Hac İbadeti Nasıl Olmalıdır? (Kuran Referans Alınarak Hazırlanmıştır)

HAC NE DEMEKTİR?


Öncelikle Hac kelimesinin Kuran referanslı anlamlarını açarak kelimenin ve türediği diğer kelimelerin anlamlarına daha objektif bakmaya çalışacağız. Bu tarzda bir çalışma yöntemi belirlemek bizden anlamamız istenen şekilde konuya yaklaşmamızı daha mümkün kılacaktır.


Hac sözlükte; saygı duyulan büyük ve önemli bir şeye yönelmek,ziyaret etmek, bir yere gidip gelmek, bir tartışmada delil getirmek suretiyle ile karşıdakine galip gelmek anlamlarına gelir.


Hac ile hüccet yani delil aynı kökten gelmektedir. Hüccet kelimesi türevleriyle birlikte Kur'ân-ı Kerim'de, tartışma, muhaseme, çekişme (Bakara, 2/139, 258; Âl-i İmrân, 3/20, 61, 65, 66; En'âm, 6/80); delil ve delil getirmek anlamlarında kullanılmıştır. Herhangi bir sıfat bulunmaksızın yalın halinde geçtiği âyetlerde, doğru ve kesin delil için kullanıldığı gibi batıl ve zannî delil için de kullanılmıştır (Bakara, 2/76, 150; Âl-i İmrân, 3/73; Nisâ, 4/165; En'âm, 6/83).


Kur'ân-ı Kerim Tevbe suresi 3. ayette söz konusu edilen Hacc-ı Ekber Günü ise, Kurban bayramının birinci günüdür. Hacc-ı Ekber, Arapça "El-Haccü'l Ekber" terkibinin Osmanlica söylenisidir ve kelime olarak "En Büyük Hac" demektir, Umreye de "hacc-ı asgar" (küçük hac) denir.


Hacce kelimesi fiil olarak kullanıldığında aşağıdaki anlamlara gelmektedir: (Örneğin İbrahim Peygamber’in tartışması)
Kelime Açıklama Hareke
بحث pişirmek (Öğrenmek) بَحَثَ
بحث öğrenmek (Bilgi edinmek) بَحَثَ
بحث duymak (bilgi almak, öğrenmek.) بَحَثَ
بحث müzakere (Bir konuyla ilgili görüşme) بَحْث
بحث müşavere (Danışma) بَحْث
بحث etüt (bir konuda yapılan inceleme, araştırma) بَحْث
بحث inceleme (incelemek işi.) بَحْث
بحث araştırma (Bilim ve sanatla iligili olarak yapılan yöntemli çalışma.) بَحْث


Gördüğümüz gibi Hac kelimesinden türeyen ve Kuran içerisinde kullanılan hacce ve hüccet kelimeleri de içlerinde geçtikleri ayetler manasında delil üzerine tartışmak, müzakere etmek, bilgi alışverişi yapmak anlamlarına gelir.


Aşağıda bu kelimelerin geçtiği bir takım referans ayetler vereceğim. Siz de Arapçasında bu kelimelerin geldiği kısımlara Türkçe manası ile eğilir ve cümleyi tekrar okursanız genel anlamda bu şekilde yaşanmayan ama kendisinden hiçbir doğruyu da bundan dolayı götüremeyeceğimiz, akıl dini olan İslam’a en yakışan mananın bu olduğunu göreceksiniz. Aklı kullanmaya alışkın olamayan İslam dünyasında bunu kabul etmekte zorlanmak ve uygulanabilirliğinden şüphe etmek sadece daha önce içi boş kavramlarla yaşanan bir dini anlayışın kötü tecrübelerinden dolayı sebebiyet verecektir.
(Ref. Ayetler: 3:97, 2:158, 2:196-197, 2:150, 4:165, 6:149, 45:25, 42:15, 6:83, 42:16)
Hac islam öncesi toplumunda da icra edilen bir tapınma şekliydi. Araplar Haram aylar adını verdikleri ve nesi' uygulamasıyla yılın hep aynı mevsimine denk getirdikleri belirli aylarda (zilkade, zilhicce, muharrem) savaş yapmazlar ve bu ayları hac, panayır ve ticaret için kullanırlardı. Araplar bu hac sırasında Kabeyi ve kutsal yerleri ziyaret eder, ilahları telbiyelerle yüceltir, kurbanlar keserek kanlarını onlara sürerler, etlerini de diğer ziyaretçilere dağıtırlardı. Araplar Hacer'ül esved'e de büyük saygı duyarlardı.


Şimdi çok az bir süre durup içinde bulunduğumuz toplumda bu anlayıştan ne denli uzak kalabildiğimizi ve Kuran aramızda bulunup, İslamiyet de Peygamber zamanında Arap yarım adasında yaşandığı halde neden çok büyük bir değişim geçirilmediğini düşünmenizi istiyorum. Şu anda uymakta bir sakınca görmediğimiz o sevgili ve saygı değer atalarımız ya hiç bir şey bilmeyen, yanlışa olduğu gibi sürüklenen ve akıllarını kullanmayan bir topluluksa…


Şuanda da Hacer’ül Esved’e el sürmek, onu öpmek için o taşa duydukları yüksek saygıdan birbirlerini ezmiyorlar mı? Allah’tan çok yaşamış ve ölmüş tarihi kişileri anmakta bir sorun görmüyorlar mı? Kutsal su diye kuyu suyundan Zemzem satmıyorlar mı? Ne için Kurban kestiklerini bilmeden Allah’a hayvanları Kabe’de veya değilken aynı anda kurban etmiyorlar mı? Hep aynı mevsimde ve aynı günde Hac yapmaya çalışmıyorlar mı?


Olan ile olması gerekeni anlamaya çalışmak adına var olan Hac anlayışını bilmemiz de gerekmektedir. Önce her yıl yaşanan Hac ibadetinde ne amaçla, hangi uygulamaların gözetildiğini bir inceleyelim.


Klasik İslam anlayışında Hac ibadeti ve ritüelleri aşağıda anlatıldığı şekilde anlamlandırılmış ve uygulanmıştır:


"İslami anlatımlarda hac ve ritüeller İbrahim'e dayandırılır; "İbrahim, eşi Hacer ve henüz bir bebek olan oğlu İsmail ile Filistin'den Mekke'ye gider ve onları orada bırakır. Hacer, çölde azıksız ve susuz kalarak önce Safa tepesine sonra Merve tepesine çıkıp etrafı araştırır. Vadiye inince İsmail'i bulamaz, iki tepe arasında 7 kere koşar ve sonunda İsmail'i bulur. İsmail ayağı ile kumu deşelemiş ve zemzem adı verilen suyu çıkartmıştır. İbrahim seneler sonra Filistin'den onların yanına gelir. Rüyasında İsmail'i kurban etmesi istenir. Mina'ya İsmaili kurban etmeye giderken giderken şeytan ona musallat olur. Şeytanı taşla kovar. Sonra şeytan İbrahim'in karısı Hacer'e musallat olur. Hacer de şeytanı taşlar. İsmail'e yanaşır, o da taşla kovar. İbrahim tam İsmail'i kurban edecekken gökten bir koç indirilir ve İsmail kurtulur.


İbrahim ile İsmail Kâbe'yi inşa ederler. İbrahim'in inşaat sırasında üzerine çıktığı taştaki ayak izine Makam-ı İbrahim denir. Kabe tamamlanınca köşesine Hacer-i Esved'i haccın başlangıç ve bitişini göstermek üzere yerleştirdiler. İbrahim'den sonra kabenin içine putlar yerleştirilir ve putperestlerin hac yeri olur.


Şeytan Taşlama Bölgesi


Arafat


Hacer-i Esved




Makam-ı İbrahim




Kâbe-i Muazzama kapısı ile Hacer-ül Esved taşı arasındaki Mültezem denilen bölümde yapılan duaların Allah katında reddedilmediğini düşünen hacılar.




Sefa ile Merve Yürüyüşü






Kur'an da hac 'Yolculuğuna gücü yetenlerin' üzerine Allah'ın bir hakkı olarak haccetmeleri gerektiği ifade edilir. Fakat İslam dini bilginleri yorumlarında, kişinin hac ile dinen yükümlü olmasını bazı şartların sağlanmış olmasına bağlarlar, bunlar güvenlik ve ulaşım dışında kişinin;


  • Müslüman olması,
  • Ergenlik çağına ulaşmış olması,
  • Akıllı olması,
  • Hür olmak olması,
  • Borçlu olmaması,
  • Asli ihtiyaçlarına ve evine dönünceye kadar aile fertlerine yetecek, yol ve vasıta masraflarını karşılayacak kadar paraya sahip bulunması şeklinde ifade edilir."


Yukarıda bir takım kelimeleri neden belirgin karakter kullanarak yazdığımı anlamışsınızdır sanıyorum. Hac hakkında az çok bilgisi olan herkesin kulağına, dağınık halde de olsa bu kelimeler gelmiştir. Burada sözü geçen bu kelimelerin ve üzerlerine yapışan ritüellerin hangi fikre dayanarak uygulandığını anlamış oluyoruz.


Hac uygulamasının genel manadan anlamına tanık olduktan sonra Kuran içerisinde geçen Hac ile ilgili ayetleri daha sağlıklı inceleyebileceğimizi düşünüyorum.

HAC UYGULAMASI İLE İLGİLİ AYETLER


22:26...37- İbrahim'i Ev'in mekanına yerleştirmiştik: "Bana hiçbir şeyi ortak etme. Evimi de ziyaretçiler, orada yerleşenler, rüku ve secde edenler için temizle." "İnsanlara Hac ziyaretini ilan et. Sana yaya olarak veya çeşitli taşıt araçlarıyla uzaklardan gelsinler." Ki kendileri için bir takım (sosyal, politik, ekonomik) yararlara tanık olsunlar ve kendilerine çiftlik hayvanlarını rızık olarak verdiği için ALLAH'ın ismini bilinen günlerde ansınlar. "Onlardan yiyin ve sıkıntı içindeki yoksullara da yedirin." Sonra yükümlülüklerini tamamlasınlar, vermiş oldukları sözlerini yerine getirsinler ve o Tarihi Evi ziyaret etsinler. İşte böyle. Kim ALLAH'ın yasaklarına saygı gösterirse Rabbinin yanında kendisi için daha iyidir. Size özellikle bildirilenlerin haricindeki tüm çiftlik hayvanları helal (yasal) kılınmıştır. O halde putperestliğin felaketinden kaçının, yalan sözden sakının. ALLAH'a ortak koşmayarak, kendinizi sadece O'na adayın. Kim ALLAH'a ortak koşarsa sanki gökten düşmüş ve kendisini akbaba kapmış veya rüzgar tarafından derin bir uçuruma sürükleniyor gibidir. Kimler ALLAH'ın emirlerine saygı gösterirse kalplerindeki erdemi sergilemiştir. Onları o Tarihi Eve bağışlanmadan önce o (hayvan)lardan belli bir süre yararlanırsınız.Kendilerine çiftlik hayvanlarını rızık olarak vermesinden ötürü ALLAH'ın ismini anmaları için, her topluluğa ayrı bir ibadet biçimi belirledik. Tanrınız bir tek tanrıdır. Sadece O'na teslim olun. İtaat edenlere müjde ver.Onlar öyle kimselerdir ki, ALLAH'tan söz edildiğinde yürekleri ürperir. Başlarına gelene sabrederler, namazı gözetirler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan yardım için harcarlar. ALLAH'a kulluğun bir işareti olarak, hayvanların kurban edilmesinde sizin için yararlar mevcuttur. Onlar sırada diziliyken üzerlerinde ALLAH'ın ismini anmalısınız. Yanları üzerine düştükleri zaman da onlardan yiyin ve dilenene de dilenmeyen yoksula da yedirin. Şükredesiniz diye onları size amade kıldık.ALLAH'a ne onların etleri, ne de kanları ulaşır; O'na ancak sizin erdemli davranışınız ulaşır. Onları böylece sizin hizmetinize vermiştir ki, sizi doğruya ulaştırdığı için ALLAH'ın büyüklüğünü anasınız.

2:158-  Edip Yüksel Çeviri: Sükunet (Sefa) ve mertlik (Merve) ALLAH'ın işaretlerindendir. Konferans veya ziyaret (umre) için Ev'e varan birisi o ikisi arasında gidip gelebilir. Kim gönülden bir iyilik yaparsa, ALLAH teşekküre karşılık verendir, Bilendir… (Çeviriyi yapan kişi kelimelerin kelime anlamlarına göre bir yol da tutulabileceğinden bahsetmiştir. Şeklen gidip gelmekte ve kelime anlamıyla bir içsel meditasyona çekilerek ya da bu iki yol arasında yardımlaşamaya önem vererek gidip gelmekte bir sakınca yoktur şeklinde bir yaklaşımda bulunur.


Aynı ayetin daha iyi anlaşılabilmesi için Diyanet çevirisine de yer vereceğim.


2:158- Diyanet İşleri Çevirisi: Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah'ın koyduğu nişanlardandır. Her kim Beytullah'ı ziyaret eder veya umre yaparsa onları tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur. Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve (yapılanı) hakkıyla bilir.


Diyanet dipnotu: Safa ile Merve, Kabe’nin doğu tarafında iki tepenin adıdır. Hacer validemiz Hz.İsmail için su ararken bu iki tepe arasında yedi defa koşmuştur. Bugün hac ve umre için Beytullah’ı ziyaret ve tavaf edenler, aynı zamanda Safa ile Merve arasında sa’yederler. Ayette, iki tepe arasında sa’yetmekte(gelip gitmekte) günah yoktur, denilmiştir. Çünkü cahileye devrinde her iki tepede de birer put vardı. Her ne kadar İslam bu putları kaldırmışsa da bazı kimselerin içinde bir şüphe kaldı. İşte yukarıdaki ayetle bu şüphe tamamen giderilmiş oldu.)

2:189- Sana ayın evrelerini soruyorlar. De ki o, insanlar ve konferans ibadeti için bir zaman ölçüsüdür. İyilik, lafı dolandırmak değildir, iyilik sakınmaktır. Dürüst olun. Kurtuluşunuz için ALLAH'ı dinleyin.


2:196- Yıllık Tartışma Konferansı ve umreyi ALLAH için tamamlayın. Engellenirseniz kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, yerine ulaşıncaya kadar başınızı traş etmeyin; ancak hasta olan veya başından bir rahatsızlığı bulunanlar, oruç, sadaka veya herhangi bir ibadetle fidye vermeli. Güven ortamında, her kim Konferans zamanına kadar ziyaretten yararlanırsa, kolayına gelen bir kurban göndermeli. Bunu yerine getiremeyenler, konferans anında üç gün ve döndükten sonra da yedi gün olmak üzere toplam on gün oruç tutmalı. Bu, ailesi Sınırlanmış Mescid civarında oturmayanlar içindir. ALLAH'ı dinleyin ve bilin ki ALLAH'ın azabı çetindir.


(Dipnot:
Hac ve umre Kutsal Aylarda beraber yapılmalı; ancak Umre (Kâbe ziyareti) her zaman yapılabilir.)


2:197- Bilimsel tartışma konferansı (Hac), bilinen aylarda uygulanmalı. Kim o aylarda konferansa (Hacca) karar vermişse bilsin ki, konferansta cinsel ilişki, kötülük yapmak, çekişmek yoktur. Yaptığınız her iyiliği ALLAH bilir. Yol için azığınızı hazırlarken en hayırlı azığın erdemlilik olduğunu unutmayın. Anlayış sahipleri! Beni dinleyin.


(Dipnot:
Konferans, Kutsal Aylar olan Zil-Hicce, Muharrem, Safer ve Ra-biül Evvel aylarının başında yapılabilir (2:189). Böylece dört Kutsal ayın ilk günlerinde olmak üzere bir yılda dört Konferans düzenlemek mümkündür. Konferansı birkaç güne sıkıştırmak uygulaması milyonlarca katılımcıya yetersiz servis, pislik ve kargaşalığa mahkûm ediyor. Bak 9:37.)


2:198-  Edip Yüksel Çeviri: Rabbinizin iyiliğini aramanızda (lütuf ve bereket istemenizde) sakınca yok. Tanışma/kimlik istasyonundan ayrıldığınızda Sınırlanmış Bölgede ALLAH'ı anın. Sizi doğru yola ilettiği için O'nu anın; bundan önce siz sapıtmıştınız. ( Çeviriyi yapan kişi ayette kalın harflerle belirtilen kelimeleri dipnotsuz şekilde verdiği için başka bir çeviriden de yardım alarak incelemeye çalışacağım.)


2:198- Diyanet İşleri Çevirisi:(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz.


(Meş'aru'l-Haram:  Anlamı, “dokunulmaz, bilgilenilen-bilinçlenilen yer” demektir. Mekke'de, Arafat ile Mina arasında, Müzdelife'nin sonunda Kuzah tepesinin civarına verilen isimdir. Bu yer hürmetli olması ve burada haccın şiarlarından olan gecelemek, vakfe yapmak, namaz kılıp dua etmek gibi ibadetler yapıldığından Meş'aru'l-Haram diye isimlendirilmiştir.


Arafat: Lügat kitaplarında “Arafat” sözcüğü ile ilgili şu bilgiler verilmiştir :
Denildi ki, Adem ile Havva cennetten indirildikten sonra burada buluşup tanıştılar” onun için buraya “Arafat” denilmiştir. Hacılar burada toplanıp birbirleriyle burada tanıştıkları için buraya “Arafat” denilmiştir. Arafat kelime manası incelendiğinde eğitim-öğretim merkezi şeklinde de anlaşılabiliyor.)

2:199- Sonra, halkın topluca yayıldığı yerden siz de yayılın, ALLAH'­tan bağışlanma dileyin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.


2:200- Töreninizi bitirdiğiniz zaman, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha güçlü olarak ALLAH'ı anmayı sürdürün. Halktan kimi "Rabbimiz, bize bu dünyada ver" der; onun ahiretten bir payı olmaz.


2:201- Kimi de, "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi ateşin azabından koru" der.


2:202- Hepsinin kazandıklarından bir payı vardır. ALLAH hesabı çabuk görendir.


2:203- Sayılı günlerde ALLAH'ı anın. Erdemli davrandıkları sürece, bunu iki günde bitirmek için acele edene bir günah yoktur, geri kalana da bir günah yoktur. ALLAH'ı dinleyin ve O'nun huzurunda toplanacağınızı unutmayın.


3:96- Halk için kurulan ilk ev, tüm halklara bir hidayet kaynağı olan Bekke'deki kutlu evdir.


(Dipnot:
Mekke, 48:24 ayetinde "Mekke" olarak yazılmasına rağmen burada "Bek­ke" şeklinde yazılması ilginçtir. Surenin başındaki harflerin 19 kodlu matematiksel sistemdeki rolü düşünülürse, "M" harfi yerine "B" harfinin kullanılmasının A.L.M. harfleriyle başlayan bu surede "M" harfinin sayımıyla ilişkisi anlaşılır. Ayrıca, Tevrat, Zebur 84:5 ayeti Bekke Vadisinden söz eder. Bekke'nin Mekke'den farklı olduğunu iddia edenler var.)


3:97- Orada apaçık işaretler var: İbrahim'in (putperestliğe karşı) duruş yeridir. Oraya giren güvenlik içinde olmalı. Halktan yolculuğa gücü yetenler o Ev'i ALLAH için konferansa gitmekle yükümlüdür. Kim inkâr ederse bilsin ki ALLAH kimseye muhtaç değildir.


5:1- Gerçeği onaylayanlar, anlaşmalarınızı uygulayın. Size okunacak olanların dışındaki hayvanlar size helal kılındı. Yalnız yasaklı iken avlanmayı helal saymamak koşuluyla… ALLAH dilediği hükmü verir.


5:2- Gerçeği onaylayanlar! Ne ALLAH'ın koyduğu dinsel törenlere, ne sınırlanmış aya, ne kurbana, ne onları işaretleyen çelenklere ve ne de Rab'lerinin lütuf ve rızasını aramak için Sınırlanmış Ev'e doğru yola çıkanlara saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Sınırlanmış Mescit'ten çeviren bir topluluğa olan kininizden dolayı provokasyona gelip saldırganlaşmayın. İyilik ve erdemlilikte yardımlaşın. Kötülük ve düşmanlıkta yardımlaşmayın. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH'ın cezası çetindir.


5:95- Gerçeği onaylayanlar, yasaklıyken/sınırlanmışken av hayvanı öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası, aranızdan iki adaletli kişinin kararlaştıracağı ona denk bir evcil hayvanı kurban olarak Kâbe'ye göndermesidir. Yahut ceza olarak, yoksulları doyurması ya da buna denk oruç tutması gerekir. Böylece yaptığının vebalini tatmış olsun. Geçmiştekileri ALLAH affetti. Kim bunu tekrarlarsa ALLAH ondan öç alır. ALLAH Üstündür, Öç alandır.


5:96- Deniz hayvanlarını avlamak ve onları yemek size helal kılındı. Size ve yolculara geçimlik olmak üzere… İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı size yasaklandı. Huzuruna toplanacağınız ALLAH'ı dinleyin.


9:19- Konferansa katılanlara su verme ve Sınırlanmış Mescidi ziyarete hazır bulundurma işini, ALLAH'ı ve ahiret gününü onaylamakla, namazı gözetmek, zekât vermek ve ALLAH yolunda cihat etmekle bir mi tutuyorsunuz? ALLAH yanında onlar bir değildir. ALLAH zalim toplumu doğruya ulaştırmaz.




Kuranda yer alan Kurban ile ilgili ayetleri incelediğim blog yazıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. O nedenle burada bu konuya tekrar yer vermeyeceğim.


http://burasiyerimi.blogspot.com.tr/2016/02/kurban-uygulamasnn-kurandaki-yeri.html

HAC İBADETİ NE ZAMAN YAPILIR?


9:36- Gökleri ve yeri yarattığı gün ALLAH'ın kitabında ayların sayısı, ALLAH'a göre on ikidir. Bunlardan dördü ise sınırlanmıştır (Haram aydır). İşte kusursuz din budur; o aylarda (savaşarak) kendinize zulmetmeyiniz. Ama putperestler sizinle toptan savaşırlarsa siz de onlarla toptan savaşın. Bilesiniz ki ALLAH erdemli davrananların yanındadır.

2:197- Bilimsel tartışma konferansı (Hac), bilinen aylarda uygulanmalı. Kim o aylarda konferansa (Hacca) karar vermişse bilsin ki, konferansta cinsel ilişki, kötülük yapmak, çekişmek yoktur. Yaptığınız her iyiliği ALLAH bilir. Yol için azığınızı hazırlarken en hayırlı azığın erdemlilik olduğunu unutmayın. Anlayış sahipleri! Beni dinleyin.


İlk etapta fark etmemiz gereken nokta bu ifadeler ile haccın günümüzde yapıldığı şekilde tek bir ay ile sınırlandırmadığını anlıyoruz. Ayrıca 9:3,5,2,36 numaralı ayetlerin Arapça anlamlarıyla birlikte incelenmesiyle haram ayların 4 tane olduğunu ve bunların birbirini izleyen 4 ay olduğunu da görmekteyiz. 2:197 numaralı ayette dikkatimizi çeken bir ibareye rastlıyoruz. “Bilinen aylar” yani Kuran’ın anlatım şekline hakim olan biri çok çabuk anlıyor ki biz bu ayların bilgisine haiziz ve Allah bilmediğimiz bir şeyden bizi sorumlu tutmayacağı gibi bizi serbest bırakmadığı noktalarda da gayet detaycı davranmıştır. O halde nerede bu ayların bilgisi? Bize atalarımız tarafından ne dendiyse onu kabul etmeli miyiz yoksa bunun kendimize de kanıtlayabileceğimiz bir bilgisi var mı?


9:37- Sınırlanmış Ayların (haram ayların) yerini değiştirmek inkârın ileri noktasıdır. İnkârcılar onunla saptırılırlar. ALLAH'ın sınırlanmış saydığı ayların sayısına denk düşürmek amacıyla onu bir yıl helal, bir yıl da sınırlanmış sayarlar. Böylece, ALLAH'ın sınırladığı ayları ihlal ederler. İşledikleri kötülükler, gözlerinde güzel görünüyor. ALLAH inkârcı topluluğu doğruya ulaştırmaz.


9:37 Numaralı ayette Allah’ın bizi uyardığı nokta aklıma geliyor. Allah bizi haram ayları erteleyen ya da yerini değiştirenlere karşı uyarmaktadır. Hatta işledikleri kötülüklerin gözlerine güzel gözüktüğünü de eklemiştir. Günümüz İslam dünyasında yaygın olan Kutsal Aylar, Ay senesinin 7, 11, 12 ve 1. ayları olan Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. Hâlbuki 2:197,217; 9:2,5,36 ayetleri ve ayların isimleri Arapça olarak incelendiğinde, kutsal ayların, birbirlerini izleyen Zilhicce, Muharrem, Safer ve Rabi-ül evvel (12, 1, 2 ve 3. aylar) olduğu görülecektir. Zilhicce (Konferansa Sahip) ayının ismi onu ilk ay oluşuna önemli işarettir. Ayrıca Rabi-ül evvel (Birinci Dördüncü/ dörtlü) ismi de bunun Kutsal ayların dördüncüsü olduğunu bildirir. Bu aydan sonraki Rabi-ül ahir (Son Dördüncü/dörtlü) ise Yılbaşı olan Muharrem ayından itibaren diğer dördüncü ayı ifade eder. (Rabi' kelimesi Arapçada dört mevsim için de kullanılır). Kuran, bize müşriklerin çağlar boyunca değişmeyen davranışlarını aktararak onlara karşı uyarır.


Not:Rabi-ül evvel kelimesinin ilkbahar anlamına geldiği de söylenmektedir ancak hemen bir ay sonraki Rabi-ül ahir e de son bahar denmesiyle aradaki yanlışlık anlaşılacaktır. Arada hiçbir mevsim geçişi olmadan İlkbahar ile Sonbahar arasında bir iki gün olamaz.


Sıra
Latin Harfleriyle Yazılışı
Özgün Arapça Adı
Sözcük Anlamı
Kısa Açıklama
1
محرم
Haram (mübarek) kılınmış
Günah işlemenin yasaklanmış olduğu mübarek ayların ilkidir (Haccın ikinci ayı)
2
صفر
Boş manasında
Gıda veya savaş için yola çıkılan ve evlerin boş bırakıldığı ay idi
3
ربيع الأول
Dördüncü demektir. (Birinci dördüncü/dörtlü)
Yani Zilhicceden sonra haram ayların dördüncüsü oluyor.
İsmi baharda verildiği için
12
ذو الحجّة
Hacca sahiplik eden
Hac ayıdır (Buradan birinci ay başlıyor)


TAVAF NEDİR?


Sözlük anlamı: kutsal bir yeri ziyaret edip çevresinde dolanmak, gezinmek.
İslami anlamı ise, hac zamanı, Kâbe’nin çevresini belli dinsel kuralları yerine getirerek dolaşmak.


Günümüzde bilinen ve uygulanan anlamıyla tavaf, Kâbe'nin çevresinde yedi defa dönerek yerine getirilen ibadet şeklidir. Kâbe çevresindeki bir dönüşe şavt denir; bir tavaf yedi şavttan oluşur. Kâbe'nin Hacerü'l-Esved'in bulunduğu köşesinden sağa doğru yürüyerek başlangıç noktasına gelindiğinde bir şavt tamamlanmış olur. Her şavtın başlangıcında Hacerü'l-Esved'e yönelinir, mümkünse el sürülerek öpülür, değilse karşıdan tekbirde olduğu gibi eller kaldırılarak el sürme işareti yapılır; buna istilam (selâmlama) denir. İstilam, Allah'la yapılan sözleşmeyi ve bu sözleşmeye bağlılığı temsil eder. Tavafın belli bir saati yoktur, gece ya da gündüz her zaman yapılabilir. Tavaf sırasında tekbir (Allah-u ekber), tehlil (La ilâhe illallah) ve salavat okunur. Tavafın bitiminde hac görevinin vaciblerinden olan iki rekât namaz kılınır.Hacla ilgili olarak kudüm, ziyaret ve sadr (veda) tavafı olmak üzere üç tavaf vardır. Bunlar dışında nafile ve umre tavafları da mevcuttur. Her bir tavafın gayeleri farklıdır.




Hac ibadetinden Kuran da bahsedilen hiçbir yerde “haccın esaslarından” diye bilinen tavafın öneminden bahsetmez. Genelde Kutlu ev ve çevresini ziyaretten gidip gelinebilecek alanlardan ve fertlerin üzerine düşen bireysel sorumluluklara değinir. Yukarıda sözü edilen kelime anlamına en uygun şekildeki hali de budur zaten.


Tavaf’a belli bir sayıda Kabe’nin etrafını dönüp dolanmayı ifade etme anlamında bir ifade yüklenmek istense, bilge Allah’ın Kuran da farklı bir ayette kullandığı gibi aşağıdaki şekilde kullanmayı da bilirdi diye düşünebiliriz.


39:5
(-)Diyanet İşleri Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Dikkat et! O, azizdir, ve çok bağışlayandır.dipnot
(-)Edip Yüksel Gökleri ve yeri gerçek ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine yuvarlar ve gündüzü de gecenin üzerine yuvarlar. Güneşi ve ayı da emri altına sokmuş ve onların her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. Kesinlikle, O Üstündür, Bağışlayandır.dipnot
(-)Süleyman Ateş Gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine dolar, gündüzü de gecenin üzerine dolar. Güneşi ve ayı buyruğu altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. İyi bil ki O, aziz ve çok bağışlayandır.


Aynı şekilde aşağıda numarası verilen ayetler incelendiğinde tavaf kelimesinin kullanıldığı yerlerden kelimenin anlamına daha fazla hakim olunabilir.


22:29- Sonra yükümlülüklerini tamamlasınlar, vermiş oldukları sözlerini yerine getirsinler ve o Tarihi Evi ziyaret etsinler.


52:24- Çevrelerinde, inciler gibi korunmuş kendilerine ait hizmetkarlar (servis için) dolaşıp durur.


56:17- Onlara ölümsüz gençler servis yaparlar.


76:19- Onlara ölümsüz gençler servis yapacaktır. Onları görsen, kendilerini saçılmış inci sanırsın.


55:44- Onunla kaynar su arasında dönüp dolaşırlar.


37:45- Onlara pınarlardan doldurulmuş kadehler sunulur.


43:71- Onlara altın tepsiler ve kadehlerle sunulur. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şey vardır. Siz orada ebedi kalacaksınız.


Böylece sonuç olarak Tavaf kelimesinin ziyaret amacıyla Kutlu ev ve çevresini gezinmek, dolaşmak ve görev tamamlanınca da kalıcı olmayıp o bölgeyi terk etmek manasına geldiğini daha net anlayabiliyoruz.


Son olarak sık sık duymaya alıştığımız Hac sırasında izdiham nedeniyle yaşanan ölümlere değinmekte yarar görüyorum.


Hac ibadetini Allah’ın istediği gibi dört aya yaymadan, sadece birkaç güne sığdırmaya çalışılmasından dolayı yaşanan yoğunluk kimi zaman teknik sorunlar ve sıkışık çevre faktörleri gibi sebeplerle aileleri ve hacıları önü alınamaz felaketlere götürmektedir.


10:100- ...O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkûm eder.

Mina bölgesinde şeytan taşlama sırasında meydana gelen izdihamda Ölü sayısının 717 bulurken yaralı sayısının 800’ü aştığı belirtildi.
Allah’ın yardımıyla nasip ettiği kadar bilgiyi sizlerle paylaşmaya çalıştım. Başka bir yazıyla tekrar görüşmek üzere.


(Bu konuda fikirlerinin çok büyük bir bölümüne katıldığım ve düşünce şeklini daha çok insana duyurmaya çalıştığım Edip Yüksel’ e de çalışmalarından dolayı teşekkürlerimi sunarım.)


Hoşça kalın!

Yorumlar