Musa Peygamber Kimdir? Kuran İndirilmeden Önce Kitap Verilen Topluluklara (Kitap Ehli) Kuran Aracılığıyla Gönderilen Mesajlar Nelerdir?




Musa Peygamber Kimdir?


Musa'nın hayatı ile ilgili kaynak alınan belgeler dinî metinlerdir. Bu bilgiler Tevrat'ın Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye bölümleri ve Kuran içerisinde yer alan bir çok ayette yer almaktadır.


Musa, İmran'ın oğludur, Yakup'un soyundan gelir ve Annesi Yocheved'dir.


"Şüphesiz, Allah, Adem’i, Nûh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı. (3: 33-34)"


Tekvin ve Çıkış'a göre; İsrailoğulları Mısırlı yerliler ile birlikte Nil Deltası'nın doğu tarafında en ağır işlerde çalışmakta ve Firavun'a kölelik etmekteydiler.


Musa doğduğu sırada Mısır'da İsrailoğulları köle olarak en ağır işlerde çalıştırılmaktaydı. İsrailoğulları atalarının toprakları olan Kenan illerine gitmek istedi iseler de Firavun onları bırakmadı. Kur'an'a ve Tevrat'a göre Firavun gördüğü bir rüya üzerine İsrailoğullarından doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti. Bu hadise Kur'an ve Tevrat'ta yer almaktadır. Bunun üzerine çocuklar öldürülüp Nil Nehrine atıldı.


Ancak erkeklerin azalması bazı işlerin aksamasına sebep oldu ve bunun üzerine Firavun çocukların bir sene öldürülüp bir sene öldürülmemesini emretti.


Musa, çocukların öldürüldüğü sene dünyaya geldi. İmran ve Yocheved ona yalnızca üç ay bakabildi. Kur'an'a göre Musa'nın annesine: "Çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (Nil'e) bırak. Korkma, üzülme. Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" denmiştir. Annesi Musa'yı zift ile birbirine yapıştırılmış otlardan oluşan bir muhafaza içerisinde Nil Nehrine bırakır. Musevi kaynaklara göre firavun'un kızı Thermuthis, Kurana göre ise karısı Asiye (daha sonra Musa'nın peygamberliğine inanacaktır) Musa'yı bulur ve saraya alır.


Ancak çocuğun İbranî olduğu kısa sürede anlaşılır. Musa'nın ablası onu emzirecek bir İbranî aile bildiğini söyler ve onu gerçek annesine geri götürür.


Firavun bir İbranî olduğu gerekçesiyle çocuğu istemez, ancak daha sonra kabullenir. Kuran'da şöyle denir: "Firavun'un karısı dedi ki: "Benim için de, senin için de bir göz bebek; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz. "Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi." Musa kendi annesi tarafından emzirildikten sonra saraya geri gelir ve ona hem sudan "çekip çıkarılma" anlamına gelen (İbranice Maşa), hem de "oğlu" anlamına gelen (Antik Mısır dilinde Moşe, örn. Thutmose=Thut isimli tanrının oğlu), Türkçede de Musa diye bilinen ismi verilir.


Allah Musa'ya İsrailoğulları'nı firavunun köleliğinden kurtarma görevi verir. Ona bir asa verir ve Musa bu asa ile lüzumunda içinden yılan/ejderha çıkarma, Kızıl denizi ikiye yarma, hastaları iyileştirme ve nehrin suyunu kan rengine çevirme gibi çeşitli mucizevî işler yapar Kuran’a göre Musa Firavun’u İsrailoğullarını bırakması ve Allah'a iman etmesi yönünde davet eder. Ancak o bu daveti kabul etmez.


Museviliğin kutsal kitabı Tanah'ın bir bölümünü meydana getiren Tevrat (Tora), Hristiyanlığın kutsal kitabı Kitab-ı Mukaddes'in Eski Ahit kısmında da bulunmaktadır. Bu sebeple Musevilikteki ve Hristiyanlıktaki Musa bahsi aynıdır.


Musa İslamiyet'e göre kendisine kitap verilen peygamberlerdendir. Kızıldeniz'i mucizevi bir şekilde asasıyla yararak İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkarmış, Firavun ve ordusu İsrailoğullarının peşinden gelirken Kızıldeniz'de boğulmuşlardır. Ayrıca asasıyla çölde İsrailoğulları için kayadan on iki pınar fışkırtmıştır. İnanca göre Tevrat, Allah tarafından Musa'ya indirilmiş, Sina yarımadasında, Eymen vadisinde, Tur dağında kavmine "on emir" adı altında Allah'ın şeriatını bildirmiştir.


Karıştırılan Musevilik ve Yahudilik


Yahudi , yahudilik ırkına mensup insandır. Musevi ise musevilik dinine mensup insandır. Musevilik çoğu yerde yahudilik olarak da geçer ama yahudilik ırktır. Musevilik bir dindir, Musa'nın peşinden gidenler anlamına gelir.
Yahudilik bir ırkın ismidir, Yakup'un soyundan gelenleri ifade eder. Museviler Musa Peygamber'in naklettiği kurallara göre yaşarken yahudiler bu dini kendi emelleri uğruna değiştirip siyasallaştıran ve kendilerine özel insanlar güruhu olarak addeden ırktır. Yahudilerin neredeyse tamamı Musevi dinine mensuptur, Musevi dini mensuplarının çoğu da yahudidir. ancak bütün museviler yahudi değildir. musevi türkler, musevi kürtler, musevi araplar vardır. Yahudilik ırkla özelleştirilmiş sınırları museviliğe nazaran oldukça dar kalan bir inanış biçimidir.


Yahudiler, İbrahim Peygamber’in dürüstlüğünden dolayı İbrahim’in kavminin Tanrı tarafından seçildiğine, onlarla ahid yapıldığına ve kendilerinin de bu kavmin devamı olduklarına inanırlar.
Musevilikteki seçilmişlik kavramı ise “Musevi Irkını” değil “Musevi Halkı’nı” kapsar yani burada bahsedilen bir ırk değil Tanrı’nın emirlerini benimsemiş olan halktır. Bir başka deyişle sonradan Museviliği kabul etmiş bir kişi de hangi ırktan ve dinden olursa olsun artık İsrail Halkı’ndan sayılmaktadır. Bu seçilmişlik Musevilere bir üstünlük değil tersine ek bir sorumluluk getirmektedir, çünkü Museviliğe göre cennete ulaşmak için Musevi olmak şart değildir. Tek Tanrı’ya inanan ve temel insani ahlak kurallarını çiğnememiş her kişi dini ne olursa olsun cennete gidebilecektir.


Tevrat’ta bu temel 7 ilke, Nuh’un Evrensel Yasaları isminde anlatılmaktadır buna göre Nuh’un Evrensel Yasaları şunlardır:


  • Puta tapmamak
  • Tanrı’nın ismini mübarek kılmak bu isimle lanet etmemek
  • Cinayet işlememek
  • Cinsel ahlaksızlık yapmamak
  • Hırsızlık etmemek
  • Adil bir yargı sistemi oluşturmak ve uyulmasını sağlamak.
  • Canlı bir hayvanın etini kopartıp yememek.


Günümüzde yeryüzünde yaklaşık 15-24 milyon dolayında Yahûdî vardır. Yahûdiliğin, dinler tarihinde özel bir yeri bulunmakta ve bu din, en eski ilâhi kaynaklı din olarak nitelendirilmektedir. Mâzisi birkaç bin yıl geriye giden bu dinin başta gelen özelliklerinden biri İsrail oğulları ile Tanrı arasındaki "ahd'e kutsal kitaplarında geniş yer ayrılmasıdır. Bu nedenle bu din, bir "ahid dini" olarak da bilinmektedir. İsrail oğullarının başına gelen bütün sıkıntıların, onların bu ahde uymamaları, verdikleri sözü tutmamalarından ileri geldiği, hem kendi mukaddes kitaplarında, hem de Kur'an-ı Kerîm'de belirtilmektedir.


Bu din, Bâbil Sürgünü'nden sonra millî bir din haline getirilmiştir. Ancak bu din, tek Tanrı'ya, vahye dayanan mukaddes kitâba ve peygamberlere yer vermesiyle millî dinlerden; millileştirilip bir ırka tahsis edilmesiyle de, ilâhî dinlerden farklı bir durum arz etmektedir. Aslında bugünkü Yahudiliğin bir din mi, ırk mı, yoksa millet mi olduğu, pek net değildir.


Yahudiler, mukaddes kitaplarında yer alan ifadelere dayanarak kendilerini, dünya milletleri arasından seçilmiş kavim olarak görürler. Tanrı, bu kavmi Sina'da kendine muhatâp kılmış, onlarla ahitleşmiş, onlardan buyruklarına uyacakları konusunda söz almış ve Hz. Mûsa'nın şahsında onlara Tevrât'ı göndermiştir.


Museviliğin dini metinleri


Tanah


İbrahimî dinlerde Tanrı'nın Musa (Moşe) ile bir ahit yaptığı kabul edilir. Hristiyanlar Tanrı'nın İsa ile yeni bir antlaşma yaptığına inandıklarından Tanah'ı Eski Ahit olarak adlandırırlar. Yahudiler İsa'nın mesihliğini veya peygamberliğini kabul etmezler. Yeni Ahit'i kutsal kitap kabul etmez, Tanah'a Eski Ahit denmesini uygunsuz bulurlar. Eski Ahit ile Tanah arasındaki başlıca fark kitapların sıralanışı ve isimleridir.


Talmud


Talmud (İbranice: תלמוד), Yahudi medeni kanunu, tören kuralları ve efsanelerini kapsayan dini metinlerdir. İbranice lamad (öğrenmek) kökünden gelir. Mişna ve Gemara bölümlerinden müteşekkildir. Talmud'un iki versiyonu vardır: 3. ila 5. yüzyıla ait olduğu kabul edilen ancak daha eski dökümanları da içeren Babil Talmudu ve daha eski olan Filistin ve Yeruşalayim (Kudüs) Talmudu.


Musevilik'te önceleri Sözlü Tevrat olan Tora Şebealpe daha sonraları Mişna ismiyle yazılı hale getirilmiştir. Mişna temel olarak Musevi Ceza hukuku olarak tanımlanabilir daha sonraları Hahamlarca Mişna'nın daha derinlemesine açıklamaları yapılmış ve buna Gemara adı verilmiştir.


Rabinik metinler


Musevilik, Tora çalışmalarının yanı sıra (Çoğu zaman Yahudilerin kutsal kitabının tamamı "Tora" kelimesiyle açıklanır. İbranice bir kelime olan Tora, Arapça'dan Türkçeye geçmiş olan Tevrat'ın karşılığıdır.) diğer dini metinlere de daima önem vermiştir. Aşağıda, Musevilik uygulama ve düşüncesi açısında merkezi öneme sahip temel çalışmaların düzenli bir listesi bulunmaktadır.


Tanah (İbrani Kutsal Kitabı) ve yorumu
Mesora
Targum
Yahudi Kutsal Kitap tefsiri (ayrıca bakınız aşağıda Midraş)
Talmud Dönemi'nin çalışmaları (klasik rabinik metinleri)
Mişna ve yorumu
Tosefta ve kısa risaleler
Talmud:
Babil Talmudu ve yorumu
Yeruşalayim (Kudüs) Talmudu ve yorumu
Midraş yazını:
Midraş Halaha
Midraş Agada
Halaha yazını
Yahudi Hukuku ve Geleneklerinin Temel Kanunları
Mişna Tora ve tefsiri
Arba Turim ve tefsiri
Şulhan Aruh ve tefsiri
Responsa (Cevaplar/Fetvalar) yazını
Yahudi Düşüncesi ve Etiği
Yahudi felsefesi
Kabbala
Hasidik çalışmalar
Yahudi etiği ve Musar Hareketi
Siddur ve Yahudi litürjisi
Piyyut (Klasik Yahudi şiiri)


Tevrat
Ana madde: Tevrat


Tevrat Tanah'ın ilk beş bölümüne verilen isimdir. Çoğu zaman Yahudilerin kutsal kitabının tamamı "Tora" kelimesiyle açıklanır. İbranice bir kelime olan Tora, Arapça'dan Türkçeye geçmiş olan Tevrat'ın karşılığıdır.


Tevrat kelimesi "Kanun, Töre, şeriat, emir, ders" vb. anlamlara gelir. Beş bölümden oluşan Tevrat, Tanrı'nın 7704 kelimeyle Musa'ya verdiği dini esasları içeren kitap olarak görülür. Tevrat metninin orijinal dili Kutsal Kitap İbranicesidir. Bir bakıma "Şeriat" diye de tanımlanabilen Eski Antlaşma'yı oluşturan kitapların sayısı, Yahudilerce 24, Hıristiyanlarca 39'dur. Kitapların sıralanışı ve gruplanışı konusunda da her iki din de farklı görüşlere sahiptir.


Tora, Tanah'ın ilk beş kitabını (Pentatök) ve Sina Dağı'nda Musa'ya açıklanan «On Emir»i (Dekalogos) içerir; bunların tamamı, Tanrı'nın kullarıyla antlaşmasını içeren ve kutlayan bir dinsel yasayı oluşturur. Her sinagogda, yani Musevi tapınağında, Tora'nın makara şeklinde iki çubuğa (Ets Hayim) sarılmış deri üzerine el ile kopya edilmiş bir nüshası (Sefer Tora) bulunur. Haftada 3 gün, törende Hazan (İslam'daki Duahan'nın karşılığı) sinagogdaki cemaat ile beraber Tora'nın her hafta okunmak üzere 54 bölüme ayrılmış bölümlerinden birini (Peraşa) okur.


Kabala
Ana madde: Kabala


Kutsal Kitap dışında Musevi tasavvufuna ve gizemciliğine Kabala adı verilir. Kabala, İbranicede "gelenek görenek" anlamına gelir. Yahudilerin harfçilik ve sayıcılıkla karışık tasavvufî varlık bilgisi öğretisidir. Daha açık bir tanımla Kabala, Kutsal Kitap metinleri ile sözlü gelenekler üzerine yapılan her tür yorumların ve uygulamaların genel adıdır. Yanlış anlaşıldığı gibi Kabala bir kitap veya kitaplar toplamı değil "Evren'in görünür kargaşasını açıklamayı ve zıtlıklarını kolay anlaşılabilir bir kalıp haline getirmeyi amaçlayan bir doktrin"dir.


Başlangıcı 2. Tapınak Dönemi'nin sonuna (I. yüzyıl) kadar uzanan Kabala, tam olarak Yahudi gizemciliğinin (esoterism) ortaya çıktığı tarih olan XIII. yüzyıldan başlayarak özel bir öğreti biçiminde gelişmiştir.


Bazı Dinler Tarihçilerine göre Kabala'nın kökenleri eski gelenekte (Talmud dönemi) aranmalıdır. Kabala'nın öğreti ve uygulamaları ancak bir kılavuzun denetimi ve önderliğinde mümkündür. Kabala temelde her zaman sözlü geleneğe dayanmıştır. Tanrı'nın Musa'ya indirdiği yazılı olmayan Sözlü Tora vahyin gizli bilgisini taşımaktadır. Kabalanın en önemli kitabı 23 ciltten oluşan Sefer Zohar'dır.


Kabala XV. yüzyıl Avrupa’sında da son derece yaygınlaşmıştır. Kabala'nın genel doktrinini, Evrenin bir bütün olduğu, belli bir düzene göre hareket ettiği, evrende görülen her şeyin Tanrı'nın bir parçası ve yer yüzündeki yansıması olduğu, insanın da, evrenin ve dolayısıyla Tanrı'nın bir parçası olma sebebiyle adeta küçük evren sayılması gerektiği şeklinde özetlemek mümkündür (Vahdet-i Vücud, Vahdet-i Mevcud, Macrocosmos, Microcosmos).


Yahudi hukuk literatürü
Ana madde: Halaha


Yahudi hukuku ve geleneğinin ("halaha") temelini aynı zamanda Pentakök ya da Musa'nın (Moşe Rabenu) Beş Kitabı olarak da bilinen Tora oluşturur. Rabinik geleneğe göre, Tora'da 613 yönerge vardır. Bu yönergelerin bazıları sadece erkeklere veya sadece kadınlara, kimileri sadece kadim mabet görevlileri Kohenler ile Levilere (Levi kabilesinin üyeleri), kimileri ise, sadece İsrail diyarındaki çiftçilere yöneliktir. Birçoğu sadece Kudüs Tapınağı'nın ayakta kaldığı dönem için geçerli olan bu emirlerden günümüzde hâlen uygulanabilir durumda olanların sayısı 300'den azdır.


Her ne kadar inançlarının sadece Tora'nın yazılı metnine dayalı olduğu iddia edilen Yahudi grupları olmuşsa da (örn. Sadukiler ve Karaylar), Yahudilerin çoğu Sözlü Yasa'ya inanmıştır. Kadim Yahudiliğin Farisi mezhebi tarafından aktarılan bu sözlü gelenekler, daha sonraları yazılı hale getirilmiş ve hahamlar tarafından genişletilmiştir.


Rabinik Yahudilik her zaman Tora kitaplarının (Yazılı Kanun olarak adlandırılır) daima sözlü geleneğe paralel olarak aktarıldığını savunagelmiştir. Bu görüşe gerekçe olarak da, Yahudiler birçok kelimenin belirsiz bırakıldığı ve birçok usulün herhangi bir açıklama veya talimat olmaksızın zikredildiği Tora'nın metnine dikkat çekerler; bu ise, okuyucunun detaylara diğer kaynaklardan (örneğin sözlü) aşina olduğunun varsayıldığı anlamına gelir. Tora'ya paralel giden bu maddeler esasında sözlü olarak aktarılmış ve zaman içinde "Sözlü Yasa" adını almıştır.


Kudüs'teki 2. Mabet'in yıkılmasının ardından, bu maddelerin büyük kısmı Haham Yehuda haNasi tarafından (M.S. 200) Mişna adı altında düzenlenmiştir. Sonraki dört yüzyıl boyunca, bu kanun İsrail ve Babil'de bulunan dünyanın en büyük iki Yahudi cemaatinde de tartışılmış ve bu cemaatlerin her birinden gelen Mişna tefsirleri zaman içinde düzenlenerek iki Talmud olarak bilinen derlemeler altında bir araya getirilmiştir. Bunlar, çağlar boyunca, çeşitli Tora alimlerinin tefsirleri ile de yorumlanmıştır.


O halde, Yahudilikte Rabinik yaşam tarzını oluşturan Halaha, Tora ile sözlü geleneğin —Mişna, Midraş Halaha. Talmud ve tefsirleri— birlikte mütalaası üzerine kuruludur. Halaha, emsale dayalı bir sistem yoluyla zaman içinde gelişmiştir. Hahamlara yöneltilen sorular ve onların kesin cevaplarından oluşan yazına responsa (cevaplar; İbranice Şelot U-Teşuvot) adı verilir. Zaman içinde, göreneklerin ortaya çıkması ile, Yahudi hukukunu oluşturan kanunlar kaleme alınmaya başlamıştır; en önemli kanun olan Şulhan Aruh günümüzdeki Ortodoks dini uygulamalarına büyük ölçüde şekil vermektedir.


Tanah, Tevrat ve Zebur'u da kapsayan, Musevilik dininin kutsal kitabı. Hristiyanlarca da kutsal kabul edilir, bununla birlikte Hristiyanlar Tanah'ı Eski Ahit olarak anar ve farklı şekillerde yorumlarlar. Eski Ahit, Hristiyanlığın kutsal kitabı Kitab-ı Mukaddes'in ilk kısmını meydana getirir. İslamiyet'te Tanah'ın sadece Tevrat ve Zebur bölümleri kutsal kabul edilir ancak bunların Tanrı tarafından -sırası ile- Musa ve Davud peygamberlere indirildiğine ve insanlar tarafından tahrif edildiğine inanılır. Tanah'ı meydana getiren kitapçıkların (bölümlerin) çoğu İbranice olarak, bir kısmı ise Aramice olarak yazılmıştır. MÖ 1200 ila MÖ 100 yılları arasında yazıldığı kabul edilmektedir.


KURAN METİNLERİNE GÖRE MUSA KİMDİR? KİTAP EHLİ’NE ALLAH’IN KURAN ARACILIĞIYLA GÖNDERDİĞİ MESAJLAR NELERDİR?


Daha önceki “Arayış” adlı yazımda Allah’ın varlığının kanıtlarının ve Kuran’ın Allah’tan geldiğine dair fiziksel delillerin bilgilerini paylaşmıştım. Bu nedenle mümkün olduğunca yorum yapmaktan kaçınmaya çalışacağım. Fikrimin Kuran merkezli olduğu açık olduğu için ufak bir bağlama yaparak bitirebilirim diye düşünüyorum. Umarım her iki taraf için de aklın aradığı sorulara ve gözün aradığı bilgilere bu yazıda yer verebilmişimdir.


Kur'ân'da, Yahûdiler ile ilgili olarak verilen bilgileri şöylece sınıflandırmak ve sınırlamak mümkündür:
  • Allah tarafından Yahûdilere bahşedilen nimetler.
  • Uymakla yükümlü oldukları dînî hükümler.
  • Peygamberler tarafından kendilerine getirilen hükümlerle tebliğleri değiştirmeleri ve doğru yoldan sapmaları.
  • Allâh'a karşı ahitlerini bozmaları, verdikleri sözden dönmeleri ve bunu alışkanlık hâline getirmeleri.
  • Yaptıkları kötü işler yüzünden zillet ve meskenete uğramaları.
  • Yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışmaları.
  • Bazı peygamberler ile sâlih kimselere iftirâ etmeleri veya onları öldürmeleri.
  • Basit menfaatleri uğruna gerçeklere yüz çevirmeleri.
  • Allah'ın, Yahûdilere tavsiyeleri.


MUSA PEYGAMBER İLE İLGİLİ AYETLER


2:49,50,51,52,53,54,55,56,57,58,59- İşkencenin en kötüsünü size uygulayan, kadınlarınızı utandırıp oğullarınızı öldüren Firavunun adamlarından sizi kurtarmıştık. Bu ikisi, Rabbinizden büyük bir sınav idi. Denizi yararak sizi kurtarmış, Firavunun adamlarını da gözlerinizin önünde boğmuştuk.Musa'yla kırk gece için sözleşmiştik. Ancak siz onun ardından kendinize zulmederek buzağıya hizmet ettiniz. Bunlara rağmen, şükredersiniz diye sizi affettik.Yola gelmeniz için de Musa'ya kitabı ve yasayı verdik. Musa, halkına demişti ki: "Ey halkım, sizler buzağıya hizmet etmekle nefsinize (kişilik, öz, ruh) zulmettiniz. Yaratıcınıza tövbe edin ve nefsinizi (egonuzu) öldürün/nefsinizle yüzleşin. Bu, yaratıcınız katında sizin için daha iyidir." O, sizi affeder. Elbette O, tövbeleri kabul edendir, Rahim'dir.Bir zamanlar, "Ey Musa, ALLAH'ı fiziksel olarak görmedikçe onaylamayız" demiştiniz. Bakınıp dururken size yıldırım çarpmıştı. Sonra, belki şükredersiniz diye ölümünüzün ardından sizi diriltmiştik. Sizi bulutlarla gölgelendirmiş ve sizin için menna ve bıldırcın indirmiştik: "Size verdiğimiz iyi rızıklardan yiyin."  Fakat onlar bize değil, sadece kendilerine zulmediyorlardı. "Bu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan alçak gönüllü olarak girin ve dostça konuşun ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara daha fazlasını veririz" demiştik. Ancak içinizdeki zalimler, kendilerine verilen kelimeleri başka kelimelerle değiştirdiler. Nitekim, yoldan çıktıkları için zulmedenlerin üzerine gökten bir azap indirdik.


2:60,61,63,64,65,66,67,68,69- Musa, bir zamanlar halkı için su aramıştı. "Değneğinle taşa vur" demiştik. Bunun üzerine taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kabile, içmesi için ayrılan pınarı bilmişti: "ALLAH'ın rızkından yiyin için, yeryüzünde bozgunculuk ve düzenbazlık yapmayın."Fakat siz, "Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamayacağız. Rabbini bizim için çağır da bize fasulye, kabak, sarımsak, mercimek, soğan gibi toprağın bitirdiğinden yetiştirsin" demiştiniz de, "İyi olanı daha düşük olanla mı (özgürlüğü kölelikle mi) değiştirmek istiyorsunuz? İsterseniz Mısır'a geri dönün, orada aradığınızı bulabilirsiniz!" demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkûm edildiler ve ALLAH'ın gazabına uğradılar. Çünkü onlar ALLAH'ın ayetlerine karşı sürekli nankörce davranıyorlar, peygamberleri haksız yere öldürüyorlardı. Çünkü onlar, karşı gelip taşkınlıkta bulunuyorlardı. Sina dağını üzerinize kaldırarak bir zamanlar sizden söz almıştık: "Size verdiğimize kuvvetle sarılın, içindekileri hatırlayın ki korunasınız" demiştik. Fakat bundan sonra da yüz çevirdiniz. ALLAH'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı kaybederdiniz. Sizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. Onlara "Aşağılık maymunlar olun" dedik. Bu cezayı çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara bir ibret ve erdemli insanlar için de bir öğüt yaptık. Hani, Musa halkına: "ALLAH bir inek boğazlamanızı emrediyor" demişti. "Bizimle alay mı ediyorsun" deyince de "Cahilce davranmaktan ALLAH'a sığınırım" dedi. "Bizim için Rabbini çağır da onun niteliğini bize açıklasın" dediler. "O diyor ki, o ne kart ne körpe, ikisinin ortasında bir düvedir. Size emredileni yapın" dedi. "Bizim için Rabbini çağır da onun rengini de açıklasın" dediler. "O diyor ki, o rengi parlak sarı bir düvedir, bakanların içini açar" dedi.


2:70,71,72,73,74- "Bizim için Rabbini çağır da, onun niteliğini bize daha da açıklasın. Çünkü düveler bizce birbirine benziyor. ALLAH dilerse yolu buluruz" dediler."O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir düvedir" dedi. "İşte şimdi gerçeği getirdin!" diyerek sonunda düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmayacaklardı.Hani bir kişiyi öldürmüş ve suçu birbirinize atmıştınız. Oysa ALLAH gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı."Bir parçasıyla ona vurun" dedik. İşte, ALLAH ölüleri böyle diriltir ve düşünesiniz diye ayetlerini böyle gösterir. Tüm bunlara rağmen yine kalpleriniz katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü öyle taşlar var ki kendisinden ırmaklar fışkırır. Bazıları yarılır, bağrından su çıkarır. Bazıları ise ALLAH'a olan saygıdan dolayı siner. ALLAH yaptıklarınızdan habersiz değildir.


2:87,88,89,90,91,92,93,94,95,96,97,98,99- Musa'ya kitabı verdik ve ondan sonra ard arda elçiler gönderdik. Meryemoğlu İsa'ya da apaçık deliller verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. Hoşunuza gitmeyen bir şeyle ne zaman size bir elçi geldiyse büyüklük taslamadınız mı? Nitekim, bir kısmınız yalanladınız ve bir kısmınız da öldürüyordunuz.Hatta "Sabit fikirliyiz" dediler. Halbuki, inkârlarından dolayı ALLAH onları lanetlemişti! Bu yüzden onların pek azı gerçeği onaylar.İnkarcılara karşı yardım beklemelerine rağmen, onlara ALLAH katından yanlarındakini doğrulayıcı bir kitap, bu bekledikleri şey, kendilerine gelince onu inkâr ettiler. ALLAH'ın laneti, inkarcılara olsun!ALLAH'ın, lütfunu kullarından dilediğine indirmesini çekemeyerek ALLAH'ın indirdiğini inkâr etmek için kişiliklerini satmaları ne kötü! Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azap var.Kendilerine, "ALLAH'ın indirdiğini onaylayın" denildiğinde, "Bize indirileni onaylarız" diyerek ondan sonrasını inkâr ederler. Oysa bu, yanlarında bulunanı doğrulayan gerçektir. "Gerçeği onayladı iseniz, neden daha önce ALLAH'ın peygamberlerini öldürüyordunuz" de.Musa, size mucizelerle gelmişti; fakat onun ardından buzağıyı tanrı edinerek zalimlerden oldunuz.Hani üzerinize Tur dağını kaldırıp sizden söz almıştık: "Size verdiğim emirlere sıkıca sarılın ve dinleyin." Fakat "Dinledik ve karşı geldik" dediler. İnkarlarından dolayı kalpleri buzağı ile kandı. De ki: "Onaylamışsanız, onayınız size ne de kötü yön veriyor!"De ki: "İleri sürdüğünüz gibi, ahiret yurdu ALLAH tarafından hiç kimseye değil sadece size ayrılmışsa ve bu savınızda samimi iseniz haydi ölümü isteyin!"Ellerinin işlediklerinden ötürü bunu asla dilemeyeceklerdir. ALLAH zalimleri bilir.Onları, yaşamaya en düşkün insanlar olarak bulacaksın; putperestlerden bile fazla… Onlardan her biri bin sene yaşamak ister. Oysa, uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştırmaz. ALLAH yaptıklarını görendir.Şunu de: "Cibril'e her kim düşman olursa," ki kendinden öncekileri doğrulayıcı, gerçeği onaylayanlara yol gösterici ve müjde olarak ALLAH'ın izniyle bunu kalbine indirmiştir."Evet, ALLAH'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikail'e kim düşman olursa bilsin ki ALLAH da kafirlerin düşmanıdır."Sana apaçık ayetler indirdik. Yoldan çıkmış olanlardan başkası onları inkâr etmez.


2:100,101,102,103- Her ne zaman bir anlaşma yaptılarsa onlardan bir grup onu bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu gerçeği onaylamaz. Yanlarındakini doğrulayan bir elçi ALLAH tarafından görevli olarak kendilerine gelince, kitap verilenlerin bazısı, ALLAH'ın kitabını sırtlarının ardına attı. Bilmezlermiş gibi… Süleyman'ın otoritesi hakkında sapkınların anlattığına uydular. Oysa Süleyman inkâr etmedi; halka büyücülüğü ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki meleğe indirileni öğreten sapkınlar inkâr etmişti. Bu ikisi: "Bu bir sınavdır, nankör olmayın!" demedikçe kimseye onu öğretmezlerdi. Fakat o ikisinden öğrendiklerini, koca ile karısının arasını açmak için kullandılar. Oysa ALLAH'ın izni olmadan onlar hiç kimseye bir zarar veremezdi. Kendilerine yarar vereni değil, zarar vereni öğreniyorlardı. Üstelik, ona müşteri olanların ahirette bir payı olmadığını da iyi biliyorlardı. Karşılığında kişiliklerini sattıkları şey ne kötü. Bir bilselerdi!Onlar gerçeği onaylayıp günahlardan sakınmış olsalardı elbette ALLAH'tan alacakları ödül çok daha hayırlı olurdu. Bir bilselerdi!


3:11- Firavunun halkı veya onlardan öncekilerin durumu gibi… Ayetlerimizi (vahiy ve mucizelerimizi) yalanladılar ve ALLAH da onları suçüstü yakaladı. ALLAH'ın cezalandırması şiddetlidir.


4:16- Sana önceden anlattığımız elçilere ve anlatmadığımız elçilere de… Ve ALLAH Musa ile de kelimelerle konuşmuştu.


5:20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32- Musa, halkına şöyle demişti: "Ey halkım, ALLAH'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: aranızdan peygamberler çıkardı, sizi özgür kimseler kıldı ve toplumların hiçbirine vermediğini size verdi.""Halkım! ALLAH'ın size ayırdığı kutsal toprağa girin. Geri dönmeyin, yoksa kaybedersiniz." Dediler ki: "Musa, orada zorba bir topluluk var. Onlar oradan çıkmadıkça biz asla oraya girmeyiz. Çıkarlarsa gireriz."Korku duyanların arasında, ALLAH'ın kendisine nimet verdiği iki kişi, "Üstlerine kapıdan yürüyün. Kapıdan girerseniz kesinlikle siz yeneceksiniz. Gerçeği onaylıyorsanız ALLAH'a güvenin" dedi."Musa, onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabbin gidip savaşın; biz burda oturuyoruz" dediler.O da bunun üzerine: "Rabbim, ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum. Bizimle yoldan çıkmış bu topluluğun arasını ayır" dedi.Dedi ki: Orası onlara kırk yıl boyunca yasaklanmıştır; yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Yoldan çıkmış bir topluluk için üzme kendini. Onlara Adem'in iki oğlunun olayını doğru anlat. Birer kurban adamışlardı da, birisinden kabul edilmiş, diğerinden edilmemişti. "Seni öldüreceğim!" dedi. "ALLAH ancak erdemli olanlardan kabul eder" dedi. "Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, seni öldürmek için ben elimi sana uzatmayacağım. Ben, tüm yaratıkların sahibi ALLAH'tan korkarım.""Günahımı günahınla birlikte yüklenerek cehenneme girmeni isterim. Zalimler böyle cezalandırılır." Egosu onu, kardeşini öldürmeye kışkırttı. Onu öldürdü ve böylece kaybetti. ALLAH kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazık bana; kardeşimin cesedini gömme konusunda bu karga kadar bile olamadım" diyerek pişman oldu. Bunun için İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim, cinayet işlememiş veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir kişiyi öldürürse tüm insanları öldürmüş gibidir. Kim de o canı yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur. Elçilerimiz onlara apaçık delillerle geldiler. Buna rağmen onların çoğu hemen sonra yeryüzünde azgınlık yapmaya başladılar.


7:103...162- Sonra, onların ardından Firavun ve erkanına Musa'yı ayet ve mucizelerimizle gönderdik; fakat ayet ve mucizelerimize karşı haksızlık ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et! Musa: "Firavun, ben alemlerin Rabbinden bir elçiyim." "ALLAH hakkında gerçeğin dışında bir şey söylememek benim görevimdir. Rabbinizden size bir kanıt ile geldim; İsrailoğul­larını benimle birlikte salıver." Dedi: "Bir ayet ile gelmişsen ve gerçekten doğru sözlüysen getir onu bakalım." Asasını attı, iri bir yılan oluverdi. Elini çıkardı, bakanlar için bembeyaz oluverdi. Firavunun halkından ileri gelenler, durumu tartıştılar ve "Bu, uzman bir sihirbazdır" dediler, "Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne önerirsiniz?" Dediler ki: "Onu ve kardeşini beklet ve şehirlere toplayıcılar yolla." "Bütün uzman sihirbazları sana getirsinler."Sihirbazlar Firavuna geldiler ve "Kazanırsak bize bir ödül var mı" dediler. "Evet" dedi, "Siz benim yakın çevreme de girersiniz." Dediler: "Musa, sen at, yoksa biz atacağız." "Siz atın!" dedi. Onlar atınca, halkın gözünü büyülediler, onları korkuttular ve böylece büyük bir sihir ortaya koydular.  Biz de Musa'ya "Asanı at" diye vahyettik. Nitekim o, onların uydurduklarını toplayıp yutuverdi. Böylece, gerçek gerçekleşti ve yaptıkları boşa çıktı. İşte orada yenildiler ve küçük düşürüldüler. Ve sihirbazlar secdeye kapandılar. "Evrenlerin Rabbini onayladık" dediler,"Musa'nın ve Harun'un Rabbine…" Firavun: "Ben size izin vermeden mi onu onayladınız? Bu bir plandır. Şehirde bu planı kurdunuz ki halkını oradan çıkarasınız. Ama yakında bileceksiniz!" dedi, "Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sonra topunuzu asacağım!" Dediler ki: "Biz zaten Rabbimize döneceğiz." "Rabbimizin işaretleri bize geldiğinde onu onayladık diye bizden öç alıyorsun. Rabbimiz, bize dayanma gücü ver ve canımızı Müslümanlar olarak al." Firavunun halkının elit takımı, "Musa'yı ve halkını, seni ve tanrılarını bıraksınlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi bırakıyorsun" dediler. "Kadınlarını utandırıp oğullarını öldüreceğiz. Biz onlardan çok daha güçlüyüz" dedi.dipnot Musa, halkına: "ALLAH'tan yardım dileyin, sabırla direnin. Yeryüzü ALLAH'ındır ve onu kullarından dilediğine verir. Sonuç erdemli davrananlarındır" dedi. "Sen bize gelmeden önce de, bize geldikten sonra da eziyet edildik" dediler. (Musa da) "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı yok ederek onların yerine sizleri yeryüzüne yerleştirsin ve sonra nasıl davranacağınıza baksın" dedi. Firavun tarafını, öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkûm ettik. Kendilerine bir iyilik geldiği zaman, "Bunu biz hak ettik" derler, kendilerine bir kötülük dokunduğu zaman ise Musa ve beraberindekileri uğursuzlukla suçlarlardı. Doğrusu, onların uğursuzluğu ALLAH tarafından kararlaştırılır. Ancak çokları bilmezler. "Bizi büyülemek için ne kadar işaret (ayet) getirirsen getir, biz sani onaylayacak değiliz" dediler. Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı işaretler gönderdik. Buna rağmen büyüklük taslamaya devam ettiler ve suçlu bir topluluk oldular.  Her ne zaman başlarına bir musibet gelse, "Ey Musa, sana verdiği sözden dolayı Rabbine yalvar. Bizi bu felaketlerden kurtarırsan seni onaylar ve İsrailoğullarını da seninle beraber yollarız" dediler. Onları söz konusu felaketlerden herhangi bir süre için kurtarınca da sözlerinden dönüyorlardı. Bunun üzerine onlardan öç aldık. Ayetlerimizi yalanlayıp aldırış etmedikleri için onları denizde boğduk.Ülkenin verimli kıldığımız doğularına ve batılarına, horlanan ve zayıf düşürülen insanları mirasçı kıldık. Sıkıntılara direndikleri için, Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz gerçekleşti. Firavun ve halkının oluşturduğu yapı ve kurumları da yerle bir ettik. İsrailoğullarını denizden geçirdik. Kendilerine özgü heykellere hizmet eden bir topluluğa rastladılar ve: "Musa, bunların tanrıları gibi bize de bir tanrı yap" dediler. "Siz, gerçekten cahil bir topluluksunuz!" dedi. "Bunlar, daldıkları bu şeylerle helak olacaklar ve yaptıkları ise hiçbir temele dayanmıyor." "Size Allah'tan aşağı bir tanrı mı arayayım? Oysa O, lütfuyla sizi başkalarına tercih etti.""Hani size en kötü azabı uygulayan Firavunun taraftarlarından sizi kurtarmıştık. Kadınlarınızı utandırıp çocuklarınızı öldürüyorlardı. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir sınav vardı." Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona on gece daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, "Halkım içinde benim yerime geç, doğru davran. Bozgunculuk yapanların yoluna da uyma" dedi.  Musa, belirlenen vakitte bize gelince ve Rabbi kendisiyle konuşunca, "Rabbim, bana görün, sana bakayım" dedi. "Beni göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin" dedi. Rabbi, dağa görününce onu paramparça etti ve bunun üzerine Musa kendinden geçti. Ayılınca, "Sen yücesin, sana yöneliyorum. Ben gerçeği onaylayanların en önde olanıyım" dedi. Dedi ki: "Musa, mesajlarımla ve seninle konuşmamla seni halkın üzerine seçtim. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol."Her şeyin detaylı açıklaması ve öğüt olarak her ne varsa Musa için levhalara yazdık: "Bu öğretilere sıkı sarıl, halkına da söyle ona en güzel biçimde sarılsınlar. Yoldan çıkmışların son durağını size göstereceğim."Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri mucizelerimden çevireceğim. Her türlü mucizeyi de görseler onaylamazlar. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Zira onlar ayetlerimizi yalanladılar ve aldırış etmediler.  Ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını inkâr edenlerin yaptıkları boşunadır. Yaptıklarının karşılığını almayacaklar mı? Musa'nın halkı kendisinden sonra, süs eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli yapıp putlaştırdılar. Onun, konuşmaktan ve kendilerine yol göstermekten aciz olduğunu görmediler mi? Onu benimseyerek zalimlerden oldular. Yaptıklarına pişman olup sapmış olduklarını anlayınca da, "Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa kaybedenlerden oluruz" dediler.Musa, kızgın ve hayal kırıklığına uğramış olarak halkına döndüğü zaman, "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrine dayanamadınız mı" dedi, levhaları yere attı, kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti. Bunun üzerine, "Anamın oğlu," dedi, "bu halk benim zayıflığımdan yararlandı, neredeyse beni öldüreceklerdi. Üzerime vararak düşmanı güldürme, beni bu zalim halkla bir tutma." Dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla. Bize acı. Sen merhametlilerin en merhametlisisin."Buzağıyı putlaştıranlar, Rab'lerinden bir gazaba ve dünya hayatında bir alçaklığa uğrayacaktır. İftiracıları böyle cezalandırırız.Kötülük işledikten sonra tövbe edip gerçeği onaylayanlar için Rabbin elbette ondan sonra Bağışlayandır, Rahimdir.Musa'nın sinirleri yatışınca levhaları aldı. Onda Rab'lerini sayanlar için bir yol gösterme ve rahmet yazılıydı.Bizimle randevu için, Musa, halkı arasından yetmiş kişi seçti. Kendilerini sarsıntı tutunca: "Rabbim, dileseydin beni ve onları daha önce yok ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok mu edeceksin? Bu, Senin düzenlediğin bir sınav olmalı. Dilediğini onunla saptırır, dilediğini de onunla doğru yola iletirsin. Sahibimiz sensin; bizi bağışla bize acı. Sen en iyi Bağışlayansın" dedi,"Bu dünyada da bizim için iyilik yaz, ahirette de… Biz sana yöneldik." Dedi ki: "Azabım dilediğim kimseye dokunacaktır. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır; onu özellikle: erdemli bir hayat sürenlere, zekâtı verenlere ve ayetlerimizi onaylayanlara yazacağım." Nitekim onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiyi, o ümmi (Tevrat ve İncil okumamış/başkentli) peygamberi izlerler. (O peygamber) onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; onlara güzel şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılar; üzerlerindeki ağırlıkları ve onlara vurulan prangaları kaldırıp atar. Onu onaylayanlar, ona saygı duyanlar, ona yardım edenler, kendisiyle birlikte indirilen ışığı izleyenler başarıya ulaşanlardır. De ki: "Ey halk, ben, hepiniz için, göklerin ve yerin egemenliğine sahip olan ALLAH'ın elçisiyim. O'ndan başka tanrı yok. Diriltir, öldürür." ALLAH'ı ve ümmi olan elçisini onaylayın, nitekim o da ALLAH'ı ve sözlerini onaylamaktadır. Ona uyun ki doğruyu bulasınız. Musa'nın halkından bir topluluk var ki gerçeği gösterirler ve onunla adaleti sağlarlardı. Onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. Halkı kendisinden su istediği zaman Musa'ya, "Asan ile taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki göze fışkırdı ve her kabile içeceği yeri bildi. Ayrıca onları bulutlarla gölgelendirdik ve üzerlerine menna ve bıldırcın indirdik: "Size verdiğim rızıklardan yiyin." Onlar bize haksızlık etmiyorlardı, kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.Hatırla ki kendilerine, "Bu şehirde oturun, oradan dilediğiniz gibi yiyin, dostça konuşun ve kapıdan alçak gönüllü olarak girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara fazlasını vereceğiz" denildiğinde,İçlerindeki zalimler kendilerine emredileni kendilerine emredilmeyenle değiştirdiler. Biz de haksızlık etmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir felaket gönderdik.


10:75...95- Sonra onların ardından Musa ve Harun'u Firavuna ve konseyine mucizelerimizle gönderdik. Fakat büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular. Tarafımızdan kendilerine gerçek gelince, "Bu apaçık bir büyüdür" dediler.Musa, "Size gelen gerçeği böyle mi nitelendiriyorsunuz? Bu bir büyü müdür? Oysa büyücüler başarıya ulaşamaz." Dediler: "Sen, yeryüzünde büyüklük ikinize kalsın diye, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden bizi çevirmek için mi bize geldin? Biz sizi asla onaylamayız!" Firavun, "Tüm uzman büyücüleri bana getirin!" dedi. Büyücüler gelince, Musa onlara, "Ne atacaksanız atın!" dedi. Onlar atınca, Musa: "Sizin bu getirdiğiniz bir büyüdür. ALLAH elbette onu boşa çıkaracaktır. ALLAH bozguncuların işlerini düzeltmez" dedi.  ALLAH sözleriyle hakkı gerçekleştirir. Suçlular hoşlanmasa da…Firavun ve erkanının işkence ve baskısından korktukları için Musa'yı, halkından ancak bir kaç kişi onayladı. Firavun, yeryüzünde haddi çok aşan bir zorba idi. Musa: "Ey halkım, eğer gerçekten ALLAH'ı onaylamış ve O'na teslim olmuş iseniz O'na güvenin."Dediler ki: "ALLAH'a güvendik. Rabbimiz, bizi zalim halkın baskısına maruz bırakma." "Rahmetinle bizi inkârcı halktan kurtar."Musa'ya ve kardeşine: "Halkınız için Mısır'da evler hazırlayın. Evlerinizi odak noktası yapın ve namazı gözetin. Gerçeği onaylayanları müjdeleyin" diye vahyettik. Musa dedi ki: "Rabbimiz, sen Firavun ve konseyine dünya hayatında lüks ve mal verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz, onların mallarını silip süpür ve acı azabı görünceye kadar gerçeği onaylamasınlar diye kalplerini katılaştır." Dedi ki: "İkinizin duası kabul edilmiştir. Doğru olun ve bilmeyenlerin yolunu izlemeyin." İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu ise küstahça ve düşmanca arkalarına düştü. Boğulmak üzereyken, "İsrailoğullarının onayladığından başka tanrı olmadığını onayladım, ben Müslümanım" dedi. "Çok geç! Daha önce başkaldırmış ve bozgunculardan olmuştun." "Senden sonraki kuşaklara ibret olman için bugün senin cesedini koruyacağız. Ne var ki insanların çoğunluğu işaretlerimizden habersizdirler."  İsrailoğullarına onurlu bir yer bağışladık ve onlara güzel rızıklar verdik. Fakat, kendilerine ilim geldikten sonra ayrılığa düştüler. Rabbin, diriliş günü, ayrılığa düştükleri konuda aralarında hüküm verecektir.Sana indirdiğimiz hakkında bir kuşkun varsa, kitabı önceden okumuş olanlara sor. Sana Rabbinden gerçek gelmiş bulunuyor. Şüphecilerden olma. Sakın, ALLAH'ın ayetlerini yalanlayanlardan olma. Yoksa kaybedenlerden olursun.


11:96,97,98,99- Musa'yı işaretlerimizle (ayat) ve kesin bir yetkiyle gönderdik;Firavun ve konseyine… Ancak onlar Firavunun buyruğuna uydular. Firavunun buyruğu ise akıllıca değildi.Diriliş gününde halkına öncülük edip onları ateşe sokacaktır. Girdikleri yer ne kötü bir mekandır!Burada da, ahirette de peşlerine lanet takılmıştır. Aldıkları armağan ne kötü armağandır!


11:110- Musa'ya kitabı verdik; ancak onda anlaşmazlığa düştüler. Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı aralarında hüküm verilecekti. Onlar ondan kuşku içindedirler, kararsızdırlar.


14:5,6,7,8- Musa'yı, "Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara ALLAH'ın günlerini hatırlat" diye mucizelerimizle gönderdik. Sabreden ve şükreden herkes için elbette bunda dersler vardır.Hani, Musa halkına, "ALLAH'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Size işkencenin en kötüsünü uygulayan, oğullarınızı kesip kadınlarınızı utandıran Firavunun adamlarından sizi O kurtardı. Bu, Rabbinizden sizin için büyük bir test idi" demişti.Rabbin, "Şükrederseniz size daha bol veririm, ama nankörlük ederseniz azabım çetindir" diye bildirmişti.Musa: "Yeryüzünde bulunan herkesle birlikte nankörlük etseniz, bilesiniz ki ALLAH muhtaç değildir, övgüye layıktır" demişti.


18:60...82- Musa, genç yoldaşına, "Yıllarca yürümeyi gerektirse de iki denizin birleştiği yere varmadan dinlenmeyeceğim" demişti. İki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Sinsice kayıp denizin yolunu tuttu. Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu" dedi.Dedi ki: "Bak gördün mü, o kayalığa vardığımızda balığı unuttum. Onu bana sapkın unutturdu ve böylece denizde yolunu tutup gitti. Ne kadar da ilginç!""İşte aradığımız yer orası idi" dedi ve böylece izleri üzerinde geri döndüler. Katımızdan kendisine rahmet verdiğimiz ve bilgimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.Musa ona, "Sana öğretilenden, aydınlatıcı prensipleri bana öğretmen için seni izleyebilir miyim" deyince, "Sen benimle birlikte olmaya dayanamazsın" dedi, "Bilmediğin bir şeye nasıl dayanabilirsin?"Dedi: "ALLAH dilerse beni sabırlı bulacaksın; sana hiçbir işte karşı gelmeyeceğim."Dedi: "Bana uyacaksan, ben sana anlatmadıkça bana hiçbir şey hakkında soru sorma."Böylece yürüdüler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onda delik açtı. "Halkını boğmak için mi gemide delik açtın? Gerçekten müthiş bir iş yaptın" dedi."Bana dayanamayacağını sana söylememiş miydim" diye karşılık verdi."Unuttuğum şeyden dolayı beni kınama; bu işimde bana güçlük çıkarma" dedi.Böylece yürüdüler. Nihayet bir delikanlıya rastladıklarında onu hemen öldürdü. "Kimseye kıymamış suçsuz bir kimseyi niçin öldürdün? Sen, çok kötü bir iş yaptın" dedi."Bana dayanamayacağını sana söylememiş miydim?" diye tekrarladı. "Sana daha başka bir şey sorarsam o zaman artık benimle arkadaş olma. Benden yeterli özür dinledin" dedi.Böylece yürüdüler. Nihayet bir köy halkına rastladılar ve halkından yiyecek istediler. Fakat onları misafir kabul etmeyi reddettiler. Derken orada yıkılmak isteyen bir duvar buldular, hemen onu doğrultuverdi. "Dileseydin, o işten dolayı bir ücret alabilirdin" dedi.Dedi ki: "İşte bu, benim seninle olan beraberliğimin sonudur. Dayanamadığın şeylerin açıklamasını ise sana bildireceğim.""Gemi, denizde çalışan yoksullara aitti. Gemiyi kusurlu yapmak istedim; zira peşlerinde, tüm gemileri zorla ele geçiren bir kral vardı.""Çocuğa gelince, ana babası iki gerçeği onaylayan kişi idi. Taşkınlık ve nankörlük ile o ikisine yük olmasından endişelendik.""İstedik ki Rab'leri onun yerine kendilerine ondan daha temiz ve merhametli birini versin.""Duvar ise kentteki iki öksüze aitti. Duvarın altında onlara ait bir hazine vardı. Babaları da erdemli birisiydi. Rabbin diledi ki onlar büyüyüp tam güçlerine kavuştuktan sonra Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini ortaya çıkarsınlar. Bunları kendi irademle yapmadım. İşte bunlar, dayanamadığın şeylerin açıklamasıdır.


19:51,52,53- Kitapta Musa'yı an. O kendini tümüyle adayan biriydi. Peygamber olan bir elçiydi.Ona Tur dağının sağ tarafından seslendik. Konuşmak için onu yaklaştırdık.Katımızdan bir rahmet olarak kardeşi Harun'u kendisine peygamber olarak armağan ettik.


20:9...52- Musa'nın haberi sana ulaştı mı? Bir ateş görmüştü ve ailesine, "Burada durun, ben bir ateş gördüm. Olur ki size ondan bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum" demişti.Oraya varınca, "Ey Musa!" diye seslenildi."Ben, evet Ben senin Rabbinim. Sandaletlerini çıkar. Çünkü sen kutsal vadide, Tuva'dasın." “Ben seni seçtim, öyleyse vahyolanı dinle.”  “Ben, evet Ben ALLAH’ım; Benden başka tanrı yoktur. Bana hizmet et ve Beni anmak için namazı gözet.”O an elbette gelecektir. Herkes yaptığının karşılığını görsün diye Ben nerdeyse onu gizleyeceğim. Onu onaylamayıp hevesine uyanlar seni ondan saptırmasın, sonra başüstü düşersin.  “Şuelindeki nedir, Musa?“*  “O, benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim ve bana daha başka yararları da dokunmaktadır“ dedi.  “At onu Musa!“ dedi.  Onu atınca, hareketli bir yılana dönüşüverdi.Dedi, “Al onu, korkma. Onu ilk durumuna sokacağız.”  “Bir başka delil olarak, elini koltuğunun altına koy; lekesiz bembeyaz olarak çıksın.” “Böylece sana en büyük mucizelerimizden bazılarını gösterelim.” “Firavunagit, çünkü o azdı.”“Rabbim“ dedi, “göğsümü aç.” “Bana işimi kolaylaştır.” “Dilimdeki düğümü çöz.” “Ki sözümü anlasınlar.”  “Ailemden bana bir yardımcı ata.”  “Kardeşim Harun’u…“ “Beni onunla destekleyip güçlendir.” “Bu işimdeonu bana ortak yap.”  “Ki seni çokça yüceltelim.” “Seni çokça analım.” “Sen, elbette bizi Görensin.”  Dedi ki: “Dilediğin sana verildi, Musa.”“Sana bir kez daha lütufta bulunduk.”“Hani annene şu vahyi vahyetmiştik:“ “‘Onu bir sandığa koyup ırmağa at. Irmak da onu kıyıya atsın.  ve Bana da ona da düşman olan birisi onu alsın.’ diye… Gözümün önünde yetişesin diye sana sevgimi yağdırmıştım.”  “Hani kız kardeşin gidip, ‘ona bakacak birini size göstereyim mi?’ diyordu. Böylece, gözü aydınlansın ve üzülmesin diye seni annene geri döndürmüştük. Hatta sen bir kişiyi öldürmüştün de seni tasadan kurtarmış ve çeşitli testlerden geçirmiştik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldıktan sonra belli bir plan gereği şimdi geri gelmiş bulunuyorsun, Musa.” “Seni kendim için tasarladım.” “Sen ve kardeşin mucize ve ayetlerimi iletin. Beni anmakta gevşek olmayın.“ “İkinizFiravunagidin; çünkü o azdı.” “Ona yumuşak bir dil kullanın; olur ki öğüt alır veya saygı duyar.” Dediler ki: “Rabbimiz, onun bize karşı saldırı ve taşkınlıkta bulunmasından korkuyoruz.” “Korkmayın“ dedi, “Ben sizinle birlikteyim; görüyorum ve işitiyorum.”“Ona varın ve deyin ki, ‘Biz ikimiz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarına yaptığın işkenceye son ver ve onları bizimle gönder. Biz sana, Rabbinden bir ayet ile geldik. Doğru yolu izleyenlere selam (barış) olsun.’“‘Bize vahyedildi: Yalanlayıp yüz çevirenler cezalandırılacaktır.’“(Firavun) dediki: “Rabbiniz kimdir, Musa?“ “Rabbimiz, Her şeye biçimini veren ve sonra yolunu gösterendir“ dedi. “Peki geçmiş nesillerin hali ne olacak?“ dedi. “Onların bilgisi Rabbimin yanında kayıtlıdır. Rabbim yanılmaz, unutmaz!“


20:56...99-  Ona tüm işaret ve delillerimizi göstermemize rağmen yalanlayıp reddetti.  Dedi ki, “Sen bizi büyünle yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin, Musa?“  “Biz de sana benzer bir büyü göstereceğiz. Her iki taraf için de uygun olan yerde ne senin ne de bizim caymayacağımız bir randevu zamanı belirle.“ Dedi ki: “Buluşma zamanınız bayram günüdür. Öğleden önce halk orada toplansın.”Firavun gitti, planını hazırlayıp geri döndü. Musa onlara dedi ki: “Size yazıklar olsun.ALLAH’a karşı yalan uydurmayın. Sonra sizi bir azap ile perişan eder. İftira edenler kuşkusuz kaybedecektir.”Aralarında işlerini tartıştılar ve konuşmalarını gizli tuttular.  Dediler ki, “Bu iki büyücünün tek amacı, büyüleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin ideal yaşam biçiminizi yıkmaktır.” “Haydi, planlarınızı birleştirip birleşik bir cephe oluşturun. Bugün üstün gelen başarmıştır.” “Musa“ dediler, “Ya sen at,yahut ilk önce atan biz olalım?“  “Hayır, siz atın!“ dedi. Bunun üzerine, büyülerinden (hipnotik telkin ve illüzyondan) ötürü, halatları ve değnekleri ona (Musa’ya) sanki hareket ediyorlarmış gibi göründü. Musa içinde bir korku duydu. “Korkma“ dedik, “Sen üstün geleceksin.” “Sağ elindekini at, onların uydurdukları şeyleri yutacaktır. Onların yaptığı bir büyücü planından ibarettir. Büyücünün ortaya koyduğu şeyler başarıya ulaşamaz.” Büyücüler, “Harun’un ve Musa’nın Rabbini onayladık“diyerek secdeye kapandılar. “Size izin vermeden mi onu onayladınız? O, size büyü öğreten ustanız olmalı. Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kesip sizi hurma ağaçlarına asacağım. Hangimizin cezası daha çetin ve sürekli imiş öğreneceksiniz!“ dedi. Dediler ki: “Bize gelen apaçık kanıtları ve bizi Yaratan’ı bırakıp seni seçmeyiz. Nasıl yargı vereceksen ver. Yargın bu dünya hayatıyla sınırlıdır!“ “Biz Rabbimizionayladık ki hatalarımızı ve bize zorla yaptırdığın büyücülüğü bağışlasın.ALLAH daha İyidir ve daha Süreklidir.”Kim Rabbine suçlu olarak gelirse cehennemi hakeder; orada ne ölür, ne de yaşar. Gerçeği onaylamış ve erdemli bir hayat sürmüş olarak O’na gelenler ise, yüksek dereceleri hakederler: Adn bahçeleri ki altından ırmaklar akar. Orada ebedi kalıcıdırlar. Arınanların ödülü işte böyledir. Musa’ya: “Kullarımı geceleyin yürüyüşe çıkar ve onlar için denizde kuru bir yol aç. Yakalanmaktan korkma, endişe etme“ diye vahyettik.Firavun, ordusuyla birlikte ardlarına düştü. Ne var ki, deniz üstlerine kapanıp onları içine aldı. Firavun, halkını saptırdı, doğru yola iletmedi. Ey İsrailoğulları, sizi düşmanlarınızdan kurtarmış, Sina dağının sağ yanında size söz vermiş ve üzerinize bal ve bıldırcın indirmiştik. Size verdiğimiz rızıkların iyilerinden yiyiniz ve bu konuda taşkınlıkta bulunmayın; yoksa gazabıma uğrarsınız. Gazabıma uğrayanlar düşmüştür.Tövbeeden, gerçeği onaylayan, erdemli yaşayan ve sürekli doğruyu arayanlar için Bağışlayıcıyım. “Niçin halkını bırakmakta acele ettin, Musa?“  “Onlar öğretimi izliyorlar“ dedi, “Hoşnut olasın diye sana doğru acele ettim, Rabbim.”  “Halkını, senden sonra sınadık. Samiri onları saptırdı“ dedi.  Musa, kızgın ve hayal kırıklığına uğramış olarak halkına döndü ve “Halkım, Rabbiniz size güzel bir söz vermemiş miydi? Bekleyemediniz mi? Yoksa, Rabbinizin gazabına uğramak için mi benimle yaptığınız sözleşmeyi bozdunuz?“ dedi. “Sana verdiğimiz sözü kendi kafamıza göre bozmadık. O halkın süs eşyaları bize taşıtıldı. Onları attık. Samiri işte böyle bir şey ortaya çıkardı“ dediler. Onlar için, böğüren bir buzağı heykeli çıkardı. “İşte sizin ve Musa’nın tanrısı budur, fakat o (Musa) unuttu“ dediler. Görmediler mi ki, o, onlara ne bir yanıt verebiliyor, ne de onlara bir zarar ve yarar dokundurabiliyordu.Harun ise: “Halkım, onunla sınanıyorsunuz. Rabbiniz Rahman’dır. Beni izleyin ve emrime uyun“ diye onları önceden uyarmıştı. “Musa gelinceye kadar ona hizmet etmeye devam edeceğiz“ diye karşılık vermişlerdi. Dedi ki, “Harun!  Seni engelleyenneydi, onları saparken gördüğün zaman“ “Bana uymazlarken? Emrime karşı mı geldin?“ Dedi ki, “Anamın oğlu, sakalımı ve başımı çekme. ‘İsrailoğullarını neden böldün, neden sözümü tutmadın?’ diye bana çıkışacağından korktum.”Dedi ki, “Peki, senin savunman nedir, Samiri?“ Dedi ki, “Onların görmediğini gördüm, elçinin öğretisinden bir kısmını alıp attım. Böyle uygun gördüm.” Dedi ki, “Defol! Hayatın boyunca yakına bile gelme. Sana söz verilen bir an var ki ondan kaçamayacaksın. Hizmet etmekte olduğun tanrına bak, biz onu yakıp denize savuracağız.” Tanrınız, kendisinden başka tanrı olmayan ALLAH’tır. Bilgisi her şeyi içine almıştır. Geçmişlerin haberlerini, sana böylece aktarıyoruz. Sana katımızdan bir mesaj vermişbulunuyoruz.


21:48,49,50- Musa'ya ve Harun'a Yasalar Kitabını, erdemliler için bir ışığı, bir mesajı verdik.Onlar ki kimse kendilerini görmezken bile Rab'lerini sayarlar ve o anın dehşetini duyarlar.Bu da ona indirdiğimiz yüce bir mesajdır. Siz şimdi ona karşı mı çıkıyorsunuz?


23:45,46,47,48,49- Sonra biz, Musa'yı ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.Firavun ve ileri gelen takımına… Ancak onlar büyüklendiler. Onlar küstah bir topluluk olmuştu."O ikisinin halkı bize kölelik ederken şimdi biz tutup bizim gibi iki insanı mı onaylayalım" dediler.İkisini yalanladılar ve sonuç olarak yok edilenlerden oldular.Doğruyu bulurlar diye Musa'ya Kitabı vermiştik.


25:35,36- Biz Musa'ya kitabı vermiş ve kardeşi Harun'u da kendisine yardımcı olarak atamıştık."Siz ikiniz, ayetlerimizi yalanlayan şu topluma gidin" dedik. Bunun ardından onları yakıp yok ettik.


26:10...68-  Bir zamanlar Rabbin Musa’ya seslenmişti: “O zalim topluma git.” “Firavununhalkına... Dinleyip düzelmeyecekler mi?“ Dedi ki, “Rabbim, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.” “Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor; kardeşim Harun’u gönder.”  “Ayrıca, onların yanında suçlu biriyim. Korkarım ki beni öldürsünler.”  Dedi ki, “Hayır, siz ikiniz ayetler(vahiy ve mucizeler)imizle gidin. Biz sizinle birlikteyiz; dinliyoruz.”  “İkiniz Firavuna varıp deyin ki, ‘Biz evrenlerin Rabbinin elçileriyiz.’“‘İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder.’“  Dedi ki, “Biz seni daha bebekken alıp yetiştirmedik mi ve hayatının nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?“ “Sonunda yapacağını yaptın. Sen nankör birisin.” Dedi ki, “O işi yaptığım zaman yanlış yoldaydım.” “Sonra, sizden korktuğum için sizden kaçtım ve Rabbim bana bilgelik verip beni elçilikle görevlendirdi.”  “Başıma kaktığın bu iyilik de, İsrailoğullarını köleleştirmen yüzündendir!“ Firavun, “Evrenlerin Rabbide ne demek?“ dedi. Dedi ki, “Kesinlikle gerçeği onaylayacaksanız O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir.” Etrafındakilere dönerek, “İşitiyor musunuz?“ dedi. Dedi ki, “Sizin Rabbiniz ve evvelki atalarınızın Rabbidir.” Dedi ki, “Size gönderilen elçi, kesinlikle bir deli.”Dedi ki, “Aklınızı kullanıyorsanız, O doğunun, batının ve aralarındakilerin de Rabbidir.”Dedi ki, “Benden başka bir tanrı (otorite) edinirsen seni hapis cezasına çarpacağım.” Dedi ki, “Size apaçıkbir şeygetirmiş olsam da mı?“ Dedi ki, “Doğru sözlüysen getir bakalım onu.” Değneğini atınca apaçık bir yılan oluverdi. Elini çıkarınca bakanlara bembeyaz görünüverdi. Çevresindeki ileri gelenlere dedi ki, “Bu, gerçekten çok usta bir büyücü imiş.” “Büyüsüyle sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne önerirsiniz?“ Dediler ki, “Onu ve kardeşini alıkoy ve kentlere toplayıcılar gönder de“ “Sana tüm usta büyücüleri getirsinler.” Belirlenmiş günün randevusu için büyücüler bir araya getirildiler. Halka da, “Siz de toplanır mısınız?“ denildi.“Büyücüler üstün gelirse onlara uyabiliriz.” Büyücüler geldiklerindeFiravuna, “Eğer biz üstün gelirsek bize bir ücret ödenecek mi?“ dediler. “Evet“ dedi, “Hatta siz benim konseyime gireceksiniz.” Musa onlara, “Atacağınızı atın“ dedi.İplerini ve değneklerini attılar, “Firavununonuru için biz üstün geleceğiz“ dediler. Sonra Musa değneğini attı; hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı. Büyücüler secdeye kapandılar. Dediler, “Evrenlerin Rabbini onayladık“ “Musa’nın ve Harun’un Rabbine…“Dedi ki, “Ben size izin vermeden mi onu onayladınız? O, size büyücülüğü öğreten ustanız olmalı. Şimdi göreceksiniz: Ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım.”“Umurumuzda değil“ dediler, “Biz zaten Rabbimize döneceğiz.” “İlk gerçeği onaylayanlar olduğumuz için umarız ki Rabbimiz hatalarımızı bağışlar.”Musa’ya, “Kullarımı yola çıkar, siz izleneceksiniz“ diye vahyettik.  Firavun, kentlere kitle propagandacıları gönderdi:“Bunlar küçük bir çetedir.”“Bize karşı öfkeyleayaklanmaktadırlar.”“Biz ise çoğunluk olarak alarmda olmalıyız.”Sonunda, onları çıkardık: Bahçelerden, çeşmelerden,Hazinelerden, yüksek makamlardan… Daha sonra onları İsrailoğullarına miras yaptık.Onları doğuya doğru izlediler. Her iki topluluk birbirini görünce, Musa’nın arkadaşları, “İşte yakalanıyoruz“ dediler. “Asla. Rabbim benimle birliktedir; bana bir çıkış yolu gösterecektir“ dedi. Musa’ya, “Değneğini denize vur“ diye vahyettik. Bunun üzerine yarıldı ve her bölüm koca bir tepe gibi oldu. Sonra, diğerlerini yaklaştırdık. Musa’yı ve kendisiyle beraber olan herkesi kurtardık.Sonra, diğerlerini boğduk. Elbette bunda bir ders vardır; ama çokları onaylamaz. Kuşkusuz, senin Rabbin Üstündür, Rahimdir.


27:7...14-  Hani Musa ailesine şöyle demişti: “Ben bir ateş gördüm, size ondan bir haber getireyim yahut size bir meşale getireyim de ısınasınız.Oraya varınca kendisine, “Ateşin içinde bulunan da, çevresinde olan da kutludur“ diye seslenildi. Evrenlerin Rabbi olan ALLAHçok yücedir. “Musa, bu Benim, Ben Üstün ve Bilge olanALLAH’ım.” “Değneğini at.” Onu küçük bir yılan gibi titreştiğini görünce, arkasına dönüp bakmadan kaçtı. “Musa, korkma; elçiler huzurumda korkmazlar.” “Ancak kim zulmederse, sonra günahlarını bırakıp iyilik yaparsa ona karşı ben Bağışlayıcıyım, Rahimim.” “Elini koynuna sok da; kusursuz bembeyaz olarak çıksın. Firavun ve halkına göstereceğin dokuz mucizeden biridir. Onlar yoldan çıkan bir toplum olmuşlardır.” Onlara açıkça görünen mucizelerimiz geldiğinde, “Bu apaçık bir büyüdür“ dediler. Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı olduğunu onayladılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.


28:3...49-  Gerçeği onaylayan bir toplum için, Musa ileFiravununbir kısım haberini sana doğru olarak anlatmaktayız.Firavun yeryüzünde despotça davrandı. Halkını sınıflara ayırıp onlardan bir grubu ezip sömürüyor, kızlarını utandırıp oğullarını kesiyordu. O, bir bozguncu idi. Yeryüzünde güçsüzleştirilip ezilenlere lütfederek diledik ki onları önderler ve varisler yapalım. Ve onları yeryüzüne yerleştirelim, Firavun, Hamanve ordularına, korktukları şeyi gösterelim.  Musa’nın annesine: “Onu emzir, ancak ne zaman onun can güvenliğinden endişelenirsen onu ırmağa at. Korkma, üzülme. Biz onu sana döndürecek ve onu elçilerden biri yapacağız“ diye vahyettik.Nihayet Firavunun ailesi, kendileri için bir düşman ve üzüntü kaynağı olacak o bebeği aldı. Firavun, Haman ve orduları suçlular idiler.  Firavunun karısı, “Gözümüz aydın olsun. Onu öldürme. Belki bize yararı dokunur, yahut onu evlat ediniriz.” Hiçbir şeyden haberleri yoktu.Musa’nın annesinin gönlü bomboş sabahladı. Gerçeği onaylaması için gönlünü pekiştirmeseydik, neredeyse durumu açığa vuracaktı. Kızkardeşine, “Onu izle“ dedi. O da kimseye görünmeden uzaktan izledi. Önceden, onun süt annelerini kabul etmemesini sağladık. Nihayet (kızkardeşi), “Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona iyi davranacak bir aileyi göstereyim mi?“ dedi. Böylece onu annesine döndürdük ki gözü aydınlansın, üzülmesin ve ALLAH’ın sözünün gerçek olduğunu bilsin. Ne var ki çokları bilmez. Erginlik çağına gelip olgunlaşınca ona bilgelik ve bilgi verdik. İyi davrananlarıböyle ödüllendiririz.  Halkının haberi olmadığı bir sırada kente girmişti. Orada iki adamın kavga ettiklerini gördü; biri onun tarafından (İbrani), diğeri de düşman tarafından (Mısırlı) idi. Tarafından olan adam düşmanına karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine Musa da ötekine bir yumruk indirip işini bitirdi. “Bu sapkının bir işidir; o bir düşmandır, apaçık bir saptırıcıdır“ dedi. “Rabbim“ dedi, “Ben kendime haksızlık ettim, beni bağışla.” O da onu bağışladı. Çünkü O Bağışlayandır, Rahimdir. “Rabbim“ dedi, “Bana bağışladığın nimetlere karşılık olarak bundan böyle suçlulara yardım etmeyeceğim.”Korku içinde, etrafı kollayarak şehirde sabahladı. Kendisinden dün yardım istemiş olan adam, feryad ederek yine kendisinden yardım istiyordu. Musa ona, “Belli ki sen bir belalısın“ dedi. Ortak düşmanlarını yakalamak isteyince, “Musa, dün birisini öldürdüğün gibi bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen, yeryüzünde erdemli biri olmak istemiyorsun; bir zorba olmak istiyorsun“ dedi.Şehrin öte yanından koşa koşa gelen bir adam, “Musa, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Çabuk burayı terket; ben sana öğüt vermekteyim“ dedi.Korku içinde, çevreyi kollayarak oradankaçtı. “Rabbim, beni şu zalim toplumdan kurtar“ dedi.Medyen’e doğru yönelince, “Umarım Rabbim beni doğruya iletir“ dedi. Medyen suyuna vardığında, orada hayvanlarını sulayan halktan bir grup buldu. Onların gerisinde itilip kakılan iki kadın gördü. Onlara, “Ne yapmak istiyorsunuz?“ dedi. “Çobanlar sulayıp çekilmeden sulayamayız. Babamız da çok yaşlı bir adamdır“ dediler. Onlar için suladı, sonra gölgeye çekildi ve “Rabbim, senin bana bağışlayacağınher şeye muhtacım“ dedi. Çok geçmeden onlardan birisi utana utana ona doğru yürüyerek geldi ve “Babam, bizim için sulamana karşılık olarak sana ücret vermek istiyor“ dedi. Onunla karşılaşıp ona başından geçenleri anlatınca o, “Korkma“ dedi, “Zalim topluluktan kurtulmuş bulunuyorsun.”  Onlardan biri, “Babacığım, ona iş ver. O, senin ücretle tuttuklarının en iyisidir; hem güçlü, hem de güvenilir biri“ dedi. Dedi ki, “Bana sekizkonferansboyunca çalışman koşuluyla seni şu kızlarımdan biriyle nikahlamak istiyorum. Dilersen onu on (yıl)a tamamlayabilirsin. Sana zorluk çıkarmak istemiyorum. ALLAH dilerse, beni erdemli davranan biri olarak bulacaksın.”Dedi ki, “Bu, seninle benim aramda bir sözleşmedir. Hangi süreyi yerine getirirsem bana düşmanlık yok. Konuştuklarımıza ALLAH garantördür“ dedi.  Musa, o süreyi bitirip ailesiyle birlikte yola çıkınca Tur’un yamacında bir ateş gördü ve ailesine, “Burada durun. Ben bir ateş gördüm. Belki size ondan bir haber veya bir ateşkoru getiririm de onunla ısınırsınız“ dedi.  Oraya varınca (yanan) ağacın bulunduğu sınırlanmış bölgede, sağ yamacın kenarından kendisine seslenildi: “Musa, Ben evrenlerin RabbiALLAH’ım.” “Değneğini at.” Onu bir yılan gibi titreşir görünce, ardına bile bakmadan dönüp kaçtı. “Musa, dön, korkma, sen güvencedesin.” “Elini koynuna sok, kusursuz bembeyaz çıksın. Korkudan açılan kanatlarını katlayıp indir. Bu ikisi, Firavun ve ileri gelen ekibine Rabbinden iki delildir. Onlar yoldan çıkan bir toplum olmuşlardır.”Dedi ki, “Rabbim, ben onlardan bir kişiyi öldürmüştüm. Beni öldüreceklerinden korkarım.” “Ayrıca, kardeşim Harun benden daha iyi konuşur. Onu benimle birlikte, beni destekleyen bir yardımcı olarak gönder. Beni yalanlamalarından korkarım.” Dedi ki, “Senin pazunu kardeşinle güçlendireceğiz ve ikinize öyle bir yetki vereceğiz ki size dokunamayacaklar. Siz ikiniz ve sizi izleyenler mucizelerimizle zafer kazanacaksınız.” Musa onlara apaçık ayet ve mucizelerimizle gidince, “Bu ancak uydurma bir büyüdür. Biz böyle bir şeyi önceki atalarımızdan işitmedik“ dediler.Musa dedi ki, “Rabbim, kendisinden bir hidayetle gelenin kim olduğunu ve sonunda kimin kazançlı çıkacağını iyi bilir. Zalimler kesinlikle başaramazlar.”  Firavun, “Ey ileri gelenler, ben sizin için benden daha iyi bir tanrı bilmiyorum. Haman, benim için balçığın üzerinde ateş yak ve Musa’nın tanrısına ulaşabilmemiçin bir kule yap. Ben onun yalancı olduğunu sanıyorum“ dedi. O ve ordusu yeryüzünde haksız yere büyüklendi ve bize dönmeyeceklerini sandılar.Onları ve ordusunu yakalayıp denize attık. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna dikkat et. Onları,ateşe çağıran önderler kıldık; diriliş gününde de yardım görmezler. Bu dünyada onları lanetle etiketledik, diriliş gününde de aşağılanacaklardır.İlk nesilleri (Nuh, Hud, Salih, Lut ve Şuayb’ın halklarını) yok ettikten sonra Musa’ya, halkı aydınlatan bir kılavuz ve rahmet olarak kitabı verdik; belki öğüt alırlar diye. Musa’ya emri ilettiğimiz zaman sen batı tarafında bulunmuyordun; sen tanık değildin. Fakat biz birçok nesiller yarattık. Üzerinden çok zaman geçti. SenMedyen halkı arasında bulunup ayetlerimizi okuyor da değildin. Ancak, biz elçiler göndeririz.(Musa’ya) Seslendiğimizde Tur’un yamacında da bulunmuyordun. Ancak, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (sana bilgi veriyoruz); belki öğüt alırlar.Kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde, “Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uysaydık ve gerçeği onaylayanlardan olsaydık“ diyemesinler diye…  Tarafımızdan kendilerine gerçek ulaştığında, “Keşke Musa’ya verilen (mucizeler) in bir benzeri bize de getirilseydi!“ dediler. (Aynı kafa yapısına sahip olanlar) daha önce de Musa’ya verilenleri inkâr etmemişler miydi? “Birbirini destekleyen iki büyü(kitabı)dür. Biz ikisini de reddediyoruz“ dediler.De ki: “Doğru sözlü iseniz,ALLAHkatından bu ikisinden daha iyi yol gösteren bir kitap getirin, ben ona uyayım.”


32:23,24,25- Musa'ya kitabı verdik; bu konuda hiçbir kuşkun olmasın. Onu İsrailoğulları için bir rehber yaptık. Sabrettikleri ve ayetlerimizi kuşkusuz bir bilgiyle onayladıkları zaman, emrimiz doğrultusunda yol gösteren önderler atamıştık içlerinden.Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda onların arasında diriliş günü karar verecek olandır.


37:114...122-  Biz Musa’ya ve Harun’a iyilikte bulunmuştuk. İkisini ve halklarını o büyük felaketten kurtardık.Onlara yardım ettik de üstün geldiler. Ve o ikisine apaçık anlaşılan kitabı verdik. Her ikisini doğru yola ilettik. O ikisinin tarihini sonrakiler için koruduk. Musa’ya ve Harun’a selam (barış) olsun.Biz, iyi davrananları işte böyle ödüllendiririz. O ikisi bizim gerçeği onaylayan kullarımızdandı.


40:23...33- Musa’yı ayetlerimiz ve apaçık bir yetki ile gönderdik.Firavuna, Haman’a ve Karun’a… “Bu sihirbazın ve yalancının biridir“ dediler.Onlara bizden bir gerçeği götürünce, “Onunla birlikte gerçeği onaylayanların oğullarını öldürün, kadınlarını ise utandırın“ dediler. İnkarcıların planı hep sapıkçadır.Firavun dedi, “Beni bırakın Musa’yı öldüreyimde o da Rabbine yalvarsın. Sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde kötülük çıkaracağından endişeleniyorum.” Musa dedi, “Ben, hesap gününü onaylamayan her azgından Rabbime ve sizin Rabbinize sığındım“ dedi.Gerçeği onayladığı halde Firavunun tarafından onaylamasını gizleyen bir adam dedi ki, “Siz ‘benim Rabbim ALLAH’tır’ diyen bir adamı mı öldüreceksiniz? Halbuki size Rabbinizden apaçık deliller getirmiş bulunuyor. Yalancı ise, bu onun problemidir; yok doğru sözlü ise onun size anlattıkları gerçekleşir. Kuşkusuz ALLAH sınırı aşan yalancıları sevmez.” “Ey halkım, yönetim bugün sizindir ve ülkede siz egemensiniz. Ancak ALLAH’ın hışmı bize gelirse kim ona karşı bize yardım edebilir?“ Firavun da, “Size kendi görüşümü öğütlüyorum; size doğru yolu gösteriyorum“ dedi.Gerçeği onaylayan adam dedi ki, “Ey halkım daha önceki partilerin günü gibi bir sonuca uğramanızdan korkuyorum.” “Nuh, Ad, Semud ve onlardan sonrakilerin durumu gibi. Elbette ALLAH kullara haksızlık etmek dilemez.” “Halkım, sizin için Toplanma Gününden korkuyorum.” “O gün arkanızı dönüp kaçacaksınız; ancak sizi ALLAH’tan koruyacak yoktur. ALLAH’ın saptırdığına yol gösteren bulunmaz.”


41:45- Biz Musa'ya kitabı (İbranice) verdik, onda da anlaşmazlığa düştüler. Rabbinin vermiş olduğu bir söz olmasaydı aralarında yargı verilirdi. Gerçekten onlar ondan kuşku ve şüphe içindedirler.


43:45...56-  Senden önce gönderdiğimiz elçileri araştır: “Rahman’ın dışında hizmet edilecek tanrılar kabul etmiş miyiz?“ Örneğin; Musa’yı ayetlerimizle Firavuna ve erkanına gönderdik ve “Ben evrenlerin Rabbinin elçisiyim“ demişti.  Mucizelerimizi kendilerine götürdüğü zaman, o mucizelere gülmüşlerdi.Onlara bir birinden büyük mucizeler gösterdik ve belki dönerler diye başlarına çeşitli felaketler getirdik. “Ey büyücü, bizim için Rabbine dua et. Çünkü sen ona daha yakınsın; biz bundan sonra yola geleceğiz“ dediler.Fakat, onlardan felaketi kaldırdığımızda, sözlerinden hemen dönüverdiler. Firavun halkınaşöyle seslendi: “Ey halkım, Mısır’ın yönetimi ve şu altımda akıp giden ırmaklar bana ait değil mi? Görmüyor musunuz?“ “Yahut ben, şu aşağılık ve konuşmaktan aciz olan adamdan daha üstün değil miyim?“ “Neden ona altınlardan oluşan bir hazine verilmiyor, yahut neden yanında çalışacakmelekler gelmiyor?“ Böylece halkını yanılttı ve onlar da ona uydular. Onlar bayağı insanlardı. Bizimle savaşmakta ısrar edince onlardan öc aldık, hepsini boğduk. Onları, sonradan gelecekler için bir ibret ve örnek yaptık.


51:38,39,40- Musa'da da (bir ders vardır). Onu Firavuna apaçık bir delil ile göndermiştik.Erkanıyla birlikte yüz çevirdi ve "Ya bir büyücüdür, ya da bir deli" dedi.Onu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Bu sonucu haketmişti.


79:15...26- Sana Musa'nın tarihi ulaştı mı?Rabbi, Kutsal Tuva vadisinde ona seslenmişti:"Firavuna git; o azdı.""Ona de ki: Arınmayacak mısın?""Seni Rabbine ileteyim de saygılı olasın."Ona büyük mucizeyi gösterdi.Fakat o yalanladı ve karşı geldi.Sonra, sırtını döndü, (aleyhte) çaba gösterdi.Toplayıp, ilan etti."Ben sizin en yüce rabbinizim" dedi. Sonunda, ALLAH onu ahiret ve dünya cezasına çarptı.Kuşkusuz, saygı duyanlar için bunda bir ibret vardır.


87:14...19- Kurtulmuştur arınan,Rabbinin ismini anıp namaz kılan.Ne var ki siz dünya hayatını seçiyorsunuz.Oysa ahiret daha iyi ve süreklidir.Bu, ilk sayfalarda/öğretilerde kayıtlıdır.İbrahim'in ve Musa'nın sayfalarında.


KİTAP EHLİNE GÖNDERİLEN MESAJLAR


2:62- Gerçeği onaylayanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer dinlerden her kim: ALLAH'ı ve ahiret gününü onaylar ve erdemli bir hayat sürdürürse, onların ödülleri Rab'leri katındadır. Onlar için korku ve üzüntü yoktur.


2:105- Kitaplıların inkârcıları da, putperestler de Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemez. ALLAH rahmetini dilediğine verir. ALLAH büyük lütuf sahibidir.


2-109- Kitap ehlinin birçoğu, gerçek kendilerine belli olduğu halde, özlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi onayınızdan sonra inkâra döndürmeyi arzular. ALLAH emrini getirinceye kadar onları affediniz, tolerans gösteriniz. ALLAH her şeye gücü yetendir.


2-111,113,116,117,118,120,122,123- "Yahudi veya Hıristiyanlardan başkası bahçeye giremez" dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: "Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin." Yahudiler: "Hıristiyanların bir temeli yok" derken, Hıristiyanlar da: "Yahudilerin bir temeli yok" dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Cahiller de tıpkı onlar gibi konuşur. Diriliş günü ALLAH ayrılığa düştükleri konularda aralarında hüküm verecektir."ALLAH çocuk edindi" dediler. Haşa, O yücedir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun eğmiştir.Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Bir işin olmasını dilerse, ona sadece "Ol" der ve olur.Cahiller, "ALLAH bizimle konuşmalı veya bize bir ayet gelmeli değil miydi" dediler. Daha öncekiler de onlar gibi konuşmuşlardı. Kafaları birbirine benziyor. Biz ayetleri, onaylayacak olanlara sergileriz. Dinlerine girmedikçe ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar, senden hoşnut olmazlar. De ki: "Doğru yol ALLAH'ın yoludur." Sana gelen bilgiden sonra onların fantezilerine uyarsan ALLAH'a karşı seni savunacak ne bir dost ne de bir destekleyici bulamazsın.İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi ve diğer halklardan daha çok size bağışta bulunduğumu hatırlayın.Kimsenin kimseden yana bir şey ödeyemediği, hiç kimseden fidye alınmadığı ve hiç kimseye aracılığın (şefaat) yarar sağlamadığı ve yardımın kesildiği bir günden sakının.


2:135,136,137,140,144,145,146- "Yahudi veya Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız" dediler. De ki: "Hayır, biz İbrahim'in tektanrıcı dinine uyarız. O, ortak koşanlardan olmadı." "ALLAH'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilenlere, Musa'ya, İsa'ya verilene ve tüm peygamberlere Rab'leri tarafından verilenleri onayladık. Onların hiçbiri arasında ayrım yapmayız. Biz sadece O'na teslim olanlarız" deyiniz. Sizin onayladığınız gibi onaylasalar doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, karşıt olmuş olurlar. Onlara karşı ALLAH sana yeter. O İşitendir, Bilendir.İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduğunu mu ileri sürüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz yoksa ALLAH mı? ALLAH'ın bildirdiğini gizleyenden daha zalim kim olabilir? ALLAH yaptıklarınızdan gafil değil."Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Sınırlanmış Mescid'e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Rab'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir.Kitap verilenlere her türlü ayeti (mucizeyi) getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymaz. Sana gelen bu bilgiden sonra, onların keyfine uyarsan zalimlerden olursun.Kendilerine kitap verdiklerimiz, bu gerçekleri çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; ama yine de onlardan bir grup bile bile gerçeği gizler.


2:211,246,247,248,249,250,251- İsrailoğullarına sor, onlara nice apaçık ayetler verdik! Kendisine ALLAH'ın nimeti geldikten sonra onu değiştirenler için ALLAH ağır bir ceza verir. Şu olay dikkatini çekmedi mi? İsrailoğullarının ileri gelenleri, Musa'dan sonra peygamberlerinden birine, "Bize bir lider atasan da ALLAH uğrunda savaşsak" demişlerdi. "Ya savaş gerekir de savaşmazsanız?!" demişti. Onlar, "Yurdumuzdan ve çocuklarımızdan uzaklaştırılmış durumda iken neden ALLAH yolunda savaşmayalım" diye karşılık vermişlerdi. Fakat kendilerine savaş farzedilince pek azı hariç yüz çevirdiler. ALLAH zalimleri Bilir. Peygamberleri onlara, "ALLAH size lider olarak Talut'u atadı" dedi. Onlar, "Biz yönetime ondan daha layık olduğumuz halde nasıl olur da üzerimize buyruk sahibi olabilir? Üstelik zengin biri de değil" dediler. O da, "ALLAH onu üzerinize seçti. Onun bilgi ve beden gücünü arttırdı" dedi. ALLAH mülkünü dilediğine verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir. Peygamberleri onlara: "Onun hükümdarlığının kanıtı, sandığın size gelmesidir. Onda Rabbinizden bir huzur ve Musa ile Harun'un halkının geriye bıraktığı bir kalıntı bulacaksınız. Onu melekler taşımaktadır. Gerçeği onaylıyorsanız bunda sizi ikna edecek bir delil var."Talut ordunun kumandasını alınca şunları bildirdi: "ALLAH sizi bir ırmakla sınayacak. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmayıp sadece eliyle bir yudum alırsa bendendir." Pek azı dışında hepsi ondan içti. O, beraberindeki gerçeği onaylayanlarla ırmağı geçince, "Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok" dediler. ALLAH ile karşılaşacaklarını sananlar ise şöyle dediler: "Sayıca az nice bölük, ALLAH'ın izniyle kalabalık bölükleri yenmiştir. ALLAH sabredenlerle beraberdir."Calut ve ordusuyla karşılaştıklarında şöyle dediler: "Rabbimiz, bize direnme gücü ver, ayaklarımızı sağlam tut, inkârcılara karşı bize yardım et."Nihayet ALLAH'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Talut Calut'u öldürdü. ALLAH ona hükümdarlık ve anlayış verdi, ona dilediğini öğretti. ALLAH insanların bir kısmıyla bir kısmını savmasaydı yeryüzü bozulurdu. Fakat ALLAH tüm yaratıklara karşı lütuf sahibidir.


3:23,24,25,64,69- Kitaptan kendilerine bir pay verilmiş olanlara baksana, aralarında hükmetmeleri için ALLAH'ın kitabına çağrılıyorlar da onlardan bir grup yüz çevirip geri dönüyor.Çünkü onlar, "Cehennem sayılı birkaç günün dışında bize dokunmayacak" dediler. Uydurdukları şeyler onları dinlerinde böylece yanıltmıştır. Herkese kazandığının karşılığı haksızlık yapılmadan ödeneceği, gerçekleşmesinde kuşku olmayan o gün için onları topladığımızda halleri nice olacak? De ki: "Kitaplılar! Bizimle sizin aranızda aynı olan bir ilkeye geliniz: ALLAH'tan başkasına hizmet etmeyelim ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, birimiz diğerini ALLAH'tan sonra rabler edinmesin." Kabul etmezlerse, "Şahit olun, biz Müslümanlarız!" deyin. Kitap halkından bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller.


3:70,71,72,73,74,75,93,98,99- Kitap halkı! Tanık olduğunuz halde neden ALLAH'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz?Kitap halkı! Neden doğru ile yanlışı birbirine karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?Kitap halkından bir grup dedi ki: "Gerçeği onaylayanlara indirilmiş olana gündüzün başında onaylayın ve sonunda inkâr edin. Böylece belki dinlerinden dönerler.""Sizin dininize uyandan başkasını onaylamayın." Sen de onlara, "Hidayet ALLAH'ın hidayetidir" de. "Size verilenin benzerinin bir başkasına verildiğini de onaylamayın; yoksa Rabbiniz hakkında sizinle tartışma hakkı kazanırlar" derlerse, "Lütuf ALLAH'ın elindedir, dilediğine verir" de. ALLAH Cömerttir, Bilendir.Rahmetini dilediğine özgü kılar. ALLAH Büyük Lütuf Sahibidir.Kitap halkından öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. "Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok" dedikleri için böyle davranıyorlar ve bile bile yalanlarını ALLAH'a yakıştırıyorlar. Tevrat indirilmeden önce İsrail kendisine haram kılıncaya kadar İsrailoğullarına tüm yiyecekler helal idi. "Doğru sözlülerseniz Tevrat'ı getirip okuyun" de.De ki: "Kitap halkı, ALLAH yaptıklarınıza tanıkken neden ALLAH'ın ayetlerini tanımıyorsunuz?"De ki: "Kitap halkı, doğruya tanık olduğunuz halde neden ALLAH'ın yolunu değiştirmeye yeltenerek gerçeği onaylayanları saptırıyorsunuz? ALLAH yaptıklarınızdan habersiz değildir."


3-100,111,112,113,114,115,199- Gerçeği onaylayanlar! Kitap halkından bir kısmına uyarsanız gerçeği onaylamanızdan sonra sizi inkârcılığa döndürürler.Size hakaretten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa dönüp kaçarlar; kendilerine yardım da edilmez.Nerede bulunurlarsa bulunsunlar – ALLAH ile bağlantı kuranlar veya halk ile bağlantı kuranlar hariç– horlandılar. ALLAH'ın gazabını hak ettiler ve yoksulluğa mahkûm edildiler. Zira onlar, ALLAH'ın ayetlerini inkâr ediyor ve peygamberleri haksız yere öldürüyorlardı. Tüm bunlar, karşı gelmeleri ve sınırı aşmalarının bir sonucu idi.Ancak hepsi bir değil. Kitap halkından dosdoğru bir grup var ki geceleri ALLAH'ın ayetlerini okuyup secde ederler.ALLAH'ı ve ahiret gününü onaylarlar, iyiliği öğütler kötülükten sakındırır ve iyi işlere koşuşurlar. İşte onlar iyilerdendir.Yaptıkları hiçbir iyilik karşılıksız kalmayacaktır. ALLAH erdemlileri çok iyi bilir.Kitaplıların öyleleri var ki ALLAH'a, size indirilene ve kendilerine indirileni onaylarlar. ALLAH'a karşı derin saygıya sahiptirler. ALLAH'ın ayetlerini az bir değere satmazlar. Onların ödülleri Rab'lerinin yanındadır. ALLAH hesabı çabuk görendir.


4:46,47,51,52,53,54,55- Yahudilerin bir kısmı kelimeleri bağlamından kaydırırlar ve "İşittik ancak kabul etmiyoruz" veya "Sözünüz sağır kulağa giriyor" veya din ile alay etmek için dillerini eğip bükerek, "Çobanımız ol (raina)" derler. Onlar, "İşittik ve itaat ettik" "Dinliyoruz" ve "Bizi gözet" deselerdi kendileri için daha iyi ve daha doğru olurdu. Ne var ki ALLAH inkârlarından ötürü onları lanetlemiştir. Çokları onaylamaz. Kitaplılar! Bazı yüzleri çevirip sürgüne göndermeden ve Cumartesi Halkını lanetlediğimiz gibi lanetlenmeden önce, yanınızdakileri onaylayıcı olarak indirdiğimizi onaylayın. ALLAH'ın emri sürekli uygulanmıştır.Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun? Azgınları ve küstahları onaylıyorlar ve inkâr edenler için, "Bunlar, gerçeği onaylayanlardan daha doğru yoldadır" diyorlar.Onlar ALLAH'ın lanetine uğradılar. ALLAH kimi lanetlerse onun için bir yardımcı bulamazsın.Yoksa onların yönetimde bir payı mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi.Yoksa ALLAH'ın lütfundan insanlara verdiğini mi çekemiyorlar? Oysa biz, İbrahim ailesine kitap ve bilgelik verdik. Onlara büyük bir otorite verdik.Onlardan kimi onu onayladı, kimi de ondan yüz çevirdi. Onlara ceza olarak cehennem yeter.


4:153,154,155,156,157,158,159- Kitap halkı, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa'dan bunun daha büyüğünü istemiş ve, "Bize ALLAH'ı fiziksel olarak göster" demişlerdi. Böyle sınırı aşmalarından ötürü onlara yıldırım çarptı. Kendilerine apaçık deliller gelmesine rağmen buzağıya hizmet ettiler. Onları yine affettik. Musa'ya da apaçık bir yetki verdik. Kendilerinden söz alırken Sina Dağı'nı üzerlerine yükselttik. Onlara, "Kapıdan alçak gönüllü olarak girin" dedik. Onlara, "Cumartesi yasağını çiğnemeyin" dedik; onlardan sağlam bir söz aldık.Sözlerini bozmalarından, ALLAH'ın ayet ve delillerini inkâr etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve "Sabit fikirliyiz" demelerinden ötürü, evet inkârlarından ötürü ALLAH onların anlayışlarını mühürledi. Bunun için pek azı gerçeği onaylar.İnkârlarından ve Meryem hakkında büyük bir yalan uydurmalarından ötürü…Ve ALLAH'ın elçisi "Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demelerinden ötürü… Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar; fakat öyle yaptıklarını sandılar. Tüm mezhepler bu konuda kuşku içindedir. Onların bu konuda bir bilgisi yok; sadece zanna uyuyorlar. Kesin olarak onu öldürmediler.Tersine, ALLAH onu kendisine yükseltti; ALLAH Üstündür, Bilgedir.Kendilerine kitap verilenlerden her biri ölümünden önce bu gerçeği onaylamak zorundadır. Diriliş Günü ise o onlara karşı tanık olacaktır.


4:160,161,162,171,172,173- Yahudilerin işledikleri zulümlerden ve birçok kişiyi ALLAH yolundan çevirmelerinden dolayı kendilerine daha önce helal kılınmış temiz nimetleri yasakladık. Menedildikleri halde tefecilik yapmalarından ve halkın parasını haksızlıkla yemelerinden ötürü… Onların inkârcılarına acıklı bir azap hazırladık.Ancak aralarındaki derin ilim sahipleri ve gerçeği onaylayanlar, sana indirileni ve senden önce indirilenleri onaylar. Namazı gözetir, zekâtı verir, ALLAH'ı ve ahiret gününü onaylarlar; bunlara büyük bir ödül vereceğiz.Kitaplılar! Dininizde sınırı aşmayın. ALLAH hakkında yalnız gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, sadece ALLAH'ın elçisi ve Meryem'e gönderdiği kelimesi ve O'ndan gelen bir candır. ALLAH'a ve elçilerini onaylayın. "Üçtür" demeyin. Kendi yararınız için buna son verin. Biricik tanrı yalnız ALLAH'tır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Vekil olarak ALLAH yeter.Ne Mesih, ne de yakın melekler ALLAH'ın kulu olmayı küçüklük saymaz. Kim O'na kulluğu küçük görür de büyüklük taslarsa, bilsin ki O, onların hepsini huzuruna toplayacak.Gerçeği onaylayıp erdemli davrananların ödüllerini eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha fazla verecektir. Küçümseyip kibirlenenleri ise acıklı bir azapla cezalandıracak. Kendilerine ALLAH'tan başka ne bir sahip ve ne de bir yardımcı bulamayacaklardır.


5:5,12,13,14,15,16,17,18,19- Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kitap halkının yiyeceği size helaldir. Sizin de yiyecekleriniz onlara helaldir. Mehir­lerini ödemeniz, zina etmeyip namuslu davranmanız ve gizli dost tutmamanız koşuluyla, gerçeği onaylayanlardan korunmuş kadınlarla ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden korunmuş kadınlarla evlenmeniz size helaldir. Kim gerçeği onaylamayı reddederse tüm yaptıkları boşa çıkmıştır ve o, ahirette de kaybedenlerdendir. ALLAH, İsrailoğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik. ALLAH demişti ki: "Namazı gözetirseniz, zekâtı verirseniz, elçilerimi onaylayıp onlara saygılı olursanız ve ALLAH'a güzel bir borç verirseniz sizinle beraberim. Günahlarınızı örter, içlerinden ırmaklar akan bahçelerde ağırlarım. Artık sizden kim bundan sonra inkâr ederse doğru yolu sapıtmış olur."Sözlerini bozdukları için onları lanetledik, kalplerini katılaştırdık. Sözlerin anlamını bağlamından kaydırırlar. Uyarıldıkları şeylerin bir kısmını unuttular. Onların çoğundan sürekli ihanet göreceksin. Onları affet ve aldırma. ALLAH güzel davrananları sever."Biz Hıristiyan'ız" diyenlerden de söz almıştık. Ancak onlar da uyarıldıkları şeylerin bir kısmını unuttu. Bu yüzden diriliş gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yaptıkları her şeyi ALLAH onlara bildirecek.Kitap halkı, kitabın gizlediğiniz birçok bölümünü açığa çıkaran ve birçoğunu da yüzünüze vurmayan elçimiz geldi size. ALLAH'tan bir ışık ve apaçık bir kitap da geldi size.Onunla ALLAH, rızasını gözetenleri barış ve huzur yollarına ulaştırır, izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkararak onları dosdoğru yola iletir."ALLAH Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. De ki: "ALLAH Meryem oğlu Mesih'i, annesini ve hatta yeryüzündekilerin tümünü helak etmek isterse, kim buna engel olabilir?" Göklerin, yerin ve arasındakilerin egemenliği ALLAH'a aittir. Dilediğini yaratır. ALLAH her şeye Gücü Yetendir.Yahudiler ve Hıristiyanlar, "Biz ALLAH'ın çocukları ve sevgilileriyiz" dediler. "Öyleyse günahlarınızdan ötürü neden sizi cezalandırıyor? Siz sadece O'nun yarattığı insanlardansınız" de. Dileyeni/dilediğini de bağışlar, dileyeni/dilediğini de cezalandırır. Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin egemenliği ALLAH'a ait olup dönüş de O'nadır. Kitap halkı! Elçiler arasındaki bir boşluk döneminden sonra size elçimiz gelmiş bulunuyor ve size gerçekleri anlatıyor ki "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demeyesiniz. Oysa size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiş bulunuyor. ALLAH her şeye Gücü Yetendir.


5:41,42,43,44,45,46,47,48,49- Ey elçi, ağızlarıyla "Onayladık" dedikleri halde kalpleriyle onay­lamayanların inkârcılıktaki gayretleri seni üzmesin. Yahudilerin bir grubu var ki yalana kulak veriyor, seninle hiç karşılaşmamış bir topluluğu dinliyor. Kelimelerin anlamını kaydırıp: "Size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" diyorlar. ALLAH birini sınamak isterse ALLAH'a karşı kimse ona yardım edemez. İşte onlar, ALLAH'ın kalplerini temizlemeyi dilemediği kişiler. Onlar için dünyada aşağılanma ve ahirette de büyük bir azap var.Yalana kulak veriyor, yasa dışı yoldan yiyorlar. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, istersen yüz çevir. Onlardan yüz çevirdiğin taktirde sana hiçbir zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. ALLAH adaletli olanları sever.İçinde ALLAH'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken nasıl olur da ondan yüz çevirip de seni hakem yapıyorlar? Onlar aslında gerçeği onaylamıyor.İçinde hidayet ve ışık bulunan Tevrat'ı biz indirdik. Müslüman peygamberler onunla Yahudiler arasında hüküm veriyorlardı. Hahamlar ve din bilginleri de ALLAH'ın kitabından emredildikleri şeylerle hüküm verirler ve onun üzerine tanık olurlardı. Halkı yüceltmeyin, beni yüceltin ve ayetlerimi ucuz bir fiyata satmayın. ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermeyenler inkârcıdır.Orada onlara: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara ödeşmeyi emrettik. Kim bu hakkından vazgeçerse günahlarını örter. ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermeyenler zalimdir.Onların ardından, önceki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona, içinde hidayet ve ışık bulunan, önceki Tevrat'ı doğrulayan ve erdemliler için bir kılavuz ve öğüt olan İncil'i verdik.İncil halkı ALLAH'ın onda indirdiğiyle hüküm versin. Kim ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermezse işte onlar yoldan çıkanlardır.Kendinden önceki kitapları doğrulayan, onların yerine geçen bu kitabı, gerçekleri kapsayıcı olarak sana indirdik. ALLAH'ın sana indirdiğiyle aralarında hüküm ver. Sana gelen gerçekleri bırakıp onların hevesine uyma. Her biriniz için bir yasa ve yöntem belirledik. ALLAH dileseydi hepinizi bir tek toplum yapardı. Ancak, size verdikleriyle sizleri sınıyor. İyilikte yarışın. Hepinizin dönüşü ALLAH'adır. Ayrılığa düştüğünüz konuları size bildirecek. Aralarında ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermelisin. Onların keyfine uyma. ALLAH'ın sana indirdiklerinin bir kısmından sakın seni şaşırtmasınlar. Yüz çevirirlerse, demek ki ALLAH bazı günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. Gerçekten insanların çoğu yoldan çıkmıştır.


5:50,51,57,58,52,53,59- Yoksa cahillik dönemindeki yasaları mı arıyorlar? Kuşkusuz bir bilgiye sahip olanlar için ALLAH'tan daha güzel yasa koyucu olabilir mi?Gerçeği onaylayanlar, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez. (Dipnot: Elli birinci ayette kendileriyle dost olmamız yasaklanan kitap halkının nitelikleri 5:57 ayetinde açıklanıyor. Kitap halkının arasında iyiler de var (3:113). Kitap halkının yemeği yenir, kızlarıyla evlenilir. 5:57 ve 60:8-9 ayetleri, diğer insanlar ve toplumlarla olan ilişkilerimizde bize temel ilkeleri verir. 5:69 ayeti bu konuda aydınlatıcıdır.)Gerçeği onaylayanlar, sizden önceki kitap halkı ve inkârcılar arasında dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Onaylamış iseniz ALLAH'ı dinlemelisiniz.Namaza çağırdığınızda onunla alay edip eğlendiler. Düşünmeyen bir topluluktur onlar.Kalplerinde hastalık bulunanların, "Başımıza bir bela gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasında dolanıp durduklarını göreceksin. Olur ki ALLAH, zaferi veya kendi tarafından bir emri getirir de, içlerinde gizledikleri düşüncelerinden dolayı pişman olurlar.O zaman gerçeği onaylayanlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle ALLAH adına yemin edenler bunlar mı" diyecek. Çabaları boşa çıkmış ve zarar etmişlerdir.De: "Kitaplılar! ALLAH'ı, bize indirileni ve önceki indirilenleri onayladık diye mi yoldan çıkmış olan çoğunluğunuzla bize karşı nefret besliyorsunuz?"


5:60,61,62,63,64,65,66,68,69- De: "ALLAH katında bundan daha kötü bir durumu size bildireyim mi? ALLAH kime lanet ve gazap ederek maymunlar, domuzlar, azgınların ve küstahların kulları haline sokmuşsa, işte o kimseler yer bakımından daha kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır. Size geldiklerinde, "Gerçeği onayladık" dediler. Oysa yanınıza inkârlarıyla girip inkârlarıyla çıkmışlardı. Onların gizlediklerini ALLAH daha iyi biliyor.Onların çoğunu günahta, düşmanlıkta ve haram yemekte koşuşurken görürsün. Yaptıkları ne kötü!Hahamları ve din adamları onları bu günah sözleri söylemekten, haram yemekten menetmeli değil miydi? İşledikleri ne fena!Yahudiler "ALLAH'ın eli bağlı" dedi. Aslında elleri bağlı olanlar kendileri. Söylediklerinden ötürü lanetlendiler. Halbuki O'nun iki eli de açık olup dilediği gibi harcamakta. Rabbinden sana indirilenler çoğunun azgınlığını ve inkârını arttıracak. Diriliş Gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için ateş yaksalar ALLAH onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuk yapmak için dolaşırlar. ALLAH ise bozguncuları sevmez.Kitap halkı gerçeği onaylayıp erdemli davransa günahlarını örterek onları bol nimetli bahçelere yerleştirirdik.Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilenleri uygulasalardı onları baştan ayağa nimetlere boğardık. İçlerinde ılımlı bir toplum varsa da çoğu kötülük işlemekte.De, "Kitaplılar! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir dayanağınız olmaz." Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlık ve inkârını arttırır. İnkârcı toplum için kendini üzme.Gerçeği onaylayanlar, Yahudiler, diğer dinlerden olanlar ve Hıristiyanlardan kim ALLAH'ı ve ahiret gününü onaylar ve erdemli bir yaşam sürerse onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de…


5:70,71,72,73,74,75,76,77,78,79- İsrailoğullarından söz almış, onlara elçiler göndermiştik. Her ne zaman hoşlarına gitmeyen bir şeyle onlara bir elçi gittiyse bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürdüler.Test edilmeyeceklerini sandılar, körleşip sağırlaştılar. Sonra ALLAH yönelişlerini kabul etti; fakat buna rağmen çoğu yine körleşip sağırlaştı. ALLAH Yaptıklarını görmekte."ALLAH, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler elbette inkâr etmiştir. Oysa Mesih, "İsrailoğulları! benim de sizin de Rabbiniz olan ALLAH'a kul olun" demişti. Kim ALLAH'a ortak koşarsa ALLAH ona bahçeyi yasaklar, yeri de ateş olur. Zalimler için yardımcı da bulunmaz."ALLAH, üçün üçüncüsüdür" diyenler inkâr etmiştir. Oysa bir tek Tanrı'dan başka tanrı yok. Bu sözlerine son vermezlerse, inkârcılarına acıklı bir azap dokunacak.Hâlâ ALLAH'a yönelip ondan bağışlanma dilemeyecekler mi? ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.Meryem oğlu Mesih elçiden başka bir şey değildi. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmişti. Annesi de doğru sözlüydü. Her ikisi de yemek yerdi. Ayetlerimizi onlara nasıl açıkladığımıza dikkat et de buna rağmen nasıl da yüz çevirmekte olduklarını gör!De, "ALLAH'tan başka, size zarar ve yarar veremeyenlere mi hizmet ediyorsunuz? ALLAH İşitir, Bilir."De, "Kitaplılar, dininiz konusunda gerçeğin ötesine gitmeyin. Daha önce sapan, çok kimseyi de saptıran, böylece doğru yolu kaybeden bir topluluğun heveslerini izlemeyin.İsrailoğullarının inkârcıları, hem Davut'un hem Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişti. Zira onlar isyan edip sınır tanımıyorlardı.Yaptıkları kötülükler konusunda birbirlerini uyarmıyorlardı. Yaptıkları ne kötü idi.


5:80,81,82,83,84,85,86- Çoklarının inkârcılarla dost olduğunu görürsün. Nefislerinin kendileri için gönderdiği şey ne kötü. ALLAH onlara gazap etmiştir; azapta sürekli kalacaklar.ALLAH'ı, peygamberi ve ona indirileni onaylasalardı onları dost edinmezlerdi. Ne var ki, çoğu yoldan çıkmış bulunuyor.İnsanlar arasında gerçeği onaylayanların en azılı düşmanı olarak Yahudileri ve müşrikleri bulacaksın. Gerçeği onaylayanlara sevgice en yakınları da "Biz Hıristiyan'ız" diyenleri bulursun. Çünkü onlar arasında büyüklük taslamayan papazlar ve rahipler var.Elçiye inenleri işittiklerinde, gerçeği tanımalarından ötürü gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki, "Rabbimiz, gerçeği onayladık, bizi tanıklardan say.""Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umduğumuz halde neden ALLAH'ı ve bize ulaşan gerçeklere onaylamayalım?"Bu sözlerinden ötürü ALLAH onlara, içlerinde ırmaklar akan ve sürekli kalacakları bahçeler verdi. İyi davrananların karşılığı budur.İnkâr edip ayet ve mucizelerimizi yalanlayanlar ise cehennem halkı.


6:20,91,146,154,155,156,157,158- Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler onaylamayanlardır."ALLAH hiçbir insana bir şey indirmez" demekle ALLAH'ı gereği gibi değerlendirmediler. De ki: "Halka bir hidayet ve ışık olarak Musa'nın getirdiği kitabı kim indirdi –ki göstermek için onu kağıtlara yazdığınız halde çoğunu gizliyordunuz. Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri onun yoluyla öğrendiniz–?" "ALLAH" de ve onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynayadursunlar.Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun da yağlarını haram ettik; ancak sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları veya kemiklerine karışmış olanlar hariç. Aşırı gitmelerinden ötürü onları böyle cezalandırdık. Biz doğru sözlüyüz.Nitekim, en güzel biçimde tamamlanmış, her şeyin detaylı açıklaması, hidayet ve rahmet olarak Musa'ya Kitabı verdik ki Rab'leriyle kavuşmayı onaylasınlar.Bu da indirdiğimiz kutlu bir kitaptır. Öyleyse size merhamet edilmesi için ona uymalısınız, erdemli davranmalısınız.Artık, "Bizden önceki iki gruba kitap verildi; biz ise onların öğretilerinden habersizdik" diyemezsiniz.Yahut, "Bize de kitap indirilseydi onlardan daha doğru yolda olurduk" da diyemezsiniz. Size Rabbinizden bir kanıt (beyyine), bir hidayet ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. ALLAH'ın ayetlerini yalanlayıp ondan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.


7:156,157,158,159,160,161,162,163,164,165,166,167,168,169,170,171- "Bu dünyada da bizim için iyilik yaz, ahirette de… Biz sana yöneldik." Dedi ki: "Azabım dilediğim kimseye dokunacaktır. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır; onu özellikle: erdemli bir hayat sürenlere, zekâtı verenlere ve ayetlerimizi onaylayanlara yazacağım." Nitekim onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiyi, o ümmi (Tevrat ve İncil okumamış/başkentli) peygamberi izlerler. (O peygamber) onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; onlara güzel şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılar; üzerlerindeki ağırlıkları ve onlara vurulan prangaları kaldırıp atar. Onu onaylayanlar, ona saygı duyanlar, ona yardım edenler, kendisiyle birlikte indirilen ışığı izleyenler başarıya ulaşanlardır. De ki: "Ey halk, ben, hepiniz için, göklerin ve yerin egemenliğine sahip olan ALLAH'ın elçisiyim. O'ndan başka tanrı yok. Diriltir, öldürür." ALLAH'ı ve ümmi olan elçisini onaylayın, nitekim o da ALLAH'ı ve sözlerini onaylamaktadır. Ona uyun ki doğruyu bulasınız. Musa'nın halkından bir topluluk var ki gerçeği gösterirler ve onunla adaleti sağlarlardı. Onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. Halkı kendisinden su istediği zaman Musa'ya, "Asan ile taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki göze fışkırdı ve her kabile içeceği yeri bildi. Ayrıca onları bulutlarla gölgelendirdik ve üzerlerine menna ve bıldırcın indirdik: "Size verdiğim rızıklardan yiyin." Onlar bize haksızlık etmiyorlardı, kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı. Hatırla ki kendilerine, "Bu şehirde oturun, oradan dilediğiniz gibi yiyin, dostça konuşun ve kapıdan alçak gönüllü olarak girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara fazlasını vereceğiz" denildiğinde,İçlerindeki zalimler kendilerine emredileni kendilerine emredilmeyenle değiştirdiler. Biz de haksızlık etmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir felaket gönderdik.Onlara deniz kenarındaki topluluktan sor. Hani Cumartesi çalışma yasağını çiğniyorlardı. Cumartesiye uydukları gün balıkları onlara akın akın geliyordu; ancak Cumartesiyi uygulamadıkları gün onlara balık gelmiyordu. Yoldan çıktıkları için onları böyle sınıyorduk.İçlerinden bir topluluk: "ALLAH'ın helak edeceği veya çetin bir biçimde azaplandıracağı bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz" dedi. Dediler ki: "Rabbinizden özür dileyin" belki dinleyip kurtulurlar.Kendilerine hatırlatılanları önemsemeyip unutunca, kötülüklerle mücadele edenleri kurtardık; haksızlık edenleri de yoldan çıkmalarına karşılık olarak feci bir azap ile yakaladık.Kendilerine yasaklananlara uymayınca da onlara, "Aşağılık maymunlar olun!" dedik.Ayrıca Rabbin, diriliş gününe kadar onlara cezaların en kötüsünü verecek kimseler göndereceğini bildirdi. Rabbin çabuk sonuçlandırandır ve elbette O, Bağışlayandır, Rahimdir.Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.Onların yerine, kitaba mirasçı olan başka nesiller geçti. Ancak, "Nasıl olsa bağışlanacağız" diyerek aşağılık ve geçici menfaatleri seçtiler. Kendilerine, benzeri geçici menfaatler gelse yine seçerler. Onlardan, kitaba bağlı kalacaklarına ve ALLAH hakkında ancak gerçeği söyleyeceklerine dair söz alınmamış mıydı? Onu okuyup öğrenmediler mi? Erdemliler için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Anlamıyor musunuz?Kitaba sarılanlar ve namaz kılanlara gelince, iyiliğe çalışanları ödülsüz bırakmayız.Dağı bir şemsiye gibi üzerlerinde sarsmıştık. Öyle ki tepelerine düşeceğini sanmışlardı: "Size verdiğime sımsıkı sarılın. Kurtulabilmeniz için içeriği üzerinde düşünün."


9:29,30,31- Kendilerine kitap verilenler arasından, ALLAH'ı ve ahiret gününü onaylamayan, ALLAH'ın ve elçisinin yasakladığını yasaklamayan ve gerçek dine uymayan kimselerle boyunlarını eğip elleriyle tazminat ödeyinceye kadar savaşın. Yahudiler: "Uzeyr ALLAH'ın oğludur" dediler. Hıristiyanlar da, "Mesih ALLAH'ın oğludur" dediler. Bu, ağızlarından çıkan sözleridir. Önceden inkâr etmiş olanların sözlerini taklit ediyorlar. ALLAH onları mahkûm eder. Nasıl da çevriliyorlar?Din bilginlerini, din adamlarını ve Meryem oğlu Mesih'i ALLAH'ın dışında rabler edindiler. Oysa, yalnız tek Tanrı'ya hizmet etmekle emredilmişlerdi. O'ndan başka tanrı yoktur. O, eş koştukları kimselerden de çok Yücedir.


9:111,112- ALLAH gerçeği onaylayanların canlarını ve mallarını bahçe karşılığında satın almıştır. ALLAH yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, O'nun Tevrat'ta, İncil'de ve Kuran'da verdiği bir sözdür. Verdiği sözü, ALLAH'tan daha iyi kim yerine getirebilir? Öyleyse bu alışverişinizden dolayı sevinin. En büyük başarı budur.Onlar: Tövbe eden, hizmet yapan, yücelterek öven, aktif, eğilen, secde eden, iyiliği savunan, kötülükten meneden ve ALLAH'ın yasalarını koruyan insanlardır. Gerçeği onaylayanları müjdele.


13:36,42,43- Kendilerine kitap vermiş olduklarımız sana indirilene sevinirler. Bazı gruplar onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "ALLAH'a kul olmakla ve O'na ortak koşmamakla emredildim. O'na çağırırım ve dönüşüm de O'nadır."Onlardan öncekiler de düzenler kurdular; hâlbuki tüm düzenler ALLAH'a aittir. Her kişinin kazandığını bilir. Kâfirler de zaferin kime ait olduğunu bileceklerdir.İnkâr edenler, "Sen bir elçi değilsin!" diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak yeter ALLAH; kitabın bilgisine sahip olandır."


16:118,119,123,124- Yahudilere, daha önce sana anlattığımız şeyleri haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.Bunlara rağmen Rabbin, bilgisizlik yüzünden kötülük işledikten sonra ardından tövbe edip düzelenlere, evet senin Rabbin ondan sonra Bağışlayandır, Rahimdir.Nitekim, İbrahim'in dinini tek tanrılı olarak izlemen için sana vahyettik; o asla putperestlerden olmadı. Cumartesi tatili, sadece onda ayrılığa düşenlere farz kılınmıştı. Rabbin, ayrılığa düştükleri konuda diriliş günü aralarında hüküm verecektir.


17:1,2,3,4,5,6,7,8- Bazı ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu geceleyin Sınırlanmış Mescitten, çevresini kutlu kıldığı en uzak mescide alıp götüren çok Yücedir. O kuşkusuz İşitendir, Görendir. Aynı şekilde, Musa'ya kitabı vermiştik. İsrailoğullarını şu gerçeğe iletmek için: "Benden başka bir sahip edinmeyin."Onlar, Nuh ile birlikte taşıttığımız kimselerin soyudur; o şükreden bir kuldu.Kitapta, İsrailoğullarına: "Yeryüzünde iki kere bozgunculuk çıkaracaksınız ve alabildiğine kibirleneceksiniz" diye bildirdik,"Birincisinin zamanı gelince, büyük güce sahip kullarımızı üstünüze göndeririz. Evlerinize kadar girerek araştırırlar. Gerçekleşmesi gereken bir sözdü bu.""Sonra onları yenme olanağını size vereceğiz, sizi mal ve soy ile destekleyerek savaşçılarınızı çoğaltacağız.""İyi davranırsanız, kendiniz için iyi davranmış olursunuz. Kötü davranırsanız yine kendiniz içindir. Sonuncusunun zamanı gelince, sizi kedere boğacaklar ve ilk defa girdikleri gibi mescide girecekler. Ele geçirdiklerini yerle bir edecekler."Rabbiniz size rahmet eder. Siz dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi kafirler için kuşatıcı kıldık.


17:90,91,92,93,94,95,96,97,98,99,100- Dediler ki: "Yerden bize bir kaynak fışkırtmadıkça seni onaylamayız.""Veya hurma ve üzüm bahçelerin olup aralarında ırmaklar fışkırtmalısın.""Veya ileri sürdüğün gibi gökten üzerimize parçalar düşürmeli, yahut ALLAH'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.""Ya da altın bir evin olmalı veya göğe yükselmelisin. Yükselsen bile okuyacağımız bir kitabı üzerimize indirmedikçe onu onaylamayız." De ki: "Rabbim yücedir. Ben elçi olan bir insandan başka bir şey miyim ki!"Kendilerine hidayet geldiğinde, halk: "ALLAH bir insanı mı elçi olarak gönderdi" diyerek onaylamadı.De ki: "Yeryüzünde yerleşip dolaşan melekler olsaydı onlara gökten bir meleği elçi gönderirdik."De ki: "Benimle sizin aranızda ALLAH tanıktır. O, kullarından haber alır, görür."ALLAH kime yol gösterirse o kişi doğruyu bulmuştur. Kimi de saptırırsa onlar için O'ndan başka bir koruyucu da bulamazsın. Diriliş günü de onları kör, dilsiz ve sağır olarak yaka paça toplarız. Cehennemdir yerleri. Soğudukça alevlerini arttırırız.Ayetlerimizi yalanladıkları, "Kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz!" dedikleri için cezaları budur.Gökleri ve yeri yaratan ALLAH'ın onların bir benzerini tekrar yaratmaya gücü yeteceğini düşünmüyorlar mı? Nitekim onlar için belli ve kesin bir süre koymuştur. Zalimler hâlâ inkâr ediyorlar.De ki: "Rabbimin rahmet hazineleri sizin elinizde olsaydı, harcamakla tükenir korkusuyla onları tutacaktınız. İnsan cimridir."


18:1,2,3,4,5,6- ALLAH'a övgü olsun, kuluna kitabı indirmiş ve onda hiçbir eğriliğe yer vermemiştir.Dosdoğru... O'ndan gelecek şiddetli bir cezaya karşı uyarsın ve erdemli davranan müminlere kendileri için güzel bir ödülü müjdelesin.Ki orada sürekli kalacaklardır.Ve "ALLAH çocuk edindi" diyenleri de uyarsın.Ne onların, ne de atalarının bu konuda bir bilgileri yoktur. Ağızlarından ne büyük bir söz çıkıyor! Yalandan başka şey söylemiyorlar.Bu hadisi onaylamazlarsa onların ardından kendini sorumlu tutarak suçlayıp üzülecek misin?


18:83...101- Sana, iki nesil kadar yönetime sahip olan kişiden sorarlar. De ki: "Size ondan bir öğüt ve hatırlatma aktaracağım."Biz ona yeryüzünde yönetim gücünü ve her türlü imkanı verdik.Nitekim, o bir yol izledi.Uzak batıya varınca güneşi büyük bir okyanusta batar buldu ve orada bir topluluk ile karşılaştı. "Ey İki Nesil Sahibi, dilersen onları cezalandır, dilersen onlara iyi davran" dedik.Dedi ki, "Kim haksızlık ederse onu cezalandıracağız, Rabbine döndürülünce de O onu görülmemiş bir cezaya çarpacaktır.""Gerçeği onaylayıp erdemli davranana gelince, ona güzel bir ödül vardır. Ona kolaylık göstereceğiz."Sonra bir yol tuttu.Uzak doğuya varınca, güneşi, kendilerini güneşten koruyacak herhangi bir şeye sahip olmayan bir topluluk üzerine doğar buldu.İşte böyle… Onun her bulduğunu tamamıyla biliyorduk.Sonra yine bir yol tuttu.İki seddin arasına varınca, ötesinde, nerdeyse söz anlamayan bir topluluk buldu.Dediler ki, "Ey İki Nesle Sahip Olan (Zül Karneyn), Yecuc ve Mecuc yeryüzünde kötülük işliyorlar. Bizimle onların arasında bir engel koyman için sana bir vergi ödeyebilir miyiz?" Dedi ki, "Rabbimin bana verdikleri daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına bir duvar kurayım.""Bana demir kütleleri getirin." Her iki barikatın arasını doldurunca, "Üfleyin!" dedi. Onu bir ateş haline sokunca da, "Getirin, üstüne erimiş bakır dökeyim" dedi.Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler."Bu, Rabbimden bir rahmettir" dedi. "Rabbimin belirlediği an gelince onu paramparça eder. Rabbimin sözü gerçektir."O gün onları bırakırız. Dalgalar halinde birbirlerine girerler. Boruya üflenir; hepsini bir araya toplarız.O gün cehennemi sunarız o kafirlere…Onlar ki mesajıma karşı gözleri perdeliydi, dinleyemezlerdi de…


26:192...197- Bu, evrenlerin Rabbinin indirdiği vahiydir.Onu Güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir.Senin kalbine… Uyarıcılardan biri olasın diye.Apaçık Arapça bir dille.Daha önceki kitaplarda da anılmıştır.İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmiş olması onlar için yeterli bir delil oluşturmuyor mu?


27:15...44- Biz Davud'a ve Süleyman'a bilgi vermiştik de "Bize, gerçeği onaylayan kullarının birçoğundan daha fazla bağışta bulunan ALLAH'a övgüler olsun" demişlerdi.Süleyman Davud'a varis oldu. Dedi ki, "Ey halk, bize kuşların dilini anlamak öğretildi ve bize her şeyden verildi. Bu apaçık bir lütuftur."Süleyman için, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular oluşturulmuştu ve düzenle sevkediliyorlardı.Karınca vadisine varınca, bir karınca, "Ey karıncalar, yuvalarınıza giriniz ki Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler." Onun sözüne gülerek, "Rabbim, senin bana ve ana babama bağışladığın nimetlerine şükretmeye ve hoşnut olacağın erdemli davranışlarda bulunmaya beni yönelt. Rahmetinle, beni erdemli kullarının arasına sok."Kuşları denetledi ve, "Neden hüdhüdü görmüyorum, yoksa kaçak mı?" dedi.Bana (özür olarak) açık bir delil getirmezse, onu şiddetli bir cezaya çarpacağım, yahut onu keseceğim.Çok geçmeden (hüdhüd) geldi ve, "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim" dedi, "Sana Sebe'den önemli bir haber getirdim.""Onları sahiplenen bir kadın buldum. Kendisine her şeyden verilmiş ve büyük bir sarayı var.""Onu ve halkını Allah'ın yakınından/aşağısından güneşe secde eder buldum. Sapkın onların işlerini kendilerine süslemiş ve onları yoldan çıkarmış ve bu yüzden doğruyu görmüyorlar.""Halbuki onlar, göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran ALLAH'a secde etmeliydiler. O, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir."ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur. O büyük yönetimin Rabbidir.Dedi ki, "Doğru mu konuştun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz.""Şu mektubumu onlara götürüp ilet ve sonra bir yana çekilip tepkilerini gözle."(Kadın lider) dedi, "Ey konseyim, bana onurlu bir mektup gelmiş bulunuyor.""O, Süleyman'dandır ve o, ‘Rahman ve Rahim ALLAH'ın İsmiyle' dir." "‘Bana karşı büyüklük taslamayın; bana Müslümanlar olarak gelin,' diye uyarmaktadır."dipnot"Ey konseyim, şu işte bana bir fikir verin. Siz yanımda bulunmadıkça bir işte karar vermem" dedi."Biz güçlüyüz, yaman savaşçılarız ve son karar sana aittir. Kararını uygula" dediler.(Kadın lider) dedi ki, "Krallar girdikleri ülkeleri bozarlar ve onların onurlu halkını aşağılarlar. Böyle davranırlar." "Onlara bir armağan göndereyim de bakayım elçiler nasıl bir tepki ile dönecekler."(Elçi) geldiğinde Süleyman kendisine şunları dedi, "Siz bana para ve mal mı vermek istiyorsunuz? ALLAH'ın bana verdikleri sizin bana verdiğinizden çok daha iyidir. Armağanınızla (ben değil) siz sevinebilirsiniz.""Onlara dön, (ve bildir ki) karşı konulamayacak ordularla üzerlerine varacağız ve onları aşağılanmış ve küçültülmüş olarak oradan çıkartacağız."Dedi ki, "Ey konseyim, onlar bana Müslümanlar olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?"Cinlerden bir ifrit, "Sen daha yerinden kalkmadan onu sana getirebilirim. Bunu becerebilecek güce sahibim" dedi.Kitap bilgisine sahip olan birisi de "Ben onu, gözünü kırpman için geçen süreden daha çabuk getirebilirim" dedi. Onu yanında duruyor görünce, "Bu Rabbimin bir lütfudur. Şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğimi sınıyor. Şükreden kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de, bilsin ki benim Rabbim Zengindir, Şereflidir" dedi."Tahtının biçimini değiştirin, bakalım doğruyu bulabilecek mi, yoksa doğruyu bulamayanlardan mı olacak?"(Kadın lider) varınca kendisine, "Senin tahtın buna mı benziyor?" dendi. "Tıpkı o" dedi, "Bize ondan önce bilgi verilmişti ve biz Müslüman idik."Onu, ALLAH'tan aşağı hizmet ettikleri saptırmıştı. İnkarcı bir topluluğun bir bireyi idi.Ona, "Sarayın salonuna gir" dendi. Sarayın salonunu görünce, su havuzu sanarak bacaklarını sıvadı. (Süleyman) dedi ki, "Bu, kristalle döşenmiş bir salondur." (Kadın lider), "Rabbim, kendime haksızlık etmişim. Süleyman ile birlikte evrenlerin Rabbi ALLAH'a teslim oldum" dedi.


27:76- Bu Kuran, İsrailoğullarının hâlâ tartışmakta olduğu birçok konuyu anlatmaktadır.


28:48...55- Tarafımızdan kendilerine gerçek ulaştığında, "Keşke Musa'ya verilen (mucizeler) in bir benzeri bize de getirilseydi!" dediler. (Aynı kafa yapısına sahip olanlar) daha önce de Musa'ya verilenleri inkâr etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki büyü(kitabı)dür. Biz ikisini de reddediyoruz" dediler.De ki: "Doğru sözlü iseniz, ALLAH katından bu ikisinden daha iyi yol gösteren bir kitap getirin, ben ona uyayım."Sana cevap vermezlerse bil ki sadece kuruntularına uyuyorlar. ALLAH'tan gelen bir yol gösterici olmadan, kuruntularına uyandan daha sapık kim olabilir? Kuşkusuz ALLAH zalim halkı doğruya iletmez.Öğüt alırlar diye kendilerine mesajı iletip durduk.Kendilerine daha önceki kitapları verdiklerimiz bunu onaylarlar.Kendilerine okunduğu zaman, "Onu onayladık. Bu, Rabbimizden gelen gerçektir. Zaten ondan önce de Müslümanlar idik" derler.Onların ödülleri, sabretmelerinden ötürü iki kez verilecektir. Kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine verdiğimiz nimetlerden verirler.Boş sözleri işittiklerinde ondan yüz çevirirler ve "Bizim işimiz bize, sizin işiniz size. Size selam (barış) olsun. Biz cahillerle uğraşmak istemeyiz" derler.


28:76...82- Karun, Musa'nın halkından olmasına rağmen ihanet edip onlara zulmetti. Kendisine öyle hazineler vermiştik ki anahtarları güçlü bir topluluğa bile ağır geliyordu. Halkı ona şöyle demişti: "Şımarma, ALLAH şımaranları sevmez.""ALLAH'ın sana verdiği nimetlerle, dünyadaki payını unutmadan ahiret yurdunu ara. ALLAH sana nasıl iyilikte bulunmuşsa sen de iyilikte bulun. Yeryüzünde bozgunculuk yapmayı arama. ALLAH bozguncuları sevmez."Dedi ki, "Tüm bunlar bana, bilgi ve becerimden dolayı verildi." Ondan önce, kendisinden daha büyük bir güce ve sayısal çoğunluğa sahip nice nesilleri ALLAH'ın yok ettiğini bilmez mi? Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz.Bir ara, tüm görkemiyle halkının arasına çıkmıştı. Dünya hayatını seçenler, "Keşke Karun'a verilenlerin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten, o çok şanslı biri" dediler.Kendilerine bilgi verilmiş olanlar, "Yazık size, gerçeği onaylayan ve erdemli davranan için ALLAH'ın ödülü daha iyidir" dediler. Buna ancak sabredenler kavuşturulur.Onu eviyle birlikte yerin dibine geçirdik. ALLAH'ın dışında kendisine yardım edecek bir bölüğü yoktu; kazananlardan olmadı.Bir önceki gün onun durumuna imrenenler, "Demek ki ALLAH kullarından dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de kısar. ALLAH bize lütfetmeseydi bizi de batırırdı. Demek kafirler başarıya ulaşamazlar" demeye başladılar.


29:46...55- Zalim olanları hariç, kitap halkıyla en güzel bir biçimde tartışın ve "Bize indirileni onayladık ve size indirileni de onayladık. Bizim Tanrımız, sizin de Tanrınız birdir. Biz sadece O'na teslim olduk" deyin.İşte sana bu kitabı indirdik. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onu onaylayacaklardır. Şunlardan (ümmilerden) da bazıları onaylayacaktır. Kafirlerden başkası ayetlerimizi reddetmez.Sen daha önceki hiçbir kitabı okumuyordun ve onları elinle de yazmıyordun. Bu durumda, yanlışı savunanların kuşkulanması için bir bahane oluşacaktı.Gerçekte o, kendilerine bilgi verilmiş olanların göğsünde apaçık ayetlerdir. Zalimlerden başkası ayetlerimizi reddetmez."Ona Rabbinden bir mucize inmeli değil miydi?" dediler. De ki: "Mucizeler ALLAH'ın katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."dipnotBu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda gerçeği onaylayan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak ALLAH yeter. Göklerde ve yerde ne varsa bilir. Yanlışı gerçek diye onaylayıp, ALLAH'ı onaylamayanlar, asıl zarara uğrayanlardır."Azabı getirmen için sana meydan okuyorlar! Belirlemiş olduğumuz bir zaman olmasaydı, o azap onlara gelecekti. Onlara ansızın, haberleri olmadan gelecektir.Sana azabı getirmen için meydan okuyorlar. Halbuki cehennem kafirleri kuşatmış bile.Gün gelecek azap üstlerinden ve ayaklarının altından onları sarıp örtecek ve (Tanrı onlara), "Yaptıklarınızı tadın" diyecektir.


29:68- Yalan uydurup ALLAH'a yakıştırandan ve kendisine gelen gerçeği yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kafirler için cehennemde bir yer yok mu?


32:23,24,25,26- Musa'ya kitabı verdik; bu konuda hiçbir kuşkun olmasın. Onu İsrailoğulları için bir rehber yaptık.Sabrettikleri ve ayetlerimizi kuşkusuz bir bilgiyle onayladıkları zaman, emrimiz doğrultusunda yol gösteren önderler atamıştık içlerinden.Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda onların arasında diriliş günü karar verecek olandır.Kendilerinden önce nice nesilleri yok etmiş olmamız üzerinde hiç düşünmediler mi? Ki şimdi onların yurtlarında dolaşıyorlar. Bunda dersler ve işaretler vardır. İşitmezler mi?


33:7,8- Nebilerden (peygamberlerden) misak (söz) almıştık. Senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan… Onlardan sapasağlam bir söz almıştık.Böylece doğrulardan doğruluklarını soracağız. İnkarcılar içinse acı bir azap hazırlamıştır.


40:34,35- Daha önce Yusuf da size apaçık delillerle gelmişti; fakat size getirdiği mesajı sürekli olarak kuşku ile karşılamıştınız. Nihayet o ölünce, "ALLAH ondan sonra elçi göndermeyecektir (O son elçidir)" demiştiniz. ALLAH, kuşkuda sınırı aşanı böylece saptırır." ALLAH'ın ayet ve mucizelerine karşı, hiçbir delile sahip olmadan tartışanlar, hem ALLAH katında ve hem de gerçeği onaylayanlar katında büyük bir öfkeye muhataptır. ALLAH her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler.


42:13,14- Daha önce Nuh'a buyrulan dini size yasa olarak belirledik. Sana vahyettiğimiz gibi İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da öğütledik: "Bu dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." Fakat kendilerini çağırdığın şey, ortak koşanlara ağır gelmektedir. ALLAH dileyeni kendine seçer ve kendisine yöneleni doğruya ulaştırır.Kendilerine bilgi ulaştıktan sonra sırf aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Belli bir zaman için Rabbinin verilmiş bir söz olmasaydı onların arasında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar da ondan kuşku ve şüphe içindedirler.


44:30...39- İsrailoğullarını alçaltıcı zulümden kurtarmıştık;Firavundan. O, azgın bir diktatör idi.Tüm halkın arasından özellikle onları seçtik.Ve onlara, açık bir sınav olarak mucizeler verdik.Şunlar da diyorlar ki:"Sadece bir kez ölürüz; dirilecek değiliz.""Doğru sözlüler iseniz, atalarımızı geri getirin."Onlar mı, yoksa Tubba' halkı ve onlardan öncekiler mi daha iyidir? Suçlu oldukları için onları yok etmiştik.Biz, gökler, yer ve aralarındakileri oyun ve eğlence için yaratmadık.Biz onları ancak belli bir amaca göre yarattık. Ne var ki onların çoğu bilmezler.


45:16,17,18- İsrailoğullarına kitabı, bilgeliği ve peygamberliği vermiştik. Onları iyi nimetlerle rızıklandırmış ve onları tüm halklara üstün kılmıştık.Onlara apaçık emirler verdik. Kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki çekememezlikten ötürü ayrılığa düştüler. Diriliş Günü senin Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda onların arasında yargı verecektir.Sonra sana da din konusunda bir yasa verdik; sen ona uymalısın, bilmeyenlerin keyfine uyma.


46:9,10,11,12- De ki "Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne olacağını da bilmem. Ben, ancak bana vahyedilene uyuyorum. Ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim."De ki: "Düşündünüz mü, ya o ALLAH katından ise ve siz de ona karşı çıkmışsanız ve İsrailoğullarından bir tanık da bunun benzerini görüp onayladığı halde, siz kibirlenip yüz çevirmişseniz?! Kuşkusuz ALLAH zalim topluluğu doğru yola iletmez."İnkar edenler, gerçeği onaylayanlara, "O iyi bir şey olsaydı onlar (İsrailoğulları) bizden öne geçemezlerdi" derler ve ona yol bulamadıkları için, "Bu bir efsanedir" diyeceklerdir. Bundan önce Musa'nın kitabı rehber ve rahmet idi. Bu, zalimleri uyarmak ve güzel davrananlara bir müjde olmak üzere Arapça indirilmiş doğrulayıcı bir kitaptır.


98:1...8- Kitap halkının inkârcıları ve putperestler, kendilerine açık delil/kanıt gelmesine rağmen yollarını terketmezler.ALLAH'ın bir elçisi kendilerine arındırılmış/temizlenmiş sahifeler okuyor.Onda dosdoğru öğretiler vardır.Gerçek şu ki, kendilerine kitap verilmiş olanlar, ancak onlara açık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.Oysa onlardan, dini sadece ALLAH'a ait kılan tektanrıcılar (monoteist) olarak O'na hizmet etmeleri, namazı gözetmeleri ve zekatı vermeleri istenmişti. İşte dosdoğru din budur. Kitap halkının inkârcıları ve putperestler, cehennem ateşinin içindedirler ve orada ebedi kalıcıdırlar. Onlar, yaratıkların en kötüsüdür.Gerçeği onaylayıp erdemli davrananlar ise yaratıkların en iyisidir.Rab'leri katındaki ödülleri, içinden ırmaklar akan bahçelerdir. Orada ebedi olarak kalacaklardır. ALLAH onlardan hoşnut olmuş, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. Rabbine saygı gösterenin ödülü işte böyledir.


http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=1381869
https://tr.wikipedia.org
Mesaj - Edip Yüksel


Yorumlar