Neden Helak Edildik? 3- Lut Kavmi (Sodom ve Gomora) / Elçisi: Lut Peygamber



Bir İbret Serisi
“75:2- Sürekli öz eleştiride bulunan kişiye and içerim.”

LUT PEYGAMBER’İN UYARDIĞI LUT KAVMİ

Lut Peygamber, İbrahim Peygamber’in yakın akrabası olup, İbrahim Peygamber ile birlikte iman ederek; Nemrut(Naram-sin)’un zulmünden, önce Şam'a, oradanda, Ürdün-Filistin'e hicret etmişlerdir. İbrahim Peygamber, Filistin tarafında yerleşirken; Lut Peygamber ise Ürdün'ün batısında, Ölü Deniz(Lut Gölü)'in güney havzasında yerleşmiş ve "Lut Kavmi"ne elçi olarak gönderilmişti.
Allah'ın yarattığı eşler yerine erkeklerle cinsel ilişkiye yönelmeleri ve günah işlemeyi adet haline getirmiş olmaları Lut Peygamberin kavminin helak edilmesinin başlıca sebepleridir.



27:54/55/56/57/58- Lut da halkına demişti ki, "Gördüğünüz halde nasıl olur da böyle bir kötülüğü işliyorsunuz?" "Kadınları bırakıp erkeklerle mi cinsel ilişki kuruyorsunuz? Siz gerçekten pek cahil bir topluluksunuz." Halkının yanıtı sadece, "Lut'un ailesini kasabanızdan çıkarın, onlar temiz kalmak istiyorlar" demek oldu. Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı hariç; onu geride kalanlardan saydık. Onların üzerine bir çeşit yağmur yağdırdık. Uyarılmış bulunanların yağmuru ne de kötü idi.

29:28/29/30/31/32/33/34/35- Lut'u da gönderdik. Halkına dedi ki: "Sizden önce hiç kimsenin işlemediği boyutta birgünahı işliyorsunuz." "Siz erkeklerle cinsel ilişki kuruyor, yolları kesiyor ve toplantılarınızda her kötülüğü işliyorsunuz." Halkının biricik karşılığı "Doğrulardan isen ALLAH'ın azabını getir bakalım" demeleri oldu. "Rabbim, şu bozguncu topluluğa karşı bana zafer ver" dedi.Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyle vardıklarında, "Bu kentin (Sodom) halkını yok etmek üzereyiz. Çünkü oranın halkı zalim oldular" dediler. Dedi ki, "Ama orada Lut var." Onlar da, "Orada kimlerin bulunduğunu iyi biliyoruz. Onu ve ailesini kurtaracağız, fakat karısı hariç; o geride kalacaklardandır" dediler.Elçilerimiz Lut'a vardıklarında elçilerimize yapılan muameleden dolayı fenalaştı, zor durumda kaldı. Kendisine dediler ki, "Korkma, üzülme. Biz seni ve aileni kurtaracağız. Karın hariç; o geride kalanlardan olmuştur.""Yoldan çıktıkları için, biz bu kentin üzerine gökten bir felaket indireceğiz."Aklını kullanan bir toplum için apaçık bir ders olarak oradan bazı kalıntılar bıraktık.

37:133/134/135/136/137/138- Lut da elçilerden biriydi.Onu ve ailesini topluca kurtardık.Ancak geride kalan yaşlı kadın hariç. Sonra diğerlerini yok ettik. Siz yıkıntılarının yanından geçiyorsunuz; sabahleyin,ve geceleyin. Aklınızı kullanmaz mısınız?

51:24/25/26/27/28/29/30/31/32/33/34/35/36/37- İbrahim'in ağırlanan konuklarının haberini aldın mı? Onun huzuruna girmişlerdi ve "Selam (barış)" demişlerdi. O da, "Selam size, yabancılar!" demişti. Ailesine yöneldi ve sonra semiz bir buzağı ile geldi. Onu onların önüne sürüp, "Yemez misiniz?" dedi. Onlardan bir korku duydu. Bunun üzerine onlar, "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğul müjdelediler. Karısı hayret içinde, (hayretten) yüzüne vurarak, "Kısır bir yaşlı kadın!" dedi. Dediler ki, "Rabbin böyle söylemiştir. O Bilgedir, Bilendir." (İbrahim:) "Ey elçiler asıl göreviniz nedir?" dedi. Dediler ki, "Biz suçlu bir topluluğa gönderildik." "Üzerlerine balçıktan taşlar göndermek için…" "Rabbin tarafından taşkınlar için işaretlenmiş olarak." Sonra, orada gerçeği onaylayanlardan kim varsa çıkardık. Zaten orada bir evin dışında hiçbir Müslüman bulmadık. Acı azaptan korkacaklar için orada bir ders bıraktık.

66:10- ALLAH inkârcılara, Nuh'un karısı ile Lut'un karısını örnek verir. İki erdemli kulumuzun nikahı altında bulunuyorlardı; ancak onlara ihanette bulundular. Kocaları ALLAH'tan gelen hiçbir şeyi o ikisinden savamadı. İkisine de "Girenlerle birlikte cehenneme girin" denildi.

54:33/34/35/36/37/38/39/40- Lut halkı da uyarıları yalanlamıştı. Üzerlerine taş yağdıran bir fırtına gönderdik, yalnız Lut'un ailesini seher vakti kurtardık. Katımızdan bir iyilik olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz. Onları bu yakalayışımıza karşı uyarmıştı; ancak onlar uyarıları kuşkuyla karşıladılar. Onun konuklarına göz diktiler, biz de onları kör ettik. Azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım. Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı. Azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım. Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

11:77/78/79/80/81/82/83- Elçilerimiz Lut'a gelince, onlara kötü davranıldı. Bu durum canını sıktı ve "Zor birgün olacak" dedi. Halkı koşarak oraya geldiler; günah işlemeyi adet haline getirmişlerdi. "Ey halkım, işte kızlarım, onlar sizin için daha temizdir. ALLAH'ı sayın, konuklarım önünde beni rezil etmeyin. İçinizde aklı başında bir adam yok mu?" dedi. "Bilirsin ki senin kızlarına bizim bir ihtiyacımız yok. Sen bizim ne istediğimizi iyi bilirsin" dediler."Keşke size gücüm yetseydi veya güçlü dostlara sahip olsaydım" dedi. "Ey Lut" dediler, "Biz, Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana dokunamazlar. Aileni gecenin bir anında yürüyüşe çıkart, sizden hiç kimse geriye bakmasın; fakat senin karın istisna. Ötekilerin başına gelecek olanlar onun da başına gelecektir. Onların belirlenmiş zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?"Emrimiz gelince onun üstünü altına getirdik, üzerlerine sertleşmiş kat kat taş yağdırdık.Zalimleri bulsun diye Rabbin tarafından belirlenmiş…

7:80/81/82/83/84- Ve Lut'u da gönderdik. Halkına dedi ki: "Sizden önce hiç kimsenin kıramadığı birgünahın rekorunu mu kırıyorsunuz?" "Siz kadınları bırakıp erkeklere cinsel duygularla yöneliyorsunuz. Siz sınırı aşan bir topluluksunuz!" Halkının cevabı, ancak şunları söylemek oldu: "Onları kentinizden çıkarın. Bunlar çok temiz insanlarmış!" Onu ve ailesini kurtardık. Karısı hariç. O geride kalanlardan oldu. Üstlerine bir yağmur yağdırdık. Suçluların sonuna bak!

25:40-Felaket yağmuruna tutulmuş bulunan ülkenin (Sodom) yanından geçmiş bulunuyorlar. Onu görmediler mi? Aslında onlar yeniden dirilmey gerçeğini onaylamıyorlardı.

26:160/161/162/163/164/165/166/167/168/169/170/171/172/173/174/175- Lut'un halkı da elçileri yalanladı. Kardeşleri Lut onlara demişti ki, "Erdemli olmayacak mısınız?" "Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim." "ALLAH'ı dinleyip bana uyun." "Buna karşı sizden herhangi bir ücret de istemiyorum. Benim ücretim ancak evrenlerin Rabbine aittir." "Siz halkın arasından erkeklere mi yöneliyorsunuz?" "Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi terkederek? Siz gerçekten haddi çok aşan bir toplumsunuz." Dediler, "Bak Lut, bu tavrına son vermezsen sürülenlerden olacaksın." Dedi ki, "Ben, bu davranışınızı iğrenç buluyorum." "Rabbim, beni ve ailemi bu yaptıklarından kurtar." Onu ve tüm ailesini kurtardık Yalnız bir yaşlı kadın hariç; geride kalanlardan idi. Sonra diğerlerini yerle bir ettik. Üzerlerine bir çeşit yağmur yağdırdık; uyarılanların yağmuru ne felaketli bir yağmurdur. Bunda bir ders var; ancak çokları onaylamaz. Kuşkusuz senin Rabbin Üstündür, Rahimdir.


lut kavminin yeri.jpg
Sodom ve Gomorra şehirleri, uzun süredir, Allah'ın cezalandırmasıyla anılan iki antik şehirdir.


1924 yılında W.F.Albright, havza şehirlerinin yerini tesbit için, bir keşif çalışması yürütmeye karar verdi. Havza'nın beş şehrinin isimleri şunlardır: Sodom, Gomorra, Zoar, Admah ve Zeboim. Fazla başarılı olmayan bir araştırmadan sonra Albright, havza şehirlerinin, Ölü Deniz, suyla dolup kabardığında, yutulduğu ve şehirlerin üstünün kapandığı sonucuna varmıştı. Bu teori, daha sonra 1960 yılında Ralph E. Baney'in, Ölü Deniz'in güney havzasının altında, büyüme ve gelişme halindeki küçük bir ağacı keşfetmesiyle kanıtlandı. Bu keşif şunu gösterdi ki; Ölü Deniz devamlı dolmuş ve önceden kara olan yerleri içine almıştı.


Lut tarafından seçilen Erden Havzası, Güney Ghor'dur. İşte, çok iyi sulanan yer, bu bölgedir. İbranice Kullahh Mashgeh kelimelerini, tercüme edersek; şöyle demeliyiz: Tamamen sulanan.


1929 ve 1934 yılları arasında, teolog Frederick G: Clapp'ın, bölgede yaptığı araştırmaların sonucunda, Ölü Deniz'in doğu ve batı kenarları boyunca, fay hatlarının uzandığı keşfedilmiştir. Havza Şehirleri, Ghor'un kenarında, yani doğu fay hattının sağında, yer alırlar. Zaten depremde, genel olarak bu bölgede gerçekleşmişti. Clapp'ın araştırmasından çıkan sonuca göre:


"Bölgede bulunan doğal gaza, zift ve petrol de eşlik ediyor. Tekvin 14: 10'da, Siddim vadisinin katran çukuruyla dolu olduğu yazılır. Ve Siddim vadisi zift kuyuları ile dolu idi; ve Sodom ve Gomorra kralları kaçtılar ve orada düştüler ve geri kalanlar dağa kaçtılar."


Katran doğal olarak, ziftin içinde bulunur. Ölü Deniz'in güneyinde, böyle katran kuyuları olduğu, bilinen bir gerçektir. Biraz da hayal gücünün yardımıyla, Havza şehirlerinin helak olması, yeniden tasavvur edilebilir. Bryant Wood, birbirine bağlı fayların yer değiştirmesi sonucu oluşan bir depremden dolayı yerkabuğunun, yeraltından kaynaklanan bir basınçla, bu yanıcı maddeleri dışarı püskürttüğünü düşünüyor.


Lut Gölü, jeolojik olarak da dikkat çekicidir. Göl, Akdeniz'in yüzeyinden yaklaşık 420 metre daha alçaktadır. Dolayısıyla gölün en derin yeri(tabanı), Akdeniz'in yüzeyinden 800 metre daha aşağıdadır. Burası, Dünya üzerindeki en alçak yerdir.


Arkeolojik bulgulardan, onların günlük yaşamlarına dair, bazı ayrıntılar elde ediyoruz. Son derece kompleks sulama sistemlerinden ve mezarlarından, çok iyi organize olmuş bir topluluk olduklarını anlıyoruz. Büyük bir nüfusu idare edebilmek ve kompleks bir sulama sistemini kurabilmek için becerikli bir yönetime ihtiyaç vardır. Mezarlardan, aile yaşamına dair hiçbir kanıt elde edilemedi. Sadece ortak yaşama ait izler var.


Mimarisinden anlıyoruz ki, insanların çoğu açık alanda yaşıyor. Çünkü öyle çok miktarda yapılaşma yok. Nüfusun çokluğundan, refah içinde yaşadıkları, ortaya çıkıyor. Mezar tipleri ve insanların sağlıklı boy ve endamlarından, iyi beslendiklerini anlayabiliyoruz. Havza dışındakilerle de, bu çevrede yetişmeyen bazı ürünleri almak için, ticaret yaptıklarını biliyoruz.


Bab edh Dhra'da bulunan anıt mezarlarda, dini hayata ve inançlara dair, birtakım ipuçları elde edebiliyoruz. Anıt mezarların, hazırlanmasından ve usulünden, ölüleri kutsal saydıkları anlaşılıyor. Bazı mezarlarda, üreme ve doğurganlıkla ilgili figürler bulundu. Ayrıca, tanrılarının, insan suretine girmiş sembolleri yer alıyor.


İpuçları bize, aile bağlarının zayıflığını ve refah seviyelerinin iyi ve organize bir toplum olduklarını gösteriyor. Fazla zamanlarını geçirmek için, başka yollar bulmuş olabilirler. Bu kavmin, çok suçlu ve günahkar bir kavim olduğu bilinmektedir.


Allah, Kuran’da uyarılarına karşılık vermeyen kavimlerin helakını anlatarak bir çok duruma işaret etmekle birlikte; bu olayları örnek vererek gelecek toplulukları uyarmak istemektedir.  Aşağıdaki ayetlerle birlikte bilmemiz gereken açıklamaları da bizlerle paylaşmıştır:


11:120/121/122/123- Gönlünü pekiştirmek için elçilerin tarihlerinden sana yeterince aktarmaktayız. Bunda, senin için bir gerçek ve gerçeği onaylayanlar için de bir aydınlatma ve uyarı gelmiştir. Gerçeği onaylamayanlara de ki: "Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız." "Sonra bekleyin, biz de beklemekteyiz." Göklerin ve yerin gizlilikleri ALLAH'a aittir. Tüm işler sonunda ona döner. O'na hizmet edin ve O'na güvenin. Rabbin onların yaptığından habersiz değildir.


12:109/110/111- Senden önce, kentler halkının arasından seçip vahyettiğimiz adamlardan başkasını göndermedik. Yeryüzünü dolaşıp kendilerinden öncekilerin akıbetine bakmazlar mı? Erdemliler için ahiret yurdu daha iyidir; anlamaz mısınız? Ne zaman ki elçiler umutlarını kestiler ve kendilerinin yalancı çıkarıldığını sandılar, işte o zaman onlara zaferimiz geldi. Nitekim, dilediğimiz kurtulur. Azabımız suçlular topluluğundan geri çevrilemez.Onların tarihinde, bilinç sahipleri için bir ders vardır. Bu, uydurma bir hadis değil; fakat kendisinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin detaylı açıklaması ve gerçeği onaylayanlar için bir hidayet ve Rahmettir.


14:9/10/11/12/13/14/15: Sizden öncekilerin, Nuh, Ad ve Semud halkının ve onlardan sonra gelip de sadece ALLAH'ın bildiği kimselerin haberleri size ulaşmadı mı? Elçileri onlara apaçık delillerle gittiler, fakat onları küçümsediler ve "Biz getirdiğiniz şeyi inkâr ediyoruz ve bizi çağırdığınız mesaj hakkında kuşkumuz ve şüphemiz var" dediler. Elçileri: "Gökleri ve yeri yarıp yaratan ALLAH'tan mı kuşkulanıyorsunuz? Günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve size belli bir süre tanıyor" dediler. Onlar da, "Siz, ancak bizim gibi insanlarsınız, atalarımızın hizmet etmekte olduğu şeyden bizi çevirmek istiyorsunuz. Bize açık bir yetki belgesi getiriniz" dediler. Elçileri ise kendilerine şöyle dediler: "Biz, elbette sizin gibi birer insanız. Ancak, ALLAH, kullarından dilediğini seçerek ona lütufta bulunur. ALLAH'ın izni olmadan size bir yetki belgesi getirmemiz olanaksızdır. Gerçeği onaylayanlar ALLAH'a güvenmeli.""Bize yollarımızı göstermişken neden ALLAH'a güvenmeyelim? Sizin bize yaptığınız eziyete karşı sabırla direneceğiz. Güvenenler ALLAH'a güvenmeli."İnkârcılar elçilerine, "Ya bizim dinimize geri dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan kovarız!" dediler. Rab'leri onlara, "Zalimleri yok edeceğiz" diye vahyetti,"Onlardan sonra o yurda sizi yerleştireceğiz. Bu, otoriteme saygı duyan ve tehditlerimden korkanlar içindir."Zafer istediler, böylece her inatçı zorba perişan oldu.


11:100/101/102/103/104/105/106/107/108- Sana bu aktardıklarımız, o kentlerin haberlerindendir. Onlardan kimi hâlâ ayakta, kimi de biçilmiştir.Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri geldiği zaman, ALLAH'tan aşağı yalvardıkları tanrıları onları hiçbir şeyden kurtaramadı. Aslında, onların yalnızca ziyanlarını arttırdı.İşte Rabbin, zulmetmekte olan kentleri yakaladığı zaman böyle yakalar. O'nun yakalaması acıdır, çetindir.Ahiret azabından korkanlar için bunda bir ders vardır. Halkın toplandığı birgündür o. Tanık olunan bir gündür o.Onu ancak sayılı bir süre için erteliyoruz.O gün geldiği zaman, hiç kimse O'nun izni olmadan konuşamaz. Onlardan kimi talihsiz, kimi de mutludur.Talihsizler ateştedir. Onlar orada sızlayıp inlerler.Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin dilediğini Yapandır.Mutluluğu hak edenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece bahçede kalıcıdırlar. Rabbin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu.


3:137/138- Sizden önce de yasalar uygulanmıştı. Yeryüzünde dolaşın da yalanlayıcıların sonunun ne olduğunu görün. Bu, insanlara bir bildiri, erdemlilere de bir yol gösterici ve öğüttür.


25:38/38/40- Ad, Semud, Res halkı ve bunların arasında birçok nesilleri de… Hepsine yeterli örnekler vermiştik, sonunda hepsini kırdık geçirdik. Felaket yağmuruna tutulmuş bulunan ülkenin (Sodom) yanından geçmiş bulunuyorlar. Onu görmediler mi? Aslında onlar yeniden dirilmey gerçeğini onaylamıyorlardı.


29:40- Hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine çılgın bir fırtına gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de boğduk. Onlara zulmeden ALLAH değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


65:8/9/10- Nice kentler, Rab'lerinin ve O'nun gönderdiği elçilerin emirlerine baş kaldırdı. Sonunda biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onları görülmemiş biçimde cezalandırdık. Kararlarının sonucunu tattılar. Kararlarının sonucu bir hüsran oldu. ALLAH onlar için çetin bir ceza hazırlamıştır. Öyleyse, ey akıl sahibi gerçeği onaylayanlar, ALLAH'ı dinleyiniz. ALLAH size bir mesaj…


11:112- Emredildiğin gibi dosdoğru ol, seninle beraber yönelmiş olanlarla birlikte… Aşma ve azgınlaşma. O, sizin yaptıklarınızı Görendir.


69:1/2/3/4/5/6/7/8/9/10/11/12- Gerçekleşen (olay). Nedir o gerçekleşen? Gerçekleşenin ne olduğunu nerden bileceksin? Semud ve Ad (halkı) sarsıcı olayı yalanladı. Ve Semud o azgın (sarsıntı) ile yok edildi. Ad ise sert ve azgın bir kasırga ile yok edildi. Onu, yedi gece ve sekiz gün boyunca üzerlerine bir bela olarak saldı. Halkın, çürümüş hurma gövdeleri gibi yere yıkıldıklarını görürsün.Onların hiçbir kalıntısını görüyor musun? Firavun, ondan öncekiler ve altüst olan (Sodomlu)lar da kötülük işlemişti. Rab'lerinin elçisine isyan ettiler. Bunun sonucu olarak da onları şiddeti gittikçe artan bir biçimde yakalamıştı.Su taşınca sizi akıp giden (sal) üzerinde taşımıştık.Ki o size bir ders olsun ve dinleyen kulaklar anlasın.


7:94/95/96/97/98/99/100/101/102/103- Her ne zaman bir ülkeye bir peygamber gönderdiysek, yalvarsınlar diye halkını darlık ve sıkıntıya uğrattık. Sonra kötülüğün yerine iyiliği getirdik. Ne var ki anlayışlarını yitirdiler: "Sıkıntı ve refah atalarımıza da dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, haberleri olmadan onları ansızın yakaladık. Ülkelerin halkları Gerçeği onaylayıp erdemli davransalardı, göklerden ve yerden üzerlerine bolluk kapısını açardık. Ama yalanladılar ve bunun üzerine kazandıklarıyla birlikte onları yakaladık. Ülkelerin halkları, azabımızın geceleyin onlar uyurlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular? Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı? ALLAH'ın planından emin mi oldular? Kaybedenlerden başkası ALLAH'ın planından emin olmaz. Önceki nesillerin yerine yeryüzüne vâris olanlara belli olmadı mı ki, eğer dilesek onları da günahlarıyla cezalandırarak kalplerini mühürleriz de işitemezler.Bunlar, sana haberlerini aktardığımız toplumlardır. Elçileri, onlara apaçık delillerle gitmişlerdi. Ama daha önceden yalanladıklarını onaylayacak değillerdi. ALLAH kâfirlerin kalplerini böyle damgalar.Çoğunu, verdikleri sözü tutanlar olarak bulmadık, aksine çoğunu yoldan çıkmış bulduk.Sonra, onların ardından Firavun ve erkanına Musa'yı ayet ve mucizelerimizle gönderdik; fakat ayet ve mucizelerimize karşı haksızlık ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et!


Mesaj-Kuran Çevirisi- Edip Yüksel
D. Graves ve J. Graves, "Sodom & Gomorra", Elektronik Christian Media (Atlantik Baptist Üniversitesi Resmi İnternet Sitesi), 1993, çev. Gökben Coşkun, yaklasansaat.com.  
Elmalı'lı Muhammed Hamdi Yazır, "Hak Din Kur'an Dili", C.7, Eser Neşriyat, 1979.
İbn Kesir Tefsiri, çev. Dr. Bekir Karlığa, Dr. Bedrettin Çetiner, C. 6, Çağrı yy, İst, 1984.
Taberi, "Milletler ve Hükümdarlar Tarihi", çev. Z.Kadiri Ugan, Ahmet Temir, M.E.Basımevi, İstanbul, 1991.
Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York 1956.
G. Ernest Wright, "Bringing Old Tes tament Times to Life", National Geographic, Vol. 112, Aralık 1957.

Yorumlar