık edecek bir şefaatçi var mı? Yahut, öncekinden farklı davranmak için geri gönderilsek" derler. Kişiliklerini yitirmişlerdir ve uydurdukları şeyler de onları terk etmiştir.


BÖLÜM SONU NOTLARI: 


Aklınıza “ölüm sırasında ve hemen sonrasındaki durumları bizlerle paylaşılmış kişilerin dışındaki hallere sahip olan insanların durumları ne olacak?” şeklinde bir soru takılmış olabilir. İlk zamanlar benim de aklımdan çıkmıyordu. Ancak daha sonra 5:101 numaralı ayet geliyor ve kendime yaratan hiç yarattığını bilmez mi? diye sorarak elimdeki bilgiler ışığında düşünmeye çalışıp gerisini Allah’a bırakıyorum.


5:101 Gerçeği onaylayanlar, açıklandığı vakit hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında sorular sormayın. Kuran'ın ışığında sorarsanız size açık olurlar. ALLAH özellikle onlardan söz etmedi. ALLAH Bağışlayandır, Yumuşaktır.


Bu durumda şöyle bir yorum yapabilirim sanıyorum; 36:51...54 numaralı ayetlerin referansıyla Kuran’da durumları açıkça belirtilen insanların dışındakiler boruya üfleninceye kadar mezarlarında kalacak olabilirler. 


36:51 Boruya üflenince, onlar mezarlarından kalkıp Rab'lerine koşacaklar.

36:52 "Vay halimize" derler, "Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? Bu, Rahman'ın söz verdiği şeydi. Demek elçiler doğru söylemişti."

36:53 Sadece bir patlama… Hemen huzurumuza toplanıp getirilirler.

36:54 Bugün hiç kimseye en ufak bir haksızlık edilmez ve yaptığınızın karşılığından başkasını da görmezsiniz.


Ayrıca öldükten hemen sonra bizim için yaratılmış olan zaman sisteminin dışında, başka bir zaman boyutuna geçerek burada kıyamet gününün gelmesini bekliyor olabilirler. Aynı uykuya daldığımızda bizim için geçen süreyi algıladığımız şekliyle bir zaman kavramı ile ayık bir kişi için geçen zamanın aynı olmaması gibi. Anladığım kadarıyla bu süre onlar için asırlar veya yıllar almış olmayacak. 


10:45 Onları topladığımız gün, sanki gündüzden bir an kadar kalmışlar gibi birbirlerini tanırlar. ALLAH ile karşılaşmayı yalanlayanlar kaybedenlerdir. Doğruyu da bulmamışlardır.


6:60 numaralı ayette gece uykusu için “odur geceleyin sizi öldüren” ve “gündüzün sizi dirilten” şeklinde bir anlatım olduğunu görüyoruz. 


6:60 O'dur, geceleyin sizi öldüren, gündüzün ne işlediğinizi bilen, belli yaşam süresi dolsun diye gündüzün sizi dirilten… Sonra dönüşünüz O'nadır ve yaptıklarınızı size haber verecektir.

Ayrıca Kuran’da 25:47 numaralı ayette gündüze uyanmayı bir dirilme zamanı olarak anlatmaktadır. 

25:47 Ve O, geceyi size bir örtü, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de bir dirilme zamanı yapandır.


Kehf Suresi'nde geçen ayetleri düşündüğümde de bu yargımın doğru olabileceğini sanıyorum. Allah, Kuran'da mağarada kalan insanların kıssasından bahsettiği ayet ile ilgili şöyle bir haber vermiştir:


18:21 Böylece onları buldurduk ki ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve o an konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, "Onların üzerine bir bina yapın" dedi. Rab'leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, "Onların üstüne bir mescid yapacağız" dediler.

Burada "o an" olarak belirtilen kıyamet günü olduğuna göre, kıssadaki uyutma ve aradan uzun zaman geçtiği halde yapılan kusursuz diriltme veya uyandırma hali benzer örneklikte kıyamet içinde bir yargı oluşturabilir ki o günün geleceğinden kuşkumuz kalmasın.

18:19 Böylece onları uyandırdık ki birbirlerine sorsunlar. Onlardan biri, "Ne kadar kaldınız?" diye sordu. "Birgün, yahut günün bir parçası kadar kaldık" dediler. "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Birinizi şu para ile şehre gönderelim de en temiz ve leziz yiyecekleri seçip size bir azık getirsin. Dikkatli davranarak kimsenin dikkatini üstüne çekmesin" diye eklediler.

18:25 Mağaralarında üç yüz yıl kalıp dokuz arttırdılar.

18:26 "Onların orada ne kadar kaldıklarını ALLAH daha iyi bilir" de. Göklerin ve yerin tüm gizemleri O'nundur. O ne güzel Görendir! O ne güzel İşitendir! Onların O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, hükmüne kimseyi ortak etmez.

Düşünen bir topluluk için de son olarak 39:42 numaralı ayeti buraya bırakıyorum.

39:42 ALLAH ölümü anında nefsi (bilinci) alır; ölmeyenleri de uyku anında… Hakkında ölüm kararı verdiklerini tutar ve diğerlerini de belli bir süreye kadar salıp gönderir. Düşünen bir topluluk için bunda dersler ve işaretler vardır.


Bu bölüme kadar öğrendiklerimizden çıkarabileceğimiz diğer konulara da değinerek bu bölümü bitireceğim. 


Ulemaların yorumladığı şekilde bir kabir azabı Kuran’ da geçmemektedir.

Reenkarnasyon yoktur. 

Kabirde sorgu sual melekleri anlatımları fantastiktir.

İnkarcılar ve bahsi geçen kötü haldeki kişilerin can vermesi sırasında meleklerin tepkisiyle karşılaşacaklarını ve zor bir sürecin onları beklediğini görüyoruz. 

Kuran’da kıyamet anı ile ilgili verilen haberlerden ve ötesinden bahsetmeye çalışacağımız diğer bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalın!


Yorumlar